Yeni Dünya Düzeni’nin küresel mimarları, kurmuş oldukları kapitalist oligarşinin gerçek yüzünü maskelemek için üç sihirli sözcük keşfetmişti: Özgürlük, demokrasi ve diktatörlük…
Böylece küresel hegemonyalarını gerçekleştirmek için bu üç sözcükle işgal etmedikleri ülke, içini boşaltmadıkları kasa, yağmalamadıkları yeraltı zenginliği kalmadı. Küresel sermaye oligarkları, hedef ülkeye yapılacak örtülü operasyonlar öncesinde hep bu üç sihirli sözcüğü kullandı. Sovyetler Birliği, Afganistan, Guatemala, Haiti, Liberya, Malezya, Tayland, Nepal, Vietnam, Yugoslavya, Kırgızistan, Gürcistan, Ukarayna, Yemen, Irak, Libya, Suriye ve Mısır gibi ülkeler bu sihirli üç sözcükle sömürülen ülkelerden sadece bazıları…
Oysa onların dillerinden hiç düşürmedikleri “özgürlük” kelimesiyle kastettikleri kaos, “demokrasi” kelimesiyle kastettikleri işgal makyajı, “diktatörlük” kelimesiyle kastettikleri de işgal demekti. Dünyayı tek bir merkezden yönetmek adına çeşitli küresel kurumlar oluşturan sermaye oligarkları, 1945’ten sonra kurmuş oldukları Yeni Dünya Düzeni’ne finansman sağlamak için “para sihirbazları” üretmeyi de ihmal etmemişti. Bu çarkın en büyük parçası, hiç şüphesiz “para sihirbazı” olarak ün yapan Yahudi asıllı spekülatör George Soros’tu.
George Soros, 1930 yılında Macaristan’ın Budapeşte kentinde doğdu. “Nazi zulmü” nedeniyle Avrupa’dan Amerika’ya göç eden hemen her Yahudi için uydurulmuş olan “sefil ve yoksul” hikâyesi, onun için de geçerliydi. Nitekim Soros, kendisiyle yapılan bütün röportajlarında; “Fakir doğdum, ama asla fakir ölmeyeceğim” cümlesinin altını hep bu yüzden çiziyordu. Ancak Soros’un iddia ettiği gibi, aslında onun ailesi fakir değildi elbette. Baba Soros, Macaristan’ın en tanınmış avukatlarından biriydi. Üstelik İkinci Dünya Savaşı sırasında sürgün edilen kendi soydaşlarının mülklerine sahte belgelerle el koyarak, büyük bir servet edinmişti.
SOROS DÜNYAYI WALL STREET BANKERLERİNİN YÖNETTİĞİNİ BİLİYORDU
Zaten oğul Soros’un Macaristan’dan göç etmesine neden olan durum da buydu. Oğul Soros, izini kaybettirmek için 1947 yılında İngiltere’ye göç etti. Oxford Üniversitesi London School of Economics’den mezun olan Soros, ikinci vurgununu da İngiltere’de yaptı. İngiltere Merkez Bakası nezdinde yürütmüş olduğu spekülatif operasyonlarla, o dönem Sterlin üzerinden tam iki milyar dolarlık bir servete kavuştu. Ancak paranın vatanının olmadığını iyi bilen para sihirbazı Soros, 1956 yılında ABD’nin New York kentine göç etti. Soros, dünyanın Wall Street bankerlerinin bulunduğu bu şehirden yönetildiğini biliyordu. Nitekim burada kurmuş olduğu uluslararası yatırım fonlarıyla servetine servet kattı.
Ne var ki, kişisel yatırımlar ve klasik şirket patronluğu Soros’a göre bir iş değildi. O, dünya ‘demokrasisine’ katkı sağlamak için vakıf işlerine girmeye karar vermişti. Stratejik akıl danışmanı Henry Kissinger, onu sürekli bu yönde motive etti. Nitekim ilk vakfı olan ‘Açık Toplum Fonu’nu 1979 yılında New York’ta kurdu. Daha sonra, 1984 yılında Soros vakıflar zincirinin Avrupa ayağı olan ‘Avrupa Vakfı’nı da baba ocağı Macaristan’da faaliyete geçirdi. Kurmuş olduğu sac ayaklarla bir anda üç kıtada faaliyet göstermeye başlayan Soros, Orta ve Doğu Avrupa, Asya, eski SSCB ülkeleri, Guatemala, Haiti, Moğolistan, Güney Afrika ve ABD olmak üzere, toplam 60 ülkede hayata geçirdiği vakıflarla tam bir sivil örümcek ağı oluşturmayı başarmıştı.
Zira küresel hegemonyanın finans baronları Rothschild ve Rockefeller aileleri, kapitalizmin girebilmesi için Doğu Bloku’nu çökertmeyi kafalarına koymuştu. Bu projeyi de ‘hayırsever’ Soros vakıfları üzerinden yürüteceklerdi. Nitekim çok geçmeden Soros’un Doğu Bloku’nun çökmesinde büyük rol oynayan ‘Orta Avrupa Üniversitesi’ ve ‘Uluslararası Bilim Vakfı’ gibi stratejik akıl üreten kurumları devreye sokuldu.
KAPİTALİST KÜRESEL HEGEMONYANIN ÇIKARLARI
Soros’un sadece International Science Foundation’ı (Uluslararası Bilim Vakfı) kurmak için harcadığı para miktarı 100 milyon dolardı. 1989 yılında Yugoslavya’nın Dubrovnik kentinde kurulan Orta Avrupa Üniversitesi, Doğu Bloku ülkelerindeki sivil toplumculuğun şekillenmesi ve yönlendirilmesinde aktif bir rol oynadı. ‘Açık Toplum’ projesinin taşıyıcı ve uygulayıcı elemanları işte bu üniversitede yetiştirildi.
‘Hayırsever’ Soros, kurmuş olduğu vakıflar aracılığıyla çeşitli ülkelerde desteklediği sivil toplum kuruluşlarına, 2016 yılı itibariyle toplam 780 milyon dolar fon sağladı. ‘Açık Toplum Enstitüsü’ adı altında faaliyet gösteren bu vakıflar; sanat, kültür, çocuk, gençlik, sivil toplum, ekonomik reform, eğitim, hukuk reformu, medya, iletişim, yayıncılık ve sağlık alanlarındaki her türlü yozlaştırıcı çalışmaları açıkça destekledi. Böylelikle hedef ülkelerde yüzbinlerce ‘etki ajanı’ yetiştirildi. Böylece bir yandan toplumsal yıkım gerçekleştirilirken, diğer yandan ülke ekonomileri felç ediliyor, yola getiremedikleri liderlere “diktatör” damgası vurularak devriliyordu.
George Soros’un kurmuş olduğu küresel vakıflar, Sovyetler Birliği’nin yıkılmaya yüz tuttuğu 1990’lı yılların başında, öncelikle merkezden kopmaya hazırlanan azınlıkların küresel kapitalizme entegresini sağlamayı hedefliyordu. Ancak bu hazırlık elbette sadece komünist bloktan ayrılmaya hazırlanan Doğu Avrupa ülkelerini kapsamıyordu. Aynı zamanda Baas ‘diktatörlerini’ ve Fas’tan Irak’a kadar Arap dünyasını, Balkanlar’ı, Türkiye’yi, Güney ve Orta Asya ile Çin’i yakından takip eden bu gücün amacı; yeni düzene ayak direten liderleri devirip, kapitalist küresel hegemonyanın çıkarlarına hizmet eden liderleri iktidara getirmekti.
Malezya’nın eski Başbakanı Mahatir Muhammed, Soros’un adının karıştığı 1997’deki Doğu Asya Mali Krizi’ni işaret ederek “30 yılın birikimini birkaç hafta içerisinde kaybettik” derken; Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman, 1996 yılında Soros’un yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyordu: “Çalışmalarının içine 290 ayrı kurumu ve yüzlerce insanı aldılar. Parasal desteklerle, liselilerden gazetecilere, üniversite profesörlerine ve akademisyenlere, kültürel, ekonomi, bilim, adalet ve edebiyat çevrelerinin tümündeki her sınıftan ve her yaştan insanı kandırdılar…”
TESEV’İ YILLARCA FİNANSE ETTİ
Soros’un Türkiye faaliyetleri ise resmi olarak 2001 yılında Açık Toplum Enstitüsü’nün kuruluşuyla başladı. Ancak Soros, bu tarihten önce 1994 yılında kurulan ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da kurucu üye olduğu Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nı (TESEV) yıllarca finanse etti. Soros, 2008 yılına gelindiğinde ise Açık Toplum Vakfı’nı kurdu. MHP Ordu eski Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın 2009 yılında vermiş olduğu soru önergesini yanıtlayan dönemin Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, George Soros’un Türkiye’de faaliyet gösteren 39 vakfa 27 Şubat 2008 tarihinden itibaren çeşitli ülkelerin para birimleriyle toplam 40 milyon dolar yardım yaptığını açıkladı.