Ramazan

Osmanlı'dan günümüze mahyacılık

Yüzyıllardır devam eden bir Osmanlı geleneği olan mahyacılık, geçmişte kandillerle gökyüzünü aydınlatırken günümüzde elektrikli ya da dijital lambalar vasıtasıyla Ramazan ayına renk katmayı sürdürüyor...

Abone Ol

Hüseyiin Türkoğlu / Diriliş Postası

ASIRLARIN Osmanlı geleneği mahyalar, Ramazan ayının başlamasına günler kala tarihî camilere asılmaya başlanır. Osmanlı döneminde Ramazan mahyaları, hüsn-i hat yazılarının kandillerle ışıklandırılması suretiyle hazırlanırdı.

  • GÜNÜN AYETİ
  • Sizin veliniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir. (MAİDE, 55)

LEVHA HEDİYESİYLE BAŞLADI

İlk mahyanın, dönemin Fatih Camisi müezzinlerinden hattat hafız Ahmet Kefevi’nin hazırladığı bir levhayı Sultan 1. Ahmet’e hediye etmesiyle yapıldığı rivayet edilmektedir. Levhayı çok beğenen Sultan 1. Ahmet levhanın ışıklandırılarak Sultanahmet Camisi minareleri arasına asılmasını istemiş ve mahya geleneği böyle başlamış. Mahyacılık mesleğine gönül veren ustalar tarafından günümüze kadar taşınan mahyacılık, Ramazan aylarında yüzyıllardır camileri süslemeye devam ediyor.

  • GÜNÜN HADİSİ
  • İftar etmekte acele ettikleri sürece insanlar hayır içinde olurlar. (BUHÂRİ, TİRMİZİ)

UZUN SÜREN BİR HAZIRLIK

Ramazan’da bir ay boyunca camileri renklendiren mahyaların hazırlıkları aylar boyunca devam ediyor. Ramazan’a sayılı günler kala da İstanbul’daki selatin camiler başta olmak üzere yurt genelindeki en az iki minaresi olan hemen hemen bütün camilere uygulanıyor. Eskiden kandillerle gökyüzünü aydınlatan mahyalar, günümüzde elektrikli ya da dijital lambalar vasıtasıyla Ramazan ayında gökyüzünü aydınlatıyor. Eminönü Yeni Cami ve Eyüp Sultan Camisi’ndeki mahyalar Ramazan boyunca birkaç kez değiştiriliyor.

  • GÜNÜN DUASI
  • Allah’ım! Sen benim Rabb’imsin, senden başka ilah yoktur. Beni yoktan var eden sensin, ben senin kulunum. Gücüm yettiğince sana verdiğim söz ve ahdime bağlı kalacağım. İşlediğim günahların şerrinden sana sığınıyorum.

MAHYALAR YILDIZ GİBİ

Oruç ayının ilk günlerinde “Merhaba”, “Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan” gibi ibarelerle bir yıldız gibi Ramazan gecelerini aydınlatan mahyalar, oruç ayının ortalarında “On bir ayın sultanı”, “Oruç tut sıhhat bul”, “Ramazan berekettir”, “Namaz dinin direğidir” gibi ibarelerle ve son günlerde ise veda ifadeleriyle insanlara mesaj veriyor. Geçmişte ise mahyalarda daha çok “Ya Gâni, Ya Mabut, Ya Kâfî”, “Ya Şehr-i Ramazan”, “Ya Kerim”, “Allah”, “Bismillah”, “Elhamdülillah”, “Merhaba Ya Şehr-i Ramazan”, “Gufran Ayı”, “Safa geldin”, “Elveda” gibi yazılar yazılırdı.

...

Reyyan nedir?

SÖZLÜK anlamı suya kanmış, suya doymuş olan reyyan, cennetin sadece oruç tutan müminlerin gireceği kapısının ismidir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisişerifte şöyle buyurmuştur: “Cennette ‘reyyan’ isminde bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruç tutanlar girdiler mi artık o kapı sırlanır, bir daha oradan kimse giremez… Ve o reyyan kapısından geçerek cennete girenler bir daha ebediyen susuzluk da çekmezler…

...

"Dünya için Allah demem"

ANADOLU velilerinden aslen Mekkeli olan Abdullah Mekkî hazretleri, 19. yüzyılda yaşamıştır. Hocası Mevlâna Halid-i Bağdadî hazretleri ona icazet vererek Anadolu’ya gönderdi. Şehir şehir yürüyen zat sonunda Erzincan’a yerleşti. Ahali akın akın ziyaretine geldi. Ziyaretçileri arasında, şehirde “Terzi Baba” namıyla bilinen Muhammed Vehbi de vardı... Muhammed Vehbi içeri girince Abdullah Mekkî ayağa kalktı. Hiç kimseye göstermediği iltifatlarda bulunarak onu yanına oturttu. Sonra yanındakilere “Bu zatın serveti var mıdır?” diye sordu. Fazla bir malı olmadığını, terzilik yaparak geçindiğini söylediler. Bunun üzerine Abdullah Mekkî; “Oğlum! Hocam bizi buralara gönderdi. Bize ehline verebileceğimiz bir emanet verdi. O emanete seni layık gördüm. Kabul edersen onu sana teslim edeyim. Vereceğim emanet, sana çok faydalar sağlayacak.” dedi. Muhammed Vehbi bu söz üzerine “Efendim, vallahi dünya için Allah demem” cevabını verdi. Bunun üzerine Abdullah Mekkî; “Oğlum haydi git! Sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emanet de zaten bu idi.” diyerek onun yüksek derecesini işaret etti...

...

Oruçta kefaret gerektiren durumlar

KEFARET; örtmek, yok etmek, ortadan kaldırmak anlamına gelir. Ramazan ayında oruca niyet edildikten sonra mazeret olmaksızın kasten yemek, içmek ve eşiyle cinsi münasebet kefareti gerektirir.

60 GÜN ORUÇ TUTULMALI

Bu durumlarda ayrıca bozulan orucun da kaza edilmesi gerekir. Oruç kefareti 60 gün ara vermeksizin (kefaret orucuna niyet ederek) oruç tutmaktır. (Kadınlarda hayız olması hâlinde temizlenince devam eder.)

Buna gücü yetmeyen, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur. Birkaç Ramazan’da kefaretleri olan veya bir Ramazan’da iki gün kefareti olan kimse, birinci kefareti yapmamış ise ikisi için yalnız bir kefaret yapar.