Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) mezuniyet töreninde yine “pankart şenliği” vardı.
İlki 2013 yılında Gezi tantanasına atıfla yapılan “şenliklerde” bu yıl da “anti-AKP” vurgusu önplana çıktı.
Konuyla alakalı olarak Gezi döneminde Sancaktar dergisinde ODTÜ’lü bir kardeşimizle mülakat gerçekleştirmiştik. İsmini gizli tutmuştuk, hala gizli tutuyoruz. Nitekim, ODTÜ, rektöründen özel güvenlik görevlisine kadar herkesin mütedeyyin talebelere karşı kolektif bir yobazlık içerisinde olduğu bir yer. Hatta, yine Sancaktar’da, okul idaresinin gözetiminde “marjinal gruplar” tarafından darp edilen iki öğrenciye ilişkin belgeleriyle bir haber dosyası da hazırlamıştık.
Neyse…
ODTÜ’deki mevzubahis tiyatro tekrarlanınca, o mülakatı burada da paylaşayım istedim. Neticede, ODTÜ’lü kardeşimizin dediği gibi, “Değişen bir şey yok, önemli de değil zaten.”
***
-ODTÜ’de neler oluyor?
-Bir şey olduğu yok. Bildiğiniz hikaye. ODTÜ’ye yakın tarihte yakıştırılan devrimci-sol kimliğine güya sahip çıkıyorlar.
-Fakat bu sefer biraz farklı mı? Açılan pankartlarda “bilim” vurgusu biraz daha önplanda sanki…
-Ne demezsiniz… Hararetlerine itibar etseniz zannedersiniz ki mimarimiz şahlanacak, kendi otomobilimizi yapacağız, yeni enerji kaynaklarını son kullanıcıya sunmak için peşpeşe projeler üreteceğiz ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti buna mani oluyor. Daha o taptıkları internette Türkçe karakter kullanabilmek için kayda değer bir hamle bile yapamadılar; ne bilimi…
-Bu “zeka fışkıran” pankartları açanlar senin arkadaşların. Aynı sıralarda ders görüyorsunuz, aynı etüd odalarında çalışıyorsunuz, aynı ranzalarda yatıyorsunuz. Yaklaşık olarak kimdir bunlar?
-Nihayetinde ODTÜ bir devlet üniversitesi, özel okul değil. Kırşehir’den, Mardin’den, Erzurum’dan, Balıkesir’den, şuradan buradan gelmiş arkadaşlar. Senelerce ÖSYM’nin tuhaf labirentlerine karşı verdikleri savaşı kazanmışlar, ailelerini sevindirmişler, hatrı sayılır meslekler edinebilmek için buraya gelmişler. Mümkün olduğunca sağdan soldan burs edinmişler ama buradaki esas geçim kaynakları, hepimizin olduğu gibi, anaların babaların “Evladımız okuyup kendini kurtaracak” diye gecesini gündüzüne katıp gönderdiği üç beş kuruş. Hepimiz aynı şartlardayız ama işte kimisi bu ODTÜ rüzgarına kendine kaptırıp 4 yıllığına da olsa solculuk oynuyor. Kaldı ki, mezuniyet törenindeki o “muhalifler”in ezici çoğunluğu, ODTÜ’deki eğitim hayatları boyunca yurt odalarından çıkmadılar. Neticede hepsi mezun olduktan sonra memleketine dönüp bir işin ucundan tutacak; o zaman bu “zekice” esprilerin yenilerini üretebilmek için ne kadar fırsat bulabilecekler bilmem.
-ODTÜ, ODTÜ olarak kalmaya devam edecek mi sence?
-Ne önemi var? 20 bin öğrenciden bahsediyoruz, demin sözünü ettiğim durum ortada, bu “muhalif”lerin azınlıkta olduğu “kral çıplak” kadar aşikar. Bilim, sanayi, evrim filan diyerek kendilerini iyi hissediyorlar, sonra okul bitiyor, her şey bitiyor. Adı istediği kadar devrimci-sol olsun, Türkiye’de ne kadar AK Partili varsa ODTÜ’de de o kadar AK Partili var, Türkiye’de ne kadar solcu devrimci varsa ODTÜ’de de o kadar var. Bunu biliyorlar ama elbette ki itiraf etmeye, kabullenmeye yanaşmıyorlar; biz de ses etmiyoruz.