Türkiye’nin gücü

Abone Ol

Pazar günü Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Cemile Sultan Korusu’nda Yeni Dünya Vakfı’nın yurtlarında kalan öğrencileriyle buluşarak ekonomiye dair güncel verileri paylaştı. Toplantıya yoğun katılım gösteren öğrenciler, bakan yardımcısını pürdikkat dinlediler. Vakıf Başkanı Mahmut Göksu 17 yurt,  çok sayıda burs ve etkinliklerle gençliğe hizmet ettiklerini ifade etti. Bakan Yardımcısı Gürcan ise uzun bir sunum yaptıktan sonra soru sormak isteyen herkese söz hakkı verdi. Salonda bulunan öğrencilerin bir kısmı dünyanın farklı ülkelerinden gelmiş. Hani derler ya: “Türkiye sadece Türklerden ibaret değil.” Gerçekten gençlerin kırık Türkçe ile heyecan içinde soru sormaları görülmeye değer bir tabloydu.  

Son yıllarda üniversitelerin artmasıyla birlikte yurt dışından öğrenci kabul edenlerin sayısı oldukça arttı. Son zamanlarda en çok adı duyulan üniversitelerin başında Karabük Üniversitesi gelmektedir. Tabii ki başlangıçta bir takım zorluklar olacaktır.  Zamanla kalite de artacaktır. YÖK bu konuyu iyi planlamayla masaya yatırmalıdır. Sadece öğrenci sayısıyla övünmek yerine kaliteli, nitelikli eğitim vermekle de övünmeliyiz.

Burada ekonominin rakamlarından öte Türkiye’ye gönül bağıyla bağlı gençlerden söz etmek gerekir. Bu gençler okullarını bitirince ülkelerinde Türkiye’nin gönül elçileri, ticarî diplomasinin temsilcileri olacaklar. Yıllardır ihmal ettiğimiz hem gönül coğrafyamız hem de Afrika ülkeleri ile ilişkilerimizi son yıllarda hızlandırdık. Afrika uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi olarak İTO’nun İstanbul Ticaret gazetesinde Afrika’daki imkânları oldukça detaylı bir şekilde ele alıyor. Sömürgeciler yıllarca koca kıtanın zenginliklerine çöreklenmişler. Türkiye’nin ilgisiyle beraber kapalı sömürge dönemi de bitmiş oldu. Yavaş yavaş Afrika ülkeleri kendi kimliklerine kavuşacaklardır. Bu anlamda Afrika Ülkeleri Zirvesi’nin oldukça başarılı geçtiğini söyleyebiliriz.

Türk dünyasından da öğrenciler dikkat çekiyor. Türk dünyasını da çok ihmal etmiştik. Gel ki kendimize de haksızlık etmeyelim; biz de uzun zaman emperyalistlerin ekonomik ve kültürel tasallutu altında kaldık. Kendimize gelmemiz çok uzun sürdü, kolay değil. Nihayet güzel bir adım atıldı, Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu. Bu teşkilatın altyapısını iyi oluşturmalıyız. Yoksa bir müddet sonra “adı var kendi yok” kuruluş olarak varlığını sürdürür. Türk Devletler Teşkilatı için imzalanan sözleşmeler ilerde sosyal, siyasal ve kültürel bağların güçlenmesine katkı verecektir.

Afrika ve Türk dünyasının yanı sıra Balkanlar’ı da unutmayalım. Balkanlar’da yaklaşık 500 yıl beraber yaşadığımız, Türk İslâm kültürünün damgasını vurduğumuz binlerce tarihî eser bıraktığımız bu coğrafya da bizden çok şey beklemektedir. Filibe, Üsküp, Saraybosna, Prizren, Berat şehirleri kültürümüzün zirve eserleriyle doludur. Kültürel ilişkilerin yanı sıra ekonomik ilişkiler de önemlidir. Lojistik anlamda Anadolu’nun uzak şehirlerinden daha yakın olan Balkanlar’da ticaret için her türlü fırsat vardır.

Bu coğrafyalarla ilişkilerimizi gönül esaslı tutmanın yanı sıra kaliteli, iyi işler de yapmalıyız. Kötü iş dostlukları da bozar. Ticaret uzun soluklu ilişkileri sağlamlaştırır, kültür ve sanatın da önünü açar.

Türkiye’nin gücü sadece rakamlardan ibaret değildir. Rakamlara çarpan etkisi yapacak gönül ve dostluk ilişkilerini de unutmayalım. Balkanlarda ki 500 yıllık adaletli yönetimi de hatırlayalım.