PKK, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi sınırlarında yer alan Zap kampındaki unsurlarını 16 Kasım itibarıyla farklı sahalara çektiğini açıkladı. Örgüt, bölgedeki “çatışma riskinin tamamen ortadan kalktığını” iddia etti. Bu açıklama, örgütün yıl boyunca sürdürdüğü çekilme ve silahsızlanma yönündeki çıkışların devamı olarak değerlendiriliyor.
Örgütün süreç içindeki adımları
PKK, açıklamasında Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıya ve 5–7 Mayıs tarihlerindeki 12’nci kongrede alınan “fesih ve silah bırakma” kararına atıf yaptı. Bu karar doğrultusunda 11 Temmuz’da Kandil Dağı yakınlarında bir grup örgüt mensubunun silahlarını imha ettiği görüntüler kamuoyuna yansımıştı.
26 Ekim’de ise Türkiye sınır hattındaki bazı güçlerin Medya Savunma Alanları’na çekildiği duyurulmuş, örgüt bu adımı “çatışma riskini azaltma hamlesi” olarak sunmuştu. Zap açıklaması bu çizginin sürdüğünü gösteriyor.
Zap hattının önemi ve bölgesel yansımalar
Zap, örgütün Irak-Kuzey hattında yıllardır kullandığı kritik bölgelerden biri olarak biliniyor. Bu nedenle söz konusu bölgeden çekilme iddiası, hem Ankara hem Erbil hem de Bağdat tarafından dikkatle izleniyor. Türkiye ise geçmişte benzer açıklamalara temkinli yaklaşmış, somut karşılığın sahada değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Açıklamada çekilmenin “Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne” katkı sunduğu iddia edilse de, bölgede fiilî durumun nasıl şekilleneceği önümüzdeki günlerde daha net görülecek. Ankara’nın ve bölge yönetimlerinin yapacağı değerlendirmeler, sürecin gerçek etkisini belirleyecek.
Siyasi çerçevede yeni tartışma
PKK, açıklamasında bu adımın Türkiye’nin barışı ve demokratikleşmesi için “önemli bir katkı” olduğunu öne sürdü. Ancak örgütün geçmişte duyurduğu benzer geri çekilme iddialarının sahadaki pratik karşılığı her zaman sınırlı olmuştu. Bu nedenle, güvenlik çevrelerinde açıklamalar “yakından takip edilecek bir süreç” olarak değerlendiriliyor. Bölgedeki yeni denge, farklı aktörlerin pozisyonlarına göre şekillenecek.