Soykırım iddiaları ve "Söz konusu vatansa" anlayışı

Abone Ol

Coğrafya kaderdir, sözünü yüzlerce yıl önce söylemişti İbn-i Haldun. O etkili ve çağları aşan bir ifade imiş ki İbn-i Haldun'un sözü, coğrafyanın bedelini ödemekte bu millet. Anadolu coğrafyası haçlı seferlerinden itibaren sürekli mücadelenin vatanı olmuştur. Haçlılar, defalarca sefer düzenlemiş, Doğu'dan ve Kuzey'den zaman zaman tacizler yaşanmış fakat Anadolu coğrafyasını sürekli rahatsız eden Batı ve Batılı devletler olmuştur.

Bilindiği üzere 24 Nisan her yıl bir tartışmanın zaman dilimi olurdu. Acaba ABD Başkanı 24 Nisan'da Ermeni diasporasının baskısına boyun eğerek 1915 olaylarına "soykırım" diyecek mi, demeyecek mi?.. Her yıl günlerce bu tartışma yaşanır ve ABD başkanları" Büyük Felaket" gibi sözlerle 24 Nisan'ı geçiştirirlerdi.

2021 yılı bu anlamda ABD Başkanı J. Biden, seçim kampanyasında Ermenilere verdiği sözün gereğini yaptı ve Türkiye'yi karşısına alma pahasına 1915 Olaylarına soykırım ifadesini kullandı. Esasında büyük felaket dense de, soykırım dense de bu ifadelerin hiçbirini Osmanlı Devleti ve bu millet hak etmemektedir ve asla kabul de edecek değildir.

Uluslararası ilişkiler uzmanlarının ifadelerine göre ABD Başkanı’nın soykırım ifadesini kullanması Ermenilerin bundan sonraki süreçte tazminat ve toprak taleplerine kadar bir dizi baskılama politikasına devam edeceklerini göstermektedir.

Olayın hukuki, politik yönden devam edeceği aşikârdır. Fakat yazımızda değineceğimiz konu böylesine önemli bir konuda bile Türkiye topraklarında yaşayıp, bu coğrafyanın imkânlarından faydalanıp ABD ve Ermeni gözü ile olaya yaklaşan insanların olması konusudur.

"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" sözü en büyük sloganıydı milletimizin. Yakın tarihte de görüldüğü üzere dış meselelerde tüm partiler ve gruplar kenetlenir ve ülkesini, milletini, tarihini ve dahi tüm değerlerini savunmaya geçerdi. ABD Başkanı sizin tarihinize çok büyük iftiralar atacak, Ermelilerin en nihayetinde vatanınızdan toprak talep edecekleri bir süreç yaşanacak, siz kalkıp bu olayda bile politik demeçler vererek ABD ve Ermeni diasporasını eleştirmek yerine kendi yönetiminizi eleştireceksiniz.

Belki de asıl üzerinde durulması gereken mevzu tam da burasıdır. Siyasi partilerden çok cılız birkaç kınama mesajının dışında "ABD haksız ama" diye başlayan cümlelerle ABD'ye gösterdiğiniz tepkinin yüz katını kendi yöneticilerinize göstereceksiniz.

Hatta HDP, "Ermeni soykırımını tanıyın" açıklaması yapacak, bu açıklamalar milli hassasiyeti olan kişi ya da kurumlarca bile kanıksanacak.

Gençlerin bu dış gelişmelerle ilgili konumu hangi vaziyette? O konuda da durumun çok iç açıcı olduğu söylenemez. Elbette vatanı için her türlü fedakârlığı yapacak gençlerin sayısı çok fazladır fakat bu olayın sebebini, yaşanılan süreci, olayın nerelere getirilmek istendiği konusunu gündemine alan geç sayısı da maalesef istenilen seviyede değil.

Bir yandan apolitik bir gençlik modeli oluşturuldu öbür yandan politize olmuş, iktidarın her uygulamasına tepki gösteren aykırı bir genç modeli oluşturuldu. Bu iki yaklaşım da uzun vadede problem oluşturacak yaklaşımlardır.

Gençler, ülkenin tüm siyasal oluşumları, STK’lar ve fert fert tüm halk bu ve buna benzer konularda kenetlenmeyi tekrar başarmalıdır. Aksi takdirde asıl zafiyet ve kan kaybı içten başlamış olacaktır.