PKK neden şimdi tasfiye oluyor?

Abone Ol

Terör örgütü PKK, yaptığı bir açıklamayla kendini tasfiye ettiğini duyurdu. Peki ama PKK niye şimdi silah bırakmayı kabul etti?

Öncelikle şunu belirtmek lazım ki Türkiye buraya kolay gelmedi. PKK’nın bugün kendini tasfiye etmesinde hem iç hem de dış konjonktürün uygun olmasının büyük bir rolü var.

Öncelikle iç konjonktürden başlayalım. Her şeyden önce Türkiye, PKK’yı askerî olarak yenilgiye uğrattı. Bu tartışmaya kapalı bir husustur. PKK’nın Türkiye içerisinde eylem yapma kapasitesini neredeyse tamamen yitirdiğini söyleyebiliriz. Kuzey Irak’ta büyük alan kaybettiğini de belirtmek gerekir. Suriye’de ise Esed rejimi devrildikten sonra PKK büyük baskı altındaydı.

Zaten PKK’nın fesih açıklamasına bakacak olursanız örgüt kadrosundan iki ismin, beş sene önce Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından etkisizleştirildiğini şimdi kabul ettiğini görüyoruz. Bu durum, PKK’nın nasıl bir askerî baskı altında olduğunu açıkça gösteriyor.

Türkiye’nin terörle mücadelede başarılı olmasının arkasında birçok etken var. Bunlardan birincisi, Türkiye’de terörle mücadele konusunda büyük irade ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlılığıdır.

İkinci olarak, Sayın Devlet Bahçeli’nin bu süreçte Cumhur İttifakı çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımıza vermiş olduğu destek de çok önemlidir.

Türkiye’nin terörle mücadelede başarılı olmasındaki, bu siyasi kararlılıkla ilintili dört faktör daha var:

Birincisi, terörle mücadeleyi sürekli içeriden sabote eden FETÖ’nün büyük bedeller ödenerek tasfiye edilmiş olmasıdır.

İkincisi, bununla bağlantılı olarak savunma sanayisinde tarihte görülmemiş bir atılımın yapılmasıdır. Savunma sanayisinde yapılan atılımla üretilen ürünlerin terörle mücadelede Türkiye’ye stratejik bir üstünlük kazandırması da etkili olmuştur.

Diğer taraftan, devletin içerisindeki terörle mücadeleyi sekteye uğratan farklı vesayet odaklarının demokratikleşme çerçevesinde tasfiye edilmesi de PKK’nın Türkiye içerisindeki zeminini ortadan kaldırmıştır.

Dördüncü faktör olarak da Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye’de son 20 yılda gerçekleştirilen demokratikleşme reformlarının PKK’nın bütün ajitasyonlarının ve provokasyonlarının zeminini ortadan kaldırdığını belirtmeliyiz.

Uluslararası konjonktüre bakıldığında ise dünyanın, küresel sistemin büyük bir kırılmadan geçtiğini görüyoruz. Dünya, çok kutuplu, çok merkezli bir düzene doğru gidiyor. Bir dünya savaşı çıkma olasılığı her geçen gün artıyor.

Bu çerçevede, küresel sistemin hegemonik gücü ABD’de Trump’ın iktidara gelmesi birçok dengeyi kökünden sarstı. Trump’ın iktidara gelmesinin etkilerini Asya Pasifik’ten Avrupa kıtasına, transatlantik ilişkilerden ABD’nin yakın komşularıyla olan ilişkilerine ve Orta Doğu’ya kadar her yerde hissediyoruz.

Trump’ın politikasına baktığımızda, Orta Doğu’da askerî angajmanların azaltmasını istediğini çok net bir şekilde görüyoruz. Bu angajmanlar azaltıldıktan sonra Orta Doğu’da bir düzen kurulması gerekecek. Bu düzeni Türkiye’den başka Orta Doğu’da kurabilecek ve istikrarı sağlayabilecek başka bir aktör yok.

Bundan dolayı da PKK’nın Suriye’de ya da Irak’ta varlığını devam ettirmesi imkânsız hâle geliyor.

Diğer taraftan, İran’ın Orta Doğu’dan çekiliyor olması da PKK’nın altını boşaltan başka bir unsur. Örneğin Irak’taki mevcut hükûmet, Irak’ı istikrarlı duruma getirmek ve yeni bir ticaret koridoru oluşturmak istiyor. Böyle bir konjonktürde de PKK’ya yer yok.

Dolayısıyla hem iç faktörler hem dış konjonktür, PKK’nın tasfiyesi için oldukça uygun. Tabii ki Türkiye’nin bunu başarabilmesi için PKK’ya karşı askerî üstünlüğü elde etmesi gerekiyordu.

Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde verdiği büyük mücadeleyle ve ödediği bedelle bunu gerçekleştirdi. Uluslararası konjonktürün uygun hâle gelmesiyle birlikte de düğmeye basarak PKK’nın tasfiyesini başlattı.