Sen ne bilirsin ki bize anlatasın?

Abone Ol

İnsanlar genel olarak kendinde olmayan, kendi bilmediği ve hatta anlamadığı; eksik, hatalı ya da kusurlu olduklarını mı konuşmayı seviyor bilmiyorum. Yani mesela, adamın kendi her haksız işi yaparken hiç durmadan, bıkmadan dürüstlükten bahsediyor. Kendisinde gram merhamet emaresi yok ama her bulduğu yerde insanlıktan, merhametten dem vuruyor. Nasıl oluyor?

Ya kimse göründüğü gibi değil ya da kimse olduğu kişi gibi konuşmuyor.

Anlamıyorum.

Bu söylediklerimin ucu çok açık, farkındayım. Yani nereye çekerseniz oraya ve ne kadar uzatırsanız o konuya kadar gider. Ama eskilerin çok güzel bir sözü var: “Kimde ne eksikse en çok ondan konuşur.” Bu, doğru cümle belki de. Yani en azından büyük oranda doğru.

Şikâyet etmekten ve sadece eksikleri söylemekten bir çare doğmayacağını bilenlerdenim. Bir çözüm ya da bir çare ile anlatılmayan eksiklerin tamamlanamayacağını biliyorum ve şikâyet etmenin aslında çözümden ziyade soruna sebep olduğunun da farkındayım ben.

Sadece sıkıldım. Gerçekten, çok sıkıldım birilerinin çıkıp da bize bir şekilde “ayar vermeye” çalışıyor olmasından. Batı dediğimiz hastalıklı fikrin hem kendilerinden hem de bizim içimizden çıkan temsilcilerinin bir şekilde bu milletin masum, naif ve merhametli insanlarına –kendileri hiç bilmedikleri hâlde- merhameti, insanlığı, hakkı ve hukuku anlatmalarından sıkıldım.

Yahu adamın tarihi, insana ve insanlığa yaptığı melanetlerle, cinayetlerle ve hakaretlerle doluyken çıkıp da bize insanlığı, insan haklarını anlatmaya çalışıyor. Bunda da sözüne “Sizde insan hakları yok” diyerek başlıyor. Yahu biz “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyerek devletler kurmuş bir ecdadın torunlarıyız. İnsan kimdir, insan hakları nedir, onlardan mı öğreneceğiz?

Ya da “kadınlara haklarını verin” gibi cümlelerle çıkıyorlar karşımıza. Kendileri asırlarca kadın figürünü şeytanla bir tutup ateşlerde yakarken bize kadın haklarından bahsediyorlar. Yahu ben “Cennet anaların ayakları altındadır” diyen bir dine inanmışım, senden mi öğreneceğim kadın haklarını?

Bir de hayvan hakları var. Çok garip. Kuşu ölen bir çocuğa taziyeye giden Peygamber’in ümmetiyim ben; yuvasız kalan leylekler için vakıf kuran ecdadın torunuyum. Adam gelip de bana bunlardan dem vuracak. Ne garip.

Sıkıldım artık; kendinde hiçbir zaman olmayan hasletleri bize satmaya çalışanlardan da bizim içimizden çıkıp bu boş lafları satın alanlardan da ve garip bir kompleksle bu söylenenlere inananlardan da çok sıkıldım.