Herkes yorgun.
Bitkin.
Tükenmiş.
Gündelik sohbetlerin ortak cümlesi artık bu: “Hiç enerjim yok.”
Gözler uykusuz, omuzlar düşük, iç çekişler uzun.
“Tükenmişlik sendromu” modern çağın en meşru tanılarından biri oldu.
Ama ya mesele tükenmişlik değilse?
Ya mesele, sadece fazlasıyla dolu olmaksa?
Ajandalarımız dolup taşıyor.
Sabah uyanır uyanmaz bir yapılacaklar listesi bizi bekliyor.
Mesajlar, mailler, bildirimler...
Bir yandan iş, bir yandan sosyal hayat, bir yandan hedefler, idealler, kişisel gelişim baskısı.
“Yap, üret, göster, yetiş, iyi ol, daha iyi ol, mükemmel ol!”
Bu kadar doluluğun içinde elbette yorulursun.
Çünkü sadece beden değil, zihin de şişer.
Duygular da sıkışır.
İçimizde yer kalmaz. Ve biz bunu “tükenmek” zannederiz.
Oysa tükenmişlik her zaman “hiçbir şey yapmamak” hâliyle gelmez.
Bazen tam tersidir:
Her şeyi yapmaya çalışıyorum ama hiçbir şey içime sinmiyor.
Görünürde aktifsin, ama içten içe boşluk hissi büyüyor.
Ve bu fark ediliş, aslında önemli bir eşiktir.
Çünkü fark etmek, değiştirebilmenin ilk adımıdır.
Belki de mesele üretken olmamak değil, sürekli üretmek zorunda hissetmek.
Belki de mesele başarısızlık değil, her alanda başarılı olma beklentisi.
Ve belki de mesele, yetersizlik değil, ölçüsüzlük.
Hayat bazen durmak ister.
Hiçbir şey yapmamak, tahammül edilmesi gereken değil, bazen gerekli bir hâl olabilir.
Bir koltuğa oturup hiçbir şey izlememek.
Bir duvara bakmak.
Kahveyi sadece içmek.
Yapmadan, hedef koymadan, planlamadan...
O anın içinde sadece var olmak.
İşte bu da bir eylemdir.
Ve bazen en güçlü eylem budur.
Zihnin boşalır, ruhun kendine gelir, bedenin yeniden dengesini bulur.
Çünkü bazen ihtiyaç olan şey “daha fazla” değil, “daha az”dır.
Daha az plan, daha az beklenti, daha az uyaran.
Boş alan yaratmak.
O boşluğa kendini yeniden yerleştirmek.
Belki de gerçekten tükenmiş değilsin.
Sadece tıka basa dolusun.
Bu yazı sana biraz yer açmak için yazıldı.
Bir pencere aralamak, bir nefes boşluğu bırakmak için.
Çünkü bazen sadece içinden birkaç şeyi çıkartmak, yeniden yaşama alanı açar.
Unutma: bazen iyileşmek, bir şeyleri eklemek değil...
Birkaç şeyi eksiltmekle başlar.