1950’de Demokrat Parti iktidarıyla birlikte 27 yıllık içine kapanma stratejisini değiştirip kabuğunu kıran Türkiye’nin, bölgesel ve küresel sorunlara karşı çözüm için attığı her adım 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri, aynı zamanda terör belasıyla durdurulmak istendi. Ne zaman bir atılım yapılsa, o gün PKK’nın yaptığı katliamların haberlerini aldık. Asırlarca sahip olduğumuz Musul, Kerkük, Şam, Kıbrıs ve Irak gibi topraklardaki meselelerde masada konuşulan her şeye sadece “Evet” dememiz istendi.
Coğrafya bizi istiyor
Bugünde Türkiye’nin bölge ülkeleri üzerindeki etkilerinden korkan devletlerin taktikleri aynı. Ama hesaplayamadıkları Türkiye’nin aynı olmadığı. 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nda ülkelerinde 40 yıl halkına zulum eden diktatörleri deviren halkın sığınacağı kapı Türkiye olmuştu. Yarım asırdır İsrail’in işgali altında olan Filistinli halk, meydanlara çıkıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım talep etmiş, Türkiye’de Filistin’i dava edinmişti. Mısır’da darbeci Sisi, halk tarafından seçilen Mursi’ye darbe yapmış ve ipe götürmek isterken karşısında yine Türkiye’yi bulmuştu. Suriye’de 300 bin insanın katliamına tüm dünya sessiz kalırken,Türkiye onlar bizim kardeşimizdir diyerek 2 milyonu aşkın Suriyeli muhaciri ülkesine davet etmişti. Atılan tüm adımlar bölgede hakimiyeti olan ABD, İngiltere, Rusya ve İsrail’in planlarına tersine çevirmiş, Türkiye’yi bölgesel güçlü olmaya soyundurmuştu bile.
Paralel’i kullandılar
Daha yeni başladık diyebiliriz. Yeni hedef, yüzde 72 oranında dışa bağımlı olduğumuz enerji sektöründe küresel dağıtıcı aktörlük. Türkiye, Avrupa ve Asya arasında köprü görevi gören jeopolitik konumu ile doğalgaz rezervi sahibi ülkelerin iştahını kabarttı. Hedef doğrultusunda, yapılan ilk hamle Kuzey Irak, petrolünü pazarlamamız ve satışlardan elde edilecek geliri Halbank’ta biriktirmemizdi. Engellemek için Paralel Yapı’yı taşeron olarak kullanıp 17 Aralık’ı tertip ettiler, ama tutmadı. Çok şükür başardık.
Güney koridoru
Yeni hamlelerimiz onları daha çok kızdıracak. Kuzey Irak ve Azerbaycan doğalgaz rezervini Türkiye’den Avrupa’ya pazarlayacak. İran ve İsrail pazara girmek için Türkiye’nin kapısından ayrılmıyor. Hal böyle iken başımıza, İslami motifleri kullanıp İslomofobi saçmalığını pompalamak isteyen DAEŞ’i ve bebek katili olan PKK’yı musallat ettiler. Suruç’ta, Ankara’da, Sultanahmet’te Reyhanlı’da bombalar patlatıp, bize aba altından sopa göstermeye kalktılar. Peki bu adamların korkusunun nedeni ne?
Dokunulmaz olacağız
Türkiye bölgedeki ülkelerin gazını dağıtan ülke olursa, Avrupa için Rusya’ya karşı bir güney koridoru açılmış olacak. Türkiye enerjiyi taşıyan ülke olduğu için fiyat belirleyen konuma gelecek. Daha da ötesi paranın merkezi olan İsviçre gibi dokunulmaz olacak. Bölgedeki tüm piyonları elinde tutanlar, aman para kaybederiz diye Türkiye’den çekilecekler ve projeler başlamasın diye daha çok bomba patlatacaklar. Ancak, yılmayacağız, susmayacağız, durmayacağız ve sonunda bu işi başaracağız.