La Casa De Papel kuşağı ülkesini Amerika’ya teslim etti

Abone Ol

Sokaklarda bağırıp çağırmak, maskeler takıp “Aman tanrım ne kadar tehlikeli işler yapıyoruz” diye zıplamak, cam çerçeve kırıp arabaları yakmak elbette modası bir türlü geçmeyen gençlik faaliyetlerindendir. 12 milyon insanın yaşadığı Bolivya’da da gençler, Salvador Dali’den bozma bir dizi maskesiyle aynen böyle eğleniyorlardı. Eğlene eğlene ülkelerini Amerika’ya teslim ettiler. Acınacak düzeyde şuursuzluk hali, insan üzülmekten kızamaz bile…

Bolivya’da 20 Ekim’de seçimleri Morales yüzde 47,8’le kazanmış, dördüncü kez başkan seçilmişti. Rakibi Carlos Mesa “Seçimlerde hile yapıldı, hadi sokağa çıkıyoruz” diyerek insanları protestoya davet etmişti. Amerikan Devletleri Örgütü (OAS), “Oy sayımlarında hile olduğunu söyledi ve seçimleri yenileme” çağrısı yaptı. Sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Michael G. Kozak, Bolivya’daki seçimlerde “hile” iddialarını denetleyen ve seçim sürecinde bazı düzensizliklerin olduğunu belirten Amerikan Devletleri Örgütü’ne (OAS) teşekkür etti. Niye teşekkür etti, hatta açıklamayı niye o yaptı kimse bilmiyor…

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales kendine güvendiği için, ortalık karışmasın istediği için “peki” dedi: “Bu seçimi iptal edelim, baştan seçime gidelim.” sen misin bunu diyen, sen misin kabul eden; göstericilere, “Bu korktu, yüklenin” dediler ve sokaklar daha da doldu.

O gece La Casa De Papel maskeleri takılıp, Joker makyajları yapılmış, sokağa çıkılmıştı. Sokağa çıktılar çıkmasına ama kuru gürültüyle devrim olmaz. Devrim şiddetle gelir, buna da tertemiz “devrimci şiddet” denir. Şiddet yoksa sokak hareketleri hiçbir işe yaramaz. Şiddet, kan, karmaşa yani kaos, sokak olaylarının olmazsa olmazıdır. Mao şöyle öğretmişti: “Temel çelişkinin baş çelişki haline gelip kavranabilmesi için şiddete yoğunlaştırılması gerekir.” O halde gelsin ölüler, gitsin yaralılar… Bu arada eğlenmeye devam ama…

Bolivya’da sokakta 3 kişi ölüp 400 kişi de yaralanınca, Morales’e “Biz yemeğe başlıyoruz sen ne zaman çıkarsın” mesajı ulaşmış oldu. Morales önceki gece Türkiye saatiyle 21.00 sularında orduya göstericilere müdahale yetkisi verdi. Gel gör ki devrim dediğin çocuğun anası sokaklardır ama babasını kestirmek zordur; çünkü hangi kapının arkasında kimlerle pazarlık yapıldığını bilemezsiniz. Öyle de oldu, devrimin babası olduğunu iddia eden ilk aday Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman oldu. Kaliman, göstericilerin tarafında olduğunu ve Morales’in istifa etmesi gerektiğini açıkladı. Morales ne olduğunu anlamaya çalışırken bir açıklama da “Bu devrim benim çocuğum” dercesine, emniyet genel müdüründen geldi: “İstifa et Morales!”

Sonra ne oldu?

Morales istifa etti etmesine ama elbette yetmez, hemen tutuklama kararı çıktı. Bu arada gençler ne yapıyor dersiniz; elbette eğlenmeye devam ediyorlar. Morales’in evini bastılar, CIA’in dağıttığı mesajlarda gösterilen bazı bakanların evlerini bastılar ve çılgınlar gibi yağmaladılar. Ayrıca Morales’in kız kardeşi Ester Morales ve Chuquisaca ile Oruro valilerinin evlerini ateşe verip çıkan yangınların etrafında dans ettiler.

Şimdi ne olacak?

Seçimler yeniden olacak ama bu sefer Morales katılamayacak. Katılamayacak çünkü muhalefetin vitrin ismi Mesa, Morales’in seçime katılamayacağını söyledi. Bunu söyleyebildi; çünkü ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Michael G. Kozak, “OAS’tan, Bolivya’da düzenlenecek seçimlerin adil, özgür ve Bolivya halkının iradesini yansıtacak bir şekilde düzenlenmesini garanti etmek için bir misyon göndermesini talep ediyoruz.” diye garanti verdi.

Sonuç:

1- Bolivya IMF’den borç para almaya başlayacak. Bu sayede “iPhone çok pahalı” diye ağlayan devrimci gençler yeni telefon alabilecekler.

2- Bolivya ordusu CIA’in kontrolüne geçecek.

3- Merkez Bankası yeniden yapılanacak. Bundan sonra “Altın alayım, dolar dışı başka paralara yöneleyim, bazı ülkelerle yerel paralarla alışveriş yapayım ha bir de gösterge faizlerini düşeyim” gibi serserilikler yapılmayacak.

4- Süper hızlı bir özelleştirme süreci başlayacak ve hem doğrudan hem paravan Amerikan şirketleri haraç mezat bütün devlet iştiraklerini satın alacak.

5- Büyük bölümü Japonya ve Çin tarafından işletilen lityum madenleri işletmelerinde yeni düzenlemeler yapılacak ve ABD şirketlerinin yolu açılacak.

6- Doğalgaz, petrol, gümüş gibi yüksek gelirli ve lityum gibi stratejik madenlere sahip olmalarına rağmen aslında dışarıya giden işçilerin evlerine gönderdiği paralarla geçinmeye çalışan Bolivyalılar’ın para gönderme trafiği kontrol altına alınıp vergilendirilecek.

7- 2006’da Venezuela ve Küba’nın kurduğu ALBA, (Bizim Amerika Halkları İçin Bolivarcı) ittifakından çıkılması gündeme gelecek. Yüksek ihtimalle ABD’nin sevmediği bu ittifaktan çıkılacak.

8: Bolivya Kahve Kurumu ABD denetim şirketlerinin kontrolüne girecek.

Nasıl, iyi değil mi?..

“Biz sokaklara bunun için mi çıktık” diye soracaklar mı dersiniz gençler?.. Netflix kuşağı, ülkesini Amerika’ya teslim etmiş gibi görünüyor…