Müslüman Kürt halkı “soykırımcı” İsrail’in “maşası” yapılamaz

Abone Ol

Terörsüz Türkiye için TBMM komisyonu çalışmalarına devam ediyor. Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı da sorumlu oldukları alanlarla ilgili olarak arka planda çalışmalarını sürdürüyorlar.

Türkiye içinde sorunsuz yürüyen süreç SDG’nin yeni Suriye yönetimiyle vardığı 10 Mart mutabakatına uyma konusunda yan çizmesiyle tıkanmış durumda. 31 Aralık’ta SDG’ye verilen süre doluyor.

İsrail’i arkasına alan SDG, mutabakatın tek bir maddesini hayata geçirmediği gibi Suriye’nin tek ordu ve tek devlet geleceğini tehdit eden taleplerde bulunuyor. Türkiye ve Suriye yönetimi sorunun kan dökülmeden çözülmesini istiyor. SDG’nin istediği ayrıcalıklar Suriye’nin yönetim ve toprak bütünlüğünü tehdit eden talepler. SDG’ye tanınacak ayrıcalıklar Dürziler ve Nusayriler için de bir kapı aralayacaktır.

Bunun farkında olan Türkiye ve Suriye yönetimi SDG’nin 10 Mart mutabakatına uymasını istiyor. SDG için bunun dışında bir yol yok. İsrail’e güvenip sorun çıkaran SDG savaş meydanında kaybetmeye mahkumdur. Bunu kendisi de kendisini sahaya süren ABD ve İsrail de biliyor.

Burada benim üzerinden durmak ve dikkat çekmek istediğim iki hayati nokta var…

Birincisi SDG’nin başlatacağı çatışma Türkiye’deki Terörsüz Türkiye sürecini bitirir!

İkincisi sorunun çatışmaya dönüşmesi ve İsrail’in SDG’ye destek vermesiyle bambaşka bir tehlike ortaya çıkacak.

Türkiye bu tehlikenin farkında ve bu tehlikenin önüne geçmek için sorunu “silahsız” çözme konusunda sabırlı davranıyor.

Nedir bu tehlike?

Türkiye ve Kürt halkının kardeşliğinin zarar görme tehlikesi. Türkler ve Kürtler, bu coğrafyada tarih boyunca kardeşçe yaşamışlardır. Bölge topraklarının her karışı bu iki halkın kanıyla yoğrulup “ortak vatan” yapılmıştır. 12 Eylül darbecilerinin Türkiye’nin başına musallat ettiği ve kırk yıldır devam eden terör belası bu kardeşliği bozamamıştır.

Ancak…

SDG’nin Kürt halkı adına ortaya çıkıp, iki yıl boyunca Gazze’de Müslümanlara “soykırım” yapan terörist İsrail ile yapacağı bir iş birliği kardeşliğimize vurulacak en büyük ve ağır darbe olacaktır.

Müslüman Kürt halkı, bin yıldır bu coğrafyada hiçbir etnik köken ayırımı yapmadan Türklerle, Araplarla omuz omuza savaşarak İslam’a hizmet etmiş bir halktır.

Bugün bu halkı götürüp “soykırımcı” Müslüman düşmanı, katil, terörist İsrail ile yan yana getirmek kabul edilemez.

Türkiye, kardeşlik hukukunun gereği olarak SDG’nin kardeşliğimize ihanet olacak bu hain planını yerle bir etmesi gerekiyor.

Türkiye, SDG’nin Müslüman Kürt halkını götürüp lanetlenmiş siyonist İsrail’e taşeron yapmasına izin vermemelidir.

Türkiye, Kürtlerin Türkler ve Araplarla olan tertemiz kardeşlik geçmişinin “soykırımcı” İsrail’le kirletilmesine sessiz kalmamalıdır.

Kürt halkını bu terör örgütünden, patronları ABD ve İsrail’in elinden kurtarmak Türkiye’nin kardeşlik borcudur. Türkiye sadece Suriye’yi değil, tüm coğrafyayı bu terör belasından kurtarmalıdır.

Bunun için konjektür müsait ve Türkiye eskisinden çok daha güçlü. Türkiye’nin bu fırsatı ıskalama lüksü yok.

Büyük ve güçlü Türkiye’ye giden yol terörsüz Türkiye ve teröristsiz bölge coğrafyasından geçiyor!