Kosova “28 Şubat’ın bedelini” mi ödüyor?

Abone Ol

Bismillah diyerek söze başlamak istiyorum. Son 5 yılımı geçirdiğim Bosna Hersek başta olmak üzere Balkan ülkelerinde edindiğim tecrübe ve birikimi inşaalllah sizlerle paylaşacağım. Lafı çok fazla uzatmadan sene-i devriyesini yaşadığımız 28 Şubat’ın Balkan versiyonuna değinmek istiyorum. Balkan Kasabı eski Sırp lider Miloşeviç’in Bosna’nın ardından 1998-1999 yıllarında başlattığı saldırılarla beraber büyük göç kitleleriyle hatıralarımızdaki Kosova’da şimdi bambaşka bir göç dalgası yaşanıyor.

İnsanlar bağımsızlığı için daha kısa süre önce bedel ödedikleri ülkelerinden kitleler halinde neden yasa dışı yollarla kaçmaya çalışıyor? Yaklaşık 2.5 milyon nüfuslu ülkede son aylarda resmi rakamlara göre yaklaşık 50 bin kişi kaçtı.

Sebebi basite indirgeyecek olursak, ekonomik kriz, daha iyi hayat umudu…

Kosova’da 8 Haziran’da seçimler oldu. Bu seçimler öncesi hepimizin hatırladığı gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olarak gittiği bu ülkede Kosova Başbakanı Haşim Taçi ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile birlikte Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Prizren’de adeta Türkiye’deki mitinglerinden birini gerçekleştirdi. Erdoğan, kendisini dinlemeye gelen büyük kalabalığa hitap etti ve Sırbistan’la soruna da neden olan ‘’Türkiye Kosva’dır, Kosova Türkiye’dir’’ ifadesini kullandı.

Bu mitingin ardından 8 Haziran’da yapılan seçimlerde Haşim Taçi’nin liderliğini yaptığı ve Kosova Kurtuluş Ordusu’nın (UÇK) devamı sayılan Ulusal Demokrat Parti (PDK) 6 yıllık iktidarının ardından yüzde 30 civarında oy alarak birinci parti çıktı. Fakat Taçi’ye adeta “Sen misin Erdoğan’ı yanına alarak miting yapan’’ denerek 6 ay ülkede hükümet kurdurtulmadı.

Hükümet 9 Aralık’ta kuruldu, ancak seçimlerde birinci olan Haşim Taçi’ye Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevi verildi. Seçimlerde ikinci olan partinin lideri, İslam karşıtı söylemleriyle bilinen İsa Mustafa, uluslararası güçlerin de desteğiyle başbakan oldu.

Hükümetsiz geçen süreç içerisinde ise ülkede çok ilginç olaylar yaşandı ve bunlar birçoğumuzun gözünden kaçtı. Adeta ülkenin ‘’28 Şubat’ı’’ sayılacak gelişmeler oldu. Irak ve Suriye’de IŞİD bünyesindeki Kosovalılar bahane edilerek, harekete geçildi.

Yapılan operasyonlarda, Kosova İslam Partisi Genel Başkanı Fuat Ramiqi ile ülkenin tanınmış din adamlarından Priştine’deki Fatih Sultan Mehmet Cami imam Sefket Krasniqi’nin de aralarında bulunduğu 30’a yakın kişi gözaltına alındı. Ülkedeki önemli sivil toplum kuruluşlarından AKEA’nın da aralarında bulunduğu 16 dernek ‘’terör’’ bahanesiyle kapatıldı. Okullarda ve kamu kurumlarında başörtüsü yasağı gittikçe derinleştirildi. Kosova Güvenlik Kuvvetleri’ne ait tüm kışlalarda ise namaz yasaklandı…

Bütün bunlar yaşanırken ülkenin gerçek sorunları ihmal edildi. İnsanlar iş ve ekmek umutlarını kaybetmeye başladı. İşsizlik derinleşti, ekonomik sıkıntı ve yolsuzluklar aldı başını gitti…

Bu yaşananları biz bugün sene-i devriyesini yaşadığımız 28 Şubat’tan hatırlıyoruz. Uluslararası güçlerin operasyonu ve yerli taşeronlarının iş birliğiyle gerçekleştirilen uygulamaların halkı getirdiği nokta, ülkeye küskünlük ve kitlesel göç.

28 Şubat’ta birçoğumuz ülkemize küsüp, umutlarımızı dışarıda aramaya başlamamış mıydık? Ancak sabır ve metanetle kendi yolunu çizen milletimiz, AK Parti’yi iktidara getirdi. Ve her türlü dış ve yerli taşeronların operasyonlarına geçmişin karanlık günlerini hatırlayarak geçit vermedi. İnşaallah Kosova halkı da çok yakında kendi yolunu çizer ve umudunu bulur. Tıpkı Türkiye örneğindeki gibi…