Sevinç ve şaşkınlık

Abone Ol

Pazar akşamı ilan edilen seçim sonuçları ve AK Parti’nin tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu elde edememesi Tel Aviv’de olduğu kadar Kahire’de, Abu Dhabi’de ve Şam’da da büyük sevince neden oldu.

Halk iradesine ve sandığa zerre kadar saygısı olmayan ve bunu Mısır’daki darbeyi destekleyerek gösterenler, Türkiye’de sandıktan çıkan sonuçtan pek mutlular.

Arap Baharı’yla tahtları sarsılan diktatör rejimler neredeyse zil takıp oynayacak.

Mısır’da darbeyle gerçekleştirdiklerini Türkiye’de de sanki seçimlerle gerçekleştirmiş gibiler.

Erdoğan’ın durdurulduğunu söylüyorlar.

Aslında durdurulmasını istedikleri Erdoğan’ın şahsı değil, hedefleri ve hayallari.

Özgürlük ve onur mücadesinde diktatör rejimlerin değil halkların yanında duran Türkiye’nin yükselişinin, daha çok güçlenerek bölgede lider ülke olmasının önüne geçilmesini istiyorlar.

Arzu ettikleri, Türkiye’nin terörle ve ekonomik krizlerle boğuşan içine kapalı bir ülke olarak kalması.

Türkiye’nin kabuğunu yırtarak hak ettiği güce kavuşmasını isteyen herkese Erdoğan’a yaptıklarının aynısını yaparlar.

Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Onların sevincine karşılık, Türkiye’ye gönül verenlerde ve daha çok güçlenmesini isteyenlerde ise şaşkınlık var.

Kimileri, onca başarıya rağmen AK Parti’nin oylarının neden düştüğüne, kimileri de yüzde 41 oy alan ve yine birinci olan bir partinin neden başarısız kabul edildiğine anlam veremiyor.

Kafalardaki en önemli soru, Türkiye’nin dış politikasının bundan sonra nasıl şekilleneceği ve Suriyeli mültecilerin durumu ile ilgili.

Bir de erken seçimin gündeme gelmesi nedeniyle şu soruyla çok karşılaşıyorum:

“Erken seçim yapılırsa ve yine benzer bir sonuç çıkarsa ne olacak?”

Sahi, ne olacak?

Arap sokağında “Kürtler ilk kez parlamentoya girdi” gibi yanlış bilgilere ve AK Parti ile HDP’nin koalisyon yapabileceği yönünde Türkiye gerçekleriyle bağdaşmayan düşüncelere sahip olanlar da var.

Fakat ne olursa olsun; Türkiye’deki her türlü gelişmeye seçim döneminde gösterilen ilgi bundan sonra da sürecek.

İşte bu da “Yeni Türkiye”nin bir gerçeği.

Birçok insanın bilmediği ve hiç kimsenin umrunda olmayan bir ülke konumundan tüm dünyanın dikkatle izlediği bir ülke seviyesine yükseldi Türkiye.

Başlıbaşına bu bile ülkemizin son on yılda katettiği mesafenin büyüklüğüne kanıt olarak yeter.

Her şeye rağmen, Türk demokrasisi başarıyla tamamlandığı ve özgür bir ortamda gerçekleştirdiği seçim sonrası tam not aldı.

Diktatörlük iddialarının gerçekle uzaktan veya yakından ilgisinin olmadığı en net şekilde bir kez daha görüldü.

Çünkü Araplar çok iyi biliyorlar ki, o iddialar gerçek olsaydı AK Parti yüzde 41 değil Mısır’da, Sudan’da, Suriye’de ve seçimlerin göstermelik olarak yapıldığı diğer ülkelerde olduğu gibi yüzde 90 ve üzeri oy alırdı.

Türkiye’nin seçim sonuçlarıyla girdiği belirsizlik ortamından nasıl çıkacağı merakla beklenecek ve koalisyon girişimleri de aynı şekilde ilgiyle takip edilecek.

Kim ne derse desin, Türkiye – Allah’ın izniyle – örnek olmaya ve bölge halklarına ilham vermeye devam edecek.