“Oyum Taayib’in!..”

Abone Ol

Siyaset jargonuyla ifade edecek olursak araziye çıkalı 37 gün olmuş.

Zaten esmerdim, arazi yanığı dedikleri şey yüzünden iyice siyahladım.

Bu arada sevindirici olan, bir miktar kilo vermiş olmam…

Kemerde, birkaç gün arayla üç ayrı delik açmam ve pantolonlarımın en az 2 beden küçülmesi, sanırım bunun kanıtı.

Sözü, bu 37 gün zarfında insanlarla yüz yüze yaptığım görüşmelerle, anket sonuçlarının birbiriyle olan çelişkisine getirmek istiyorum aslında.

Binlerce insanla görüştüm, el sıkıştım, hal hatır sordum bazen de gazetecilik damarım galebe çaldı, tabir yerinde ise yoklama yaptım.

Vatandaştan aldığım tepkiler, açıkçası anketlerden farklı.

İnsanların el sıkarken ki yahut sözlü tepkileri, oyunu belli eder nitelikte.

Sözgelimi; “Bizimle zaman kaybetmeyin, başkasına gidin…” diyen yüzde 100 destekçiler hiç de azımsanacak sayıda değil.

“Bu kez de size vereceğim ama…” diyenler de az değil doğrusu.

Bunlara; “Allah yolunuzu açık etsin” diyenler ile “ AK Parti’den başka oy verecek parti mi var?” diye soranları da eklersek ortaya hatırı sayılır ölçüce bir destekçi kitlesi çıkıyor.

El sıkışırken yüzündeki tebessümle desteğini izhar edenler ve nezaketle mukabelede bulunup nötr bir görüntü sergileyenleri de potansiyel destekçiler arasında sayarsak, ortaya anketlerden daha yüksek bir destekçi profili çıkıyor.

Evet, ters davranan, kerhen bile denmeyecek bir soğuklukla mukabele edenler de var elbette.

Bu işte bir terslik var sanki. Edindiğim izlenimlere dayanarak bir oy yüzdesi verecek değilim; ama AK Parti’nin yüzde 50’nin altında kalmasını anlamlı kılacak bir belirti de göremedim açıkçası.

Pazar günü Gemlik ilçesindeydik.

İlçe teşkilatımızın hazırladığı karanfillerle yola revan olduk.

İlk durağımız Kurşunlu idi.

İşin içine çiçek girdiğinden, olumsuz düşünenler bile tebessümle mukabelede bulunuyordu doğal olarak.

Hele hanımefendiler, yüzde 100 memnuniyet izhar ettiler.

Bunda sadece hanımefendilere ve çocuklara çiçek vermemizin bir rolü var mıdır, bilemiyorum tabii.

Oturduğu banktan denizi seyreden bir teyzeye yaklaştım.

Karanfili uzatıp selam verdim.

Ekipteki genç arkadaşlar, tanıtım broşürünü teyzenin eline çoktan tutuşturmuşlardı bile.

Teyze, muhtemelen kadınsı bir insiyakla çiçeği aldı; ama hemen iade etmek istedi.

Hem şaşırmış hem üzülmüştüm.

“Neden?” dercesine yüzüne baktım.

“Evladım, bunu alamam, ben oyumu Taayib’e veriyorum” demesin mi?

İşte 76 yaşındaki delikanlı teyze!

Müdanası yok!

Bir çiçek mukabili oy isteyeceksen; “Lazım değil, başka kapıya” diyordu nezaketle.

“Aman teyze, yabancı değiliz, Tayyip bizim Reis” deyince hem rahatladı hem sevindi…

Başladı dua etmeye.

Bir yandan da etrafta toplanan meraklılara; “Bir paket sana yağı için kuyruklarda beklediğimiz günleri unutmadık. Şimdi Taayib hepimize para veriyor. Herkeste maşallah para çok. Her şey var. Bunları unutur muyuz hiç!..” diye de açıklama üzerine açıklama yapıyordu.

Bütün ekibi başına toplamış, geçmiş günlerin ne denli ufunetli bir zaman dilimi, şimdinin ise bolluk ve bereket günleri olduğunu anlatıyordu.

Doğrusu epeyce moral depoladık, sonradan adının Muazzez olduğunu öğrendiğimiz teyzemiz sayesinde.

Ekipten genç bir arkadaş sormuştu adını da; “Muazzez Abacı” dedikten sonra genç arkadaşın yüzünü okşayarak, “Şaka evladım, adım sadece Muazzez” diyerek bir de espri patlatmıştı.

Teyzenin yanından ayrılıp beş metre sağ tarafındaki bir beyefendinin yanına geldim.

Bankta eşi ve kızıyla oturuyordu.

Hanımefendilere çiçekleri uzatırken yan gözle de abimizi süzüyordum.

Çatık kaşlı ve sinirli bir görüntüsü vardı.

İçimden; “Hay Allah, teyzeden aldığımız morali burada tüketeceğiz galiba” diye geçmedi değil doğrusu.

Abimiz tam da beklediğim sert bir ses tonuyla konuştu:

“Çok çalışmanız lazım!”

Sesin sert tonu, tam olarak ne anlatmak istediğini anlamamıza engel oluyordu.

“Nasıl yani?” diye sorar gibi yüzüne baktığımda devam etti.

“Bu seçim çok önemli! Çok çalışıp yüksek bir oy yüzdesiyle kazanmanız lazım. Eğer sonuç kötü olursa sorumlusu sizsiniz!..” demez mi?

“Hay, Allah senden razı olsun” deyip bir sonraki banka doğru yürümeye başladım.

Zihnimde, henüz beş dakika önce üst üste iki harikulade hadiseye tanık olduğum gerçeğinin yanında, anket verileri, iki hasım gibi çatıyordu adeta.

Doğru diyordu az önceki abimiz.

Bu seçim çok önemliydi ve ben ilk kez bir öngörüde bulunmaktan özenle kaçınıyordum.

Yalnız şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, Muazzez teyze gibi tavrını açık etmeyen on binlerce sağduyulu teyzemiz, ablamız, abimiz ve kardeşimiz var.

Sandık günü bu sağduyunun galip gelmesini temenni ediyorum.

Ne diyeyim başka?..