Pirus Zaferi (Pyrrhus Zaferi), MÖ 280–275 yıllarında Epir Kralı Pyrrhus’un Roma Cumhuriyeti’ne karşı kazandığı, ancak kendisi için de çok ağır kayıplara yol açan zaferleri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır.
Tarihe geçen rivayete göre Pyrrhus, Asculum zaferinden sonra “Bir zafer daha kazanırsak mahvolacağız” demiştir. Bu nedenle “Pirus Zaferi” deyimi, kazanılan ama kazanan için de yıkıcı sonuçlar doğuran, yüksek maliyetli zaferler için mecazi anlamda kullanılmaktadır.
Netanyahu’nun Gazze’de yarattığı yıkım ve katliam, kısa vadede Netanyahu için bir başarı gibi görünse de İsrail için tam anlamıyla bir Pirus Zaferi’ne dönüşmüş durumda.
Zira İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım ve katliamlar neticesinde dünya kamuoyundaki meşruiyeti neredeyse tamamen ortadan kalktı.
Geçmişte, İsrail’i eleştiren herkesin hızlı bir şekilde antisemitizmle suçlanarak susturulduğu ve baskılandığı bir atmosfer özellikle Batı’da ve dünyada hâkimken; bugün artık İsrail’in bir terör devleti olduğu, Gazze’de bir soykırım ve etnik temizlik kampanyası yürüttüğü, savaş suçları işlediği ve bir apartheid devleti olduğu hususu açıkça yazılıp ifade edilmeye başlandı.
Diğer taraftan, her geçen gün yeni bir devlet Filistin devletini tanıma kararı alıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi İsrailli politikacıları soykırım suçu ile yargılıyor. Birleşmiş Milletler ise İsrail’in Gazze’de açlığı ve kıtlığı bir silah olarak kullandığını kayda geçiriyor.
Peki bütün bunların neticesinde ne oluyor? Sahada ne değişiyor, diye sorabilirsiniz. Halbuki gözden kaçırdığımız çok önemli bir husus var: Savaşlar asla ve kata daha fazla sayıda insan öldürerek kazanılmaz. Öyle olsaydı Amerikalılar Vietnam’da, Sovyetler Birliği de Afganistan’da yürüttükleri savaşları kazanırlardı. Bu devletler yüz binlerce insan öldürmelerine rağmen bu savaşları kazanamadılar. Çünkü birincisi, karşılarındaki insanların direnme iradesini kıramadılar. İkincisi de yürüttükleri savaşların meşruiyeti konusunda kendi kamuoylarını ikna edemediler.
İsrail bugün, Netanyahu liderliğinde Gazze’de taş üstünde taş bırakmama politikası uyguluyor. Gazze Şeridi’ndeki bütün binaları yıkmayı, Filistinlileri Kuzey Gazze’den çıkararak güneyde 2 milyon kişilik bir toplama kampında toplamayı hedefliyor. İsrail bütün bunları başarsa dahi, günün sonunda elinde kalacak olan daha fazla sivilin kanı ve Gazze’nin güneyinde, Nazilerin toplama kamplarına benzer bir şekilde İsrail tarafından tutulan 2 milyon Filistinli olacak.
Bütün bu görüntülerin, günün sonunda İsrail’i uluslararası sistemde ve dünya kamuoyunda bir parya devlete dönüştüreceğini hepimiz izleyip göreceğiz.