Papa’nın gelişi, gölgesi ve Türkiye’nin diplomatik artısı

Abone Ol

Papa’nın Türkiye ziyareti, yine o tanıdık tabloyu karşımıza çıkardı: Manevî otorite havasıyla adım atan, ama gerçek dünyanın ağırlıklarına dokunmaktan çekinen bir Papa profili. Savaşlardan bahsediyor ama isim vermiyor; mazlumları anıyor ama net bir pozisyon almıyor; büyük laflar ediyor ama pratikte hiçbir şey değişmiyor. Katolik dünyasının kronik “yüksek söylem–düşük etki” çizgisi bu ziyarette de bozulmadı.

Fakat bütün bu eleştirilebilir yanlarına rağmen Türkiye, bu teması kendi lehine çevirmeyi bildi. Papa’nın ilk yurtdışı duraklarından biri olarak Türkiye’yi seçmesi, ülkemizin bölgesel dengelerdeki yerini gösteren güçlü bir diplomatik işaretti. Ankara da bu fırsatı doğru yönetti: Devlet ciddiyeti, protokol kararlılığı ve uluslararası sahnedeki ağırlığını hissettiren duruşuyla tabloyu tamamen kendi kontrolünde tuttu. Yani Papa ne kadar eleştirilebilir olursa olsun, ziyaretin diplomatik getirisi Türkiye hanesinde kaldı.

Papa kendi gündemini taşıdı, kendi sembolizmini sergiledi, kendi eleştirilerini üstüne toplamaya devam etti.

Ama Türkiye ne yaptı?

Bu ziyareti, uluslararası sahnede kendi ağırlığını gösteren bir fırsata dönüştürdü.

Ve işin özeti tam olarak şu:

Papa’nın gelişi tartışılır; fakat Türkiye’nin bu ziyareti diplomatik bir avantaja çevirdiği tartışılmaz.