Mihnete Sabır, Nimete Şükür

Abone Ol

Bir önceki yazımda bireylere fayda sağlayamak adına gerçekleştirilen mal ve hizmet üretimi sistematiğinde fiziki ve zihni olarak harcanan insan çabasını yansıtan üretim faktörünü emek olarak tarif etmiş ve İslam’da emeğe atfedilen önemin çok büyük olduğundan bahsederek bireyin gerek kendisi gerek ailesinin yaşamını sürdürebilmesi adına gelir elde etmesinin farz olduğuna değinmiştim.

Bu yazımda ise insanın portresinin, mal ve hizmet üretimi sistematiğinde emek faktörü üzerinden görev alırken nasıl bir tuval üzerine resmedilmesi gerekliliğine değinmek istiyorum. Gelirini temin edebilmek adına emeğini satarak yani istihdam edilerek geçimini sağlayan insan, fikri, bedeni ve zihni olarak mesai harcamasından dolayı Necm suresinin aşağıdaki ayetlerini hatırlayarak iftihar eder.

İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir. (Necm Suresi, 39-41. Ayet)

Âl-i İmrân suresinin aşağıdaki ayetlerini hatırlayarak yaptığı işi özenerek, tüm gayret ve çabasını sarfederek en güzel şekilde icra etmeye çalışır.

Bu yüzden Allah onlara dünya nimetini ve âhiret nimetinin de güzelini verdi. Allah işini güzel yapanları sever. (Âl-i İmrân Suresi, 147-148. Ayet)

İnsan istihdam edilirken, yeryüzünde gelmiş ve geçmiş bütün Peygamberlerin de geçimlerini sağlamak adına bir meslek ifa ettiğini bilir. Bu bağlamda Hz. Davut (as.)’ın gömlek dokuyarak, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sas.)’in çobanlık yaparak maişetlerini kazandıklarının farkındadır.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sas.)’in aşağıda yer alan ve çalışarak geçimini sağlayan insanlara verdiği müjdeyi zihninden bir an olsun çıkarmaz, bu rolün kendisine yüklediği sorumluluğun farkında olarak hareket eder.

Çoluk-çocuğunun geçimini temin için çalışan Allah yolundadır. İhtiyar ana ve babasının geçimi için çalışan, yine Allah yolundadır. Kim helâl aramaktan yorgun gecelerse, affedilmiş olarak geceler.

Bu genel çerçevenin haricinde istihdam sürecine dair emek faktörünün öznel kaidelerine de değinmek istiyorum.  İstihdam edilen birey; işyerindeki emir ve talimatları dinler, uygular, diğer mesai arkadaşları ile geçimli hareket eder. İşine gelip giderken düzgün ve temiz giyinir; işbirliği yapar, kendisine gelecek tenkit ve eleştirileri dinler, verimli çalışma sistematiği uygulayarak işini temiz bir şekilde ortaya koyar.

Allah izin verirse bölüşüm sistematiği altında kaleme alacağım yazımda detaylarına değineceğim, çalışması sonucunda elde ettiği ücret gelirinden dolayı Rabbine şükretmesini bilir. Bu bilinç ve şuur ile işyerinde çalışan diğer mesai arkadaşlarının ve toplumdaki diğer bireylerin elde ettiği kazançlarına göz dikmez, haset etmez.  Zira Bakara ve İbrahim suresinin aşağıdaki ayetlerini hatırlayarak üzüntüye karşılık sabrın ve verilen nimete karşılık şükürün de Rabbimizin bize büyük imtihanı olduğunun farkındadır.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! (Bakara Suresi, 155. Ayet)

“Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” (İbrahim Suresi, 7. Ayet)

Rabbimiz, rızasını kazanma yolundaki çaba ve gayretler üzerine istikametimizi daim eylesin.