Trump’ın Orta Doğu turuna yönelik beklentiler

Abone Ol

ABD Başkanı Donald Trump’ın, 20 Ocak 2025 tarihinde başladığı ikinci dönemindeki ilk yurt dışı ziyaretinin Orta Doğu bölgesine olacağı ve Suudi Arabistan’dan başlayacak olan Orta Doğu turunun Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ı da kapsayacağı açıklanmıştı.

Papa Françis’in cenaze töreni için günübirlik geldiği Vatikan’ı saymazsak Trump’ın 13-16 Mayıs tarihleri arasındaki Orta Doğu turu, aynı ilk dönemindeki Orta Doğu ziyareti gibi olacağa benziyor. Ancak bu ziyareti 2017’dekinden farklı kılan bazı hususlar olduğu da gözden kaçmamalıdır.

Bu farklılıklardan ilki, ziyaret kapsamında Trump’ın ABD’nin bölgedeki en yakın müttefiki (!) olan İsrail’e uğramayacak olmasıdır. Her ne kadar İsrail yönetimi son ana kadar bu konuda ısrarcı olsa da Trump kesin bir şekilde İsrail’e uğramayacağını ifade etmiştir.

Ayrıca 2017’deki ziyaretten dışlanan ve sonrasında da ablukaya tabi tutulan Katar’ın, bu sefer ziyaret güzergâhında olması da farklılıklardan biridir; hem de ABD’nin bölgedeki en yakın müttefiki olarak.

İki ziyaret arasındaki belki de en büyük fark ise 2017’de bölgedeki gerginliğin ve çatışmaların sebebi olarak görülen İran’a karşı bir ittifak kurulması gündemdeyken bugün ABD’nin hem de Trump’ın liderliğinde İran ile yeniden nükleer müzakere yürütüyor olmasıdır. 

Bir diğer farklılık ise 2017’deki seyahatin merkezinde olan İsrail’in, daha doğrusu İsrail’in bebek katili ve soykırımcı başbakanı Netanyahu’nun Trump ile arasının pek de iyi olmadığına yönelik haberlerin geliyor olmasıdır. Hatta geçen sefer Katar’ın dışlandığı gibi bu sefer de İsrail’in dışlanacağı ve ziyaret kapsamında alınan kararlar ve imzalanan anlaşmaların tamamen İsrail karşıtı olmasa da pek de İsrail’in istediği gibi olmayacağına yönelik tahminler yapılmaktadır.    

Bu seyahati farklı kılan bir diğer husus ise Trump’ın Orta Doğu turuna çıkmadan hemen önce çok önemli bir duyuru yapacağı şeklindeki açıklaması olmuştur. Zira Orta Doğu’da devam eden çatışmaların yanı sıra ABD’nin merkezinde olduğu, yürüyen bir diplomasi trafiği de mevcuttur. Hâl böyle olunca Trump’ın muhtemel açıklamasının ne olacağı bu haftanın en çok merak edilen konusu olmuş, açıklamanın içeriğine yönelik tahminler havada uçuşmaya başlamıştır.

Aslında Trump’ın Orta Doğu turuna, ekseriyetle petrol zengini Körfez ülkeleriyle yeni anlaşmalar imzalamak ve böylelikle Amerikan şirketlerine para kazandırmak amacıyla çıkacağı tahmin ediliyordu. Açıkçası ben de son birkaç güne kadar Trump’ın seyahatine o gözle bakıyordum. Ancak geçtiğimiz iki-üç gün içerisinde yaşanan gelişmeler, bu bakışımızı değiştirmemize ve Trump’ın seyahatine yeni anlamlar yüklememize yol açmıştır.

Trump’ın yaptığı paylaşımda, “Çok ama çok büyük bir duyuru yapacağız, ne olduğunu söylemeyeceğim ama çok olumlu olacak. Gerçekten çok olumlu bir duyuru. Çok önemli bir konuda uzun yıllardır yapılan en önemli duyurulardan biri olacak” şeklinde bir ifade kullanması, bahse konu açıklamanın Orta Doğu turuyla ilişkilendirilmesine ve mevzunun sadece Suudi Arabistan veya diğer Körfez ülkeleriyle imzalanacağı söylenen yeni anlaşmalardan ibaret olamayacağını düşünmemize yol açmıştır.

Eğer Trump bu açıklamayı yapmamış olsa ve son birkaç gündür Netanyahu ile iletişimi kestiğine dair haberler yapılamamış olsaydı, Trump’ın Orta Doğu turunun yegâne çıktısının Suudi Arabistan, BAE ve Katar ile yapılacak yeni ticari anlaşmalar ve belki de bazı güvenlik garantileri olacağını söyleyebilirdik.

Zira bu zaten bilinen ve herkesin tahmin ettiği bir gelişme olacaktı. Çünkü Trump’ın göreve başlamasının hemen ardından kendisini arayarak tebrik eden Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman, ABD’ye 600 milyar dolarlık bir yatırım yapmayı vadetmiş, Trump’ın bu rakamın artırılmasını talep etmesi üzerine son rakam 1 trilyon dolar seviyesine çıkarılmıştı. Buna ilave olarak BAE ve Katar ile yapılacak yeni anlaşmalarla ABD’ye önümüzdeki dört yıl içerisinde yapılacak yatırımın 2,5-3 trilyon doları bulacağı ifade edilmiştir.

Dolayısıyla Trump’ın yapacağı bu çok önemli ve gerçekten olumlu açıklamanın yukarıda bahsedilen yatırım mevzusundan farklı olması beklenmeye başlanmıştır. Buna rağmen bahse konu açıklamanın Orta Doğu turuyla alakalı olmaması ihtimali de mevcut olup yine de Trump’ın seyahat marjında bazı önemli açıklamalar yapması beklenmektedir. 

Öyleyse Trump’ın Orta Doğu turu öncesinde veya esnasında yapması beklenen açıklamaların bazılarını paylaşalım.

İhtimallerden ilki, Trump’ın Suudi Arabistan’da bazı bölge ülkelerinin (Filistin, Lübnan ve Suriye) liderlerinin de katılımıyla yapılacak geniş kapsamlı bir toplantıda; Gazze için yeni bir ateşkes planının kabul edildiğinin veyahut ABD’nin Filistin Devleti’ni resmî olarak tanıyacağının açıklanmasıdır.

Aslında böyle bir ihtimal son birkaç güne kadar söz konusu bile değilken, geçtiğimiz bir haftada yaşanan gelişmeler bu ihtimali de mümkün hâle getirmiştir. Zira ABD, İsrail’e haber vermeden Husilerle bir ateşkes anlaşması yapmış, İsrail’in tüm itirazlarına rağmen İran ile nükleer müzakerelere devam etmiş ve son olarak da tam da Trump’ın Netanyahu ile teması kestiğine yönelik haberlerin yapıldığı bir ortamda, İsrail’den bağımsız olarak Hamas ile görüşerek Edan Alexander isimli Amerikan vatandaşı da olan İsrailli askerin serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmıştır.

Zaten bu gelişmeler üzerine Amerikan medyasında Trump’ın muhtemel açıklamasının; Gazze’deki savaşın sonlanmasını sağlayacak bir ateşkes olacağı veya İsrail’in tüm muhalefetine rağmen Filistin Devleti’nin tanınarak İsrail’in iki devletli çözüm planını kabul etmeye zorlanabileceği şeklinde yorumlar yapılmaya başlanmıştır.

İkinci ihtimal ise aslında son gelişmelerden sonra gerçekleşme şansı epey azalmış olmakla birlikte, Suudi Arabistan’ın İbrahim Anlaşması’nı imzalayarak İsrail ile normalleşmeyi kabul etmesi ve bunun karşılığında da nükleer enerjiye kavuşmak için ABD ile bir anlaşmaya vardığının açıklanmasıdır.

Bu ihtimalin gerçekleşme şansının azalmasının sebebi ise Trump yönetiminin Suudi Arabistan’a İsrail ile normalleşme şartı olmaksızın barışçıl nükleer enerjiye erişim için yeşil ışık yakmış olmasıdır. Oysa daha bir-iki hafta öncesine kadar Suudi Arabistan’ın talep ettiği nükleer enerji anlaşması, şart koşulan İsrail ile normalleşme hususunun Suud yönetimi tarafından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle reddedilmesi nedeniyle bir türlü mümkün olmuyordu. Ayrıca Suudi Arabistan iki devletli çözüm konusunda da ısrar ediyor ve bağımsız bir Filistin kurulmasını İsrail ile normalleşmenin ön şartı olarak ortaya sürüyordu.

Ancak İsrail’in Gazze konusunda ABD’ye rağmen kendi uzlaşmaz politikasında ısrar ederek ateşkesi bozması ve rehinlerin hayatını tehlikeye atması yetmiyormuş gibi, Netanyahu’nun Trump’ın kabinesindeki bazı isimleri kullanarak onu manipüle ettiğinin ortaya çıkmasıyla, Suudi Arabistan’ın önüne sürülen İsrail ile normalleşme şartının ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.

Diğer bir ihtimal ise henüz tam olarak kotarılmamış olmakla beraber İran ile yeni bir nükleer anlaşma imzalanacağına yönelik açıklamanın yapılması olacaktır. Tuhaf olan ise daha düne kadar bu ihtimalin gerçekleşme oranının çok düşük olmasına rağmen, bugün Trump ile Netanyahu arasındaki soğukluk nedeniyle böyle bir anlaşmanın açıklanması ihtimalinin yükselmiş olmasıdır.

Zira bu şekilde yorumlamamızı mümkün kılan bazı gelişmeler yaşanmıştır. Bunlardan ilki, Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Witkoff’un İran ile yürütülen müzakerelerde çok olumlu ilerlemeler kaydedildiğini açıklaması iken ikincisi, Trump’a ısrarla İran’ın vurulması gerektiğini söylediği ileri sürülen Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’un, İsrail’in Beyaz Saray’daki adamı olmakla itham edilip görevine son verilmesi olmuştur. Ayrıca yine İsrail’e yakınlığı ile bilinen Savunma Bakanı Hegset’in planlı İsrail ziyareti de iptal edilmiştir. Tüm bunlar bir araya gelince, Trump’ın Orta Doğu turunda öyle ya da böyle İsrail’in arzu etmediği bir şeyler olacağı anlaşılmaktadır.

Trump’ın hazır Orta Doğu turundayken yapabileceği diğer muhtemel açıklamaların ise; Ukrayna ile Rusya arasında Şubat 2022 tarihinden beri devam eden savaşı sona erdirecek bir ateşkes anlaşmasının veya ABD askerlerinin Suriye’den tamamen çekileceğinin duyurulması olabileceği tahmin edilmektedir.

Görüldüğü üzere, Trump’ın 13-16 Mayıs tarihleri arasındaki Orta Doğu turunda; kimlerle görüşeceği, ne söyleyeceği ve ne gibi anlaşmaların imzalanacağı kadar yola çıkmadan yapacağı açıklamada neler söyleyeceği de merak edilmektedir. Belki de Trump, bu seyahat öncesinde veya seyahat esnasında, İsrail’in hiç de arzu etmeyeceği bir şekilde; ya Gazze’de silahların susmasını, rehinlerin serbest bırakılmasını ve insani yardımların girmesini sağlayacak bir ateşkes anlaşmasını açıklayacak ya da daha da ileri giderek Filistin Devleti’ni tanıyarak Orta Doğu’da İsrail lehine olan paradigmayı değiştirecektir.

Bakalım öngörülmez olarak tarif edilen Trump, mevcut koşullar altında Orta Doğu ile ilgili nasıl bir açıklama yapacak?

Acaba daha önceki ziyaretinde olduğu gibi kolaya kaçıp ezberleri mi tekrar edecek yoksa Filistin Devleti’ni tanıyarak tabuları mı yıkacak?