Kamer Genç, Türk siyasetinin renkli simalarından biriydi. Polemiklerin aranan ismiydi; bugünlerde mezarında bile konuşuluyor. Özgür Özel’in de içinde bulunduğu bir grup milletvekilinin, 2020 yılında merhum Genç’in mezarı başında rakı içtiği görüntüler yeniden gündeme geldi. Birileri “vasiyetti” diyor, birileri dini ritüelleri hatırlatıyor; kimileri normal karşılarken kimileri de “yuh artık!” diyor.
Bir kadehin gölgesinde siyaset yapanlara dair bir yazı da benden olsun.
***
Türkiye’de siyasetin bazı sembolleri vardır: Bayrak, ezan, başörtüsü… Ve evet, içki. Özellikle konu CHP olunca, bir kadeh rakı siyasetin tam ortasında yer alır. Söz CHP’den açıldığında, sıra bir noktada “içki masaları”na, bu masalarda oturan “elitler”e gelir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vesayet odaklarının tasfiye sürecinde dile getirdiği, “Boğaz’da viskisini yudumlayıp bu milletin kaderini tayin eden monşerler” ifadesi, doğrudan bu sembolik gerçeğe işaret eder.
Mesele içki olunca CHP öyle bir söylemde bulunur, öyle bir pozisyon alır ki, gören de bu meret partinin can suyu mu diye düşünür. Çankaya sofralarını hatırlatanlardan tutun da “milli içkimiz” diye şişeye sarılanlara; laik yaşamın tek ölçüsü görenlerden cami duvarına yaslanıp kafayı çekenlere kadar pek çok örnek var. İlginçtir; CHP’nin neredeyse tüm seçim vaatlerinde rakıyı ucuzlatmak yer alır. Oysa memleket sorunlarla boğuşurken “kimsenin kafası zaten iyi değil” demesi gereken parti, “iyi olmak için kafayı çekin” diye siyaset yapmaya devam eder.
***
Değerli okurlarım, çok ileri gittiğimi düşünüyor olabilirsiniz. Tabii ki mesele bir kadeh rakı ya da bir kadeh rakı mesele değil. Biraz daha açayım: CHP, Cumhuriyet’in kurucu partisi olmanın getirdiği tarihsel bagajı hâlâ sırtında taşımakta. Laiklik, özgürlük, yaşam tarzı ve bireysel tercihler bu bagajın içinde. Bu bagaj, yıllardır bilinçli ya da bilinçsiz şekilde “içki” sembolüyle özdeşleştirilmiş. Modernliğin, sekülerliğin ve Batılı yaşam tarzının simgesi olarak kodlanmış. CHP, bu kodlamayı ya doğrudan kendisi yapıyor ya da buna teşne bir siyaset anlayışı benimsiyor.
Oysa CHP seçmeni sadece sahil şeridinde rakı-balık yapanlardan ibaret değil. İçki içmeyen, muhafazakâr bir yaşam süren, hatta bu sembolleştirilen hayatı tasvip etmeyen milyonlarca insan da CHP’ye oy veriyor. Ancak CHP, Anadolu’daki işçinin alın terini ayağa kaldırmayı değil; içkiyle anılmayı, onunla terfi etmeyi tercih ediyor.
***
İktidar cephesinde ise içki karşıtlığı çoğu zaman ahlaki bir üstünlük şeklinde yorumlanıyor. Vergiler, yasaklar, düzenlemeler… Hepsi “toplumsal değerleri koruma” başlığı altında gerekçelendiriliyor. “Milli içkimiz ayran” kampanyaları yürütülüyor. CHP, tam bu noktada refleks olarak özgürlük kartını ileri sürüyor ve bir kadeh daha kaldırıyor. Ayranla rakı arasında bir iktidar mücadelesi ortaya çıkıyor. Şüphesiz bu mücadele, sembollerin arkasında dizilen değerlerin de mücadelesini ifade ediyor. Kimlik, siyasetin odağına taşınıyor: Kim daha yerli-milli ayranı tercih etmesiyle, kim daha laik-Atatürkçü rakıyı sek içmesiyle ölçülüyor.
Değerli okurlarım, yazdıklarım bir tespit niteliğinde. Kesinlikle bir tenkit ya da tercih beyanı değil. Sadece semboller üzerinden bir siyasi okuma yapıyorum. Şu da bir gerçektir ki siyaset dar bir alana sıkıştırılamaz. Kimin ne içtiği, masada mı yer sofrasında mı oturduğu önemli değildir. Önemli olan, siyasi sorumluluğu olan kişilerin devlet meselelerinde ne denli başarılı olduklarıdır. Bunun en güzel örneği ülkemizin kurucusu, minnettar olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu da not ettikten sonra başa dönelim…
***
Bu fotoğraf, Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basmasından daha ağır bir fotoğraftır. İktidar, seçim sath-ı mailine girildiğinde kullanmak üzere bunu şimdiden ajandasına eklemiştir. Kamer Genç’in böyle bir görüntüyle yeniden gündeme gelmesi, hatırasına saygısızlıktır. Mezarlığın yanından geçerken ateistinin bile besmele çektiği, sarhoşunun şişeleri sakladığı bir toplumda böyle bir görüntü vermek için gerçekten kafanın iyi olması gerekir. Bu kişiler içip mi gelmişlerdir, içmek için mi gelmişlerdir; buna bakmak lazım.
CHP’nin milli ve manevi değerlere mesafeli duruşu zaten bilinen bir gerçektir; ancak bu görüntü düpedüz bu değerlerin ayaklar altına alınmasıdır. Amaç nedir? Ölüleri laik yapmak, ahireti modern hale getirmek midir? Yüz yıldır bu sopayı milletin başına indiren seçkin azınlığın ders verme, adam etme sırası ölülere mi gelmiştir?
Orada yatanlar, eğer bu kişileri görmüşse “Öldük yine CHP’den kurtulamadık” demiştir valla!
Bu en hafif tabirle ahlaksızlıktır, diriye faydası olmayan bir güruhun ölüye hakaretidir.
Neyse…
Bu kadar içki yazısı bende de kafa yaptı. Yazımı bitirirken aklıma bir soru takıldı:
Acaba o gün aralarından hangisi şunu söylemiştir;
“Şerefe ya mevta!”