Okullarda yardımcı kaynak ve kıyafet meselesi

Abone Ol

Eğitim mühim mesele, eğitimin hangi alanına el atsanız farklı durumlarla karşılaşıyorsunuz.  Mesela ders kitapları mevzusu. Yıllardır ders kitapları yardımcı kitaplar mevzusu eğitimi ilgilendiren tüm tarafların gündeminde yer aldı. 2018 yılı itibarı ile de yardımcı kitaplar ilkokul öğrencilerinden lise son sınıf öğrencilerine kadar hemen her öğrencinin gündeminde.

Acaba devletin ücretsiz olarak dağıttı dersi kitaplar müfredatın belirlediği kazanımları vermeye uygun değil mi? Ders kitaplarını hazırlayan kişiler, devlet memuru mantığında(!) mı kitap hazırlama işini yapmakta? İşin pedagojik, görsel ve sanatsal yönü üzerinde neden durulmaz? Neden aynı yazarların ya da komisyonla üyelerinin özel sektör için hazırladığı yardımcı kitaplar albenisiyle, öğrencinin ihtiyacını karşılayacak özellikleriyle kendini kabul ettiriyor da devletin milyarlarca lira ödeyerek yazdırdığı kitaplar, öğrenci sıralarının bir köşesinde garip bir şekilde geri dönüşüme gideceği günü bekliyor?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve YÖK’ün yaptığı tüm sınavlar test tekniği ile yapılmaktadır. Gerçi bir önceki Milli Eğitim Bakanı açık uçlu sorular da sorulacak açıklamasını yapmıştı ama Sayın Bakan görevi devredince açık uçlu soru konusu kendiliğinden kapanıverdi. Test tekniği ile yapılan sınavlarda ders kitaplarına konulan test sorularının niteliği ve niceliği asla yeterli bulunmamaktadır. Her öğrenci ders kitaplarının yanında sayıları beşi belki de onu bulan yardımcı kaynak(soru bankaları, konu anlatım kitapları, deneme sınavı setleri) almaktadır.

Özellikle başarı seviyesi yüksekokullar özel yayıncıların uğrak yeri olmuş durumda son günlerde. Yayınevlerinin öğretmenler için hazırladığı tanıtım nüshaları bila bedel öğretmenler odasına bırakılmakta. Bu durumu tamamen yadırgamak ve reddetmek sorunu çözmez,  sadece sorunu okul bahçesinin dışına çıkarır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk her alanda olduğu gibi bu alanda da önemli çalışmalar yapacaktır elbette. Fakat bu konu kronikleşmiş bir konudur ve devlet politikası halinde gelirse ancak çözüm üretilebilir.

Çözüm nedir? Çözüm, sınavların özelliklerine göre ders kitapları ve materyalleri hazırlanmalıdır. Devletin ücretsiz olarak dağıttığı milyonlarca kitap kullanılabilir nitelikte olmalıdır. Eğitimcilerimiz şartlanmışlıkla MEB’in verdiği kitabı değersizleştirmemeli, işe yaramaz olarak görmemeli ve göstermemelidir. Belki de piyasada en çok tercih edilen kitaplar özel sektördeki haliyle sınav senesindeki öğrencilere ücretsiz verilmelidir.

Okulların açılması ile gündeme gelen öğrencilerin kıyafetleri konusu da neşter vurulması gereken konular arasındadır. Serbest kıyafet uygulaması okullarda tam oturmuş değil. “Okulların belirledikleri kıyafetler özellikle bazı firmaların tekelinde üretiliyor” serzenişlerine kulak verilmeli. Giyim mağazalarında 30-40 TL’ye alınan kıyafetler okul kıyafeti formatına girince en az 50-100 liradan öğrencilere sunuluyor.

Yani eğitim mühim mesele, yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen ve dahi 80 milyon vatandaş bir şekilde eğitimin güzelliklerinden de sorunlarından da doğrudan ya da dolaylı etkilenmekte. Böyle geniş kitleleri ilgilendiren bir alan on yıllık planlarla istikrarlı, yeniliğe ve gelişime açık bir yönetimle ele alınmalı.

Asıl mesele ahlak meselesi, asıl mesele işine saygı duyma meselesi, asıl mesele kamu adına yetki kullananların vicdan meselesi…  Gelişmişliğin göstergesi elbette katma değeri yüksek teknolojik icatlar ortaya koymaktır. Elbette ihracat değeriniz ithalat değerini aşmalı gelişmişliğinizin tescillenmesi için. Elbette bilgi üretmelisiniz, tüketen değil üreten ve hayatın her alanına yön vermelisiniz. Fakat tüm bunların altını çizdiğinizde ortaya çıkan sonuç herkesin işini en iyi şekilde yapması gerektiği sonucudur. Vesselam.