Ömür dediğin nedir ki?
Masallardaki gibi; bir varmış, bir yokmuş.
O sebeple söylenir, sahici sandığımız hayat için; “Yalan Dünya”.
Kimi zaman kısa, kimi zaman uzun; lakin süresi ve sonu asla insanın elinde değil.
Daha hayata gözlerini açmadan solup giden nefesler varken, kimi canlar ihtiyarlıkta dahi yaşamaya devam ediyor.
Bu muazzam tezat, hayatın ne denli ilahi bir takdirle örüldüğünü gözler önüne seriyor.
İnsan, ne ömrünün süresini tayin edebiliyor ne de ölüme ne zaman ve nasıl ulaşacağını bilebiliyor.
Bu, varoluşun en temel sırlarından biri; bir başlangıcı olan her şeyin mutlaka bir sonunun olması gibi.
Doğumla ölüm arasına sıkışmış hayat dediğimiz bu serüven, aslında bir yolculuktan ibaret.
Farklı durakları olan bir yolculuk.
Her nefes, bu yolda atılan bir adım ve insan, bu yolculuğun neresinde olduğunu bilmeden ilerliyor.
Anlar, günler, aylar, yıllar hızla akıp giderken, zaman bizi de beraberinde sürüklüyor.
Çoğu defa farkına dahi varmıyoruz.
Ömür, bahşedilmiş en kıymetli sermaye; ancak bu sermayenin ne kadarının bize ayrıldığı meçhul.
İnsan, bu kısa süreli yolculukta karşılaştığı her hadiseden ders çıkarmalı, her deneyimi bir imtihan olarak görmeli.
Kimi insan, henüz çiçeği burnundayken soluyor, hayatın baharında toprağa düşüyor.
Geride kalanlar için zor imtihan!
Kimi ise, ileri yaşa kadar yaşıyor, elden ayaktan düşüyor, kendi işlerini yapamaz hale geliyor.
Bu da zor imtihan!
İmtihanın her aşaması ayrı zorluklarla dolu.
Sınanıyoruz sürekli.
Yaşamak bir lütuf, bu lütfun kıymetini bilmek ise insanın en büyük erdemi.
Ölümü her daim bir gerçek olarak hatırda tutmak, fani olan dünyaya haddinden fazla bağlanmanın önüne geçer muhakkak.
Ömür bir yolculuksa eğer, bu yolda geride bıraktığımız izler, aslında yaşamımızın asıl anlamını oluşturuyor.
Ne uzunluğu ne de kısalığıyla değil, yaşanış biçimiyle anlam kazanan bu ömür, her birimiz için eşsiz bir hikayeye dönüşecektir.
Bu hikayede kalıcı olan, arkamızda bıraktığımız hoş bir sadâdan başkası değildir.
Fani dünyada ebedi bir iz bırakma gayreti, bu kısa ömrü anlamlandırmanın yegane yolu olsa gerek.