Güncel

Suriye ve operasyonlar denkleminde Türkiye

Türkiye'nin, dört yıldır Fırat'ın doğusuna sınır ötesi operasyon düzenlemek istediğini aktaran İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ODAP Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin, "Suriye'deki YPG/PKK terör örgütüyle mücadelenin stratejisi farklılaştı. Artık kara şart değil, hava harekatları da önemlidir." dedi.

Abone Ol

DİRİLİŞ POSTASI / GÖKHAN EREK

TSK’nın, Suriye’ye düzenlediği operasyonların yankısı sürerken, İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ODAP Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin, Diriliş Postası’na olası operasyonları ve ABD ile Rusya’nın tavrını değerlendirdi. Kara operasyonlarında ABD ile Rusya’nın kilit bir rol oynadığını belirten Semin, YPG’nin de o bölgeye ait olmadığını ve halk tarafından dışlandığını dile getirdi. Ayrıca ABD’nin geçtiğimiz günlerdeki Türkiye açıklamasını yorumlayan Semin, ABD’nin Türkiye ile politikaları ılımlılaştırma çabasında olduğunu söyledi.

YPG İTHAL BİR TERÖR ÖRGÜTÜ

Suriye’de Haziran ayından sonra önemli bir denklem değişiminin olduğunu belirten Dr. Ali Semin, “O denge ve denklem değişikliğinde de YPG/ PKK terör örgütüyle bugüne kadar bilindiği üzere Fırat’ın doğusunda ve Suriye’nin Arap kentlerinde, Arap aşiretlerinin YPG/PKK terör örgütüyle yaptığı anlaşmalar sona erdi. Daha önceki işbirlikleri, anlaşmalar ve görüşmelerle  ABD ve YPG/PKK terör örgütü ile ticari çıkarlar üzerinden kurulan bir denklem vardı. Şimdi Araplar, şunu gördüler, YPG ya da PKK’nın artık bu bölgedeki hedefi sadece ve sadece bir özerklik değil. Aynı zamanda o bölgenin insanlarını, yerel vatandaşlarını çıkarıp, onların yerine ithal terör örgütünün mensuplarını yerleştirmeye çalışıyor, aileleriyle beraber. Onun için burada ciddi bir denklem değişikliği söz konusu ve yeni dönemdeki Suriye dediğimizde, artık Arap aşiretlerinin YPG ile ciddi ciddi çatışmaya girip, Haseke ve diğer bölgelerde YPG ile Arap aşiretleri  karşı karşıya geldiler. Aynı zamanda o bölgedeki Arapların, Rakka’nın, Haseke’nin Araplarına çok ciddi anlamda zarar verdiği yönünde bir kanaat oluştu.” dedi.

YPG’nin işgalinde olan bölgelerin çoğunun Araplardan oluştuğunu hatırlatan Dr. Semin, “Özellikle şunu söyleyeyim, Rakka’nın, yüzde 94’ü, nüfus olarak Araplardan oluşmakta. Ama YPG/PKK terör örgütünün kontrolü ve işgali altında. Onun için bundan sonraki sürece baktığımızda bir kere Arap aşiretleri ile YPG arasında çok ciddi anlamda karşı karşıya kalınan bir süreç söz konusu.” ifadelerini kullandı.

RUSYA  KARA OPERASYONLARI İÇİN KİLİT ROL OYNUYOR

Türkiye’nin, Barış Pınarı Harekatı’ndan bu yana Fırat’ın doğusuna bir sınır ötesi operasyon düzenlemek istediğini aktaran Dr. Semin, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Buna ABD, hatta Rusya karşı çıkmıştı. ABD’nin ve oradaki diğer güçlerin varlığı, uluslararası koalisyonun varlığı, Türkiye’nin kara harekatı yapmasının önündeki en büyük engellerden bir tanesi.”

Türkiye’nin 2019 yılında yaptığı Barış Pınarı Harekatı’nın ikinci bir aşamasının yapılmasının zor olduğunu dile getiren Dr. Semin, “Buna karşı Türkiye farklı bir yöntem ve strateji izliyor. Yani Türkiye’nin, Suriye’deki YPG/PKK terör örgütüyle mücadelesinin stratejisi farklılaştı. Artık kara şart değil. Hava harekatları da önemlidir. Bakın size bir örnek vereyim. İŞİD ile ABD karadan mücadele etmedi, havadan mücadele etti. Karadan kendi vekalet savaşı vererek, YPG/PKK terör örgütü gibi aparatlarını kullandı. Ve bugün baktığımızda İŞİD’i çok ciddi anlamda zayıflattığını da görüyoruz. Bu durum Türkiye için de geçerli. İllaki kara harekatı ile çözmeniz gereken bazı bölgeler olmayabilir. Şimdi Türkiye, kara harekatına başlarsa tabi ki burada ABD, Rusya faktörü, iç dinamikleri faktörü, muhaliflerin kendi içindeki gelişmelerinin dinamikleri, onun dışında Suriye’nin yerel anlamdaki gelişmeleri, dinamiklerini düşünürsek, elbette ki kara harekatını biraz zorlaştırabilir.  Tabi ki TSK’nın gücünden hiçbirimizin şüphesi yok. Ama sahadaki gerçekler, jeopolitik anlamdaki gelişmeler bazen sizin yapacağınız operasyonu öteleyebilir.” diye konuştu.

 ABD SURİYE’DEN ÇEKİLİR Mİ?

ABD’nin, Suriye'den çekilmeyeceğini söyleyen Dr. Semin, “Suriye’den çekilirse, Rusya ve Çin Ortadoğu’da güçlenecek bu birinci nokta. İkincisi Suriye’den çekilirse İran ve Şii milis güçleri, Suriye’nin içerisinde çok daha fazla güçlenecek. Üçüncüsü ise Suriye’de kurmuş olduğu gayri meşru özerkliğin, tamamen ortadan kalkması büyük bir  ihtimaldir. Daha önce de Trump Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon görüşmesinde şöyle demişti 'Biz askerlerimizi Suriye'den geri çekiyoruz.' Ama geri çekmedi. Çünkü Suriye artık Ortadoğu’nun tam anlamıyla anahtarı haline gelmiştir. Suriye’de güçlüyseniz, ABD açısından söylüyorum, Suriye tam anlamıyla Ortadoğu bölgesinde ciddi bir güç mücadelesi alanıdır.” dedi.

ABD’nin, Suriye’den çekilmesi durumunda Rusya’nın sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağını belirten Dr. Semin, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Rusların Sovyetler döneminden bu yana devam eden bir sıcak denizlere inme stratejisine çok daha yakın olacak, daha büyük destek verecek. Onun için ABD’nin, YPG olsun veya olmasın, Suriye’den geri çekileceğini düşünmüyorum.”

KİM BU ÜÇÜNCÜ TARAFLAR?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara’daki terör saldırısı sonrası yaptığı açıklamada, “3. tarafların PKK’lı YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerin, terör saldırısına cevabı net olacak ve bunu gerçekleştirdiklerine pişman olacaklar.” demişti. Fidan'ın, kullandığı 'Üçüncü Taraflar' ifadesi bir hayli dikkat çekti.

Dr. Semin, Hakan Fidan’ın yaptığı açıklamanın gayet net ve açık olduğunu belirterek, sözlerine şu satırları ekledi, “Türkiye’nin bugüne kadar Suriye sahasındaki terörle mücadelesinde, en büyük engel ABD ve Rusya’dır. Türkiye, burada zaman zaman ABD ile ilgili yaptığı açıklamalara direkt muhatap olarak söylerdi. Direkt 'ABD burada YPG/PKK terör örgütüne bugüne kadar on binlerce tır, lojistik ve askeri destek verdi.' diyerek direkt ABD’yi muhatap alırdı. Ama bence Hakan Fidan’ın, açıklaması bu kez sadece ABD’yi kapsamıyor. Rusya’yı da kapsıyor ve Rusya’da burada üçüncü taraftır. YPG/PKK terör örgütüne Rusya da destek veriyor. Hatta Suriye rejimi de destek veriyor. Bunu Türkiye, çok yakından biliyor. Onun için burada üçüncü taraf isim ya da hedef göstermeden söylemesinin arkasında sadece ABD değil, birçok tarafın olduğunun altını çiziyor.”

ILIMLI MESAJ VERMEK İÇİN ÖRGÜTÜ KULLANIYORLAR

ABD, geçtiğimiz günlerde “Türkiye ve Türk halkının ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanınmış PKK ile mücadelesinde NATO müttefiki Türkiye’nin yanındayız. Her türlü terör eylemini kınıyor, PKK’nın meşru güvenlik tehdidi oluşturduğunu kabul ediyoruz.” açıklamasını yapmıştı. Bu konuyu da Dr. Semin’e sorduk.

ABD’nin, Türkiye’nin hassasiyetlerini, endişelerini PKK üzerinden konuştuğunu hatırlatan Dr. Semin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Bakın dikkat edin PKK’yı kullanıyor ABD’liler. YPG’yi PKK gibi görmüyorlar. Türkiye için YPG terör örgütü, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır ve sürekli terör örgütü PKK diyorlar ama YPG’ye terör örgütü demiyorlar. Şimdi burada Türkiye’ye karşı daha ılımlı bir mesaj vermek için, aslında PKK terör örgütünü kullanıyorlar.”