Fransa’nın kuzeybatısındaki Laval Şatosu’nda 1988 yılında yapılan kazılarda, kurşun bir tabutta bulunan 17. yüzyıl aristokratı Anne d’Alegre’in dişlerinde olağandışı bir durum fark edilmişti. Ancak o dönem yeterli teknolojik imkânlar olmadığından detaylara ulaşılamamıştı. Aradan 35 yıl geçtikten sonra, gelişmiş tarama cihazları sayesinde bu tarihi gizem nihayet çözüldü.
ALTIN TELLE DİŞLERİNİ SABİTLEMİŞ
Fransız Ulusal Arkeolojik Araştırmalar Enstitüsü (INRAP) ve bir grup diş hekiminin Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanan çalışmasına göre, Anne d’Alegre diş eti hastalığı (periodontal hastalık) nedeniyle dişlerini kaybetme riskiyle karşı karşıyaydı.
“Konik Işın” adı verilen 3 boyutlu röntgen taramaları, d’Alegre’in dişlerini yerinde tutmak için altın tellerle sabitlettiğini ortaya koydu. Ayrıca, fildişinden (fil kemiğinden) yapılmış yapay bir diş de kullandığı tespit edildi. Bu tür protezlerde genellikle su aygırı kemiği tercih edilse de, d’Alegre daha nadir ve gösterişli bir malzeme olan fil kemiğini seçmişti.
TEDAVİDEN ÇOK ZARAR GÖRMÜŞ
Araştırmanın başyazarı Rozenn Colleter’a göre bu gösterişli ama ilkel diş tedavisi, d’Alegre’in durumunu daha da kötüleştirmiş olabilir. Altın tellerin zaman içinde sık sık yeniden gerilmesi gerekmiş, bu da diğer dişlerin daha da gevşemesine yol açmış olabilir.
Ancak d’Alegre’in bu acıya yalnızca sağlık için değil, toplumsal baskılar nedeniyle de katlandığı düşünülüyor. Dönemin kadın aristokratları için dış görünüş ve güzel bir gülüş, sosyal değerle doğrudan ilişkilendiriliyordu.
O dönemin ünlü cerrahlarından Ambroise Paré, “Bir hasta dişsizse, konuşması bozulur,” diyerek diş kaybının toplumsal statüyü nasıl etkilediğini açıkça ifade etmişti.
SAVAŞLARIN GÖLGESİNDE BİR HAYAT
Anne d’Alegre’in hayatı da oldukça çalkantılıydı. 16. yüzyıl sonlarında Fransa’daki din savaşlarında Protestan (Huguenot) olarak Katoliklere karşı savaşmıştı. 21 yaşında dul kalan d’Alegre’in oğlu Guy XX de Laval, daha sonra Katolik olup Macaristan’da savaşırken henüz 20 yaşında hayatını kaybetti.
İkinci kez dul kalan d’Alegre, 1619 yılında 54 yaşındayken hastalanarak hayatını kaybetti.
Araştırmacı Colleter, d’Alegre’in diş yapısında görülen hasarın onun yaşadığı stresli hayatın bir yansıması olduğunu belirterek, “Bu araştırmanın onun itibarını bir nebze de olsa iade etmesini umuyorum,” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya genelinde yetişkinlerin yaklaşık beşte biri şiddetli diş eti hastalıklarıyla karşı karşıya. D’Alegre’in hikâyesi, bu tür hastalıkların tarih boyunca ne kadar ciddi sonuçlar doğurduğunu gözler önüne seriyor.