Türkiye'nin kültür başkenti, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan metropol kent İstanbul için geleneksellik ile modernin bir nevi karışımıdır denebilir. Bu şehrin en müstesna semti Sultanahmet ise Ayasofya ile Sultanahmet Camisi ve muhteşem Topkapı Sarayı gibi eserlerin yanı sıra artık gastronomisiyle de bu ile değer katıyor. Semtin mutfağında öne çıkan lezzetlerin başında da et yemekleri ve kebaplar geliyor. Sultanahmet’te, geleneksel Türk mutfağının en iyi örneklerinin bulunduğu lokantalardan biri de ‘Khorasani Restaurant’ olsa gerek.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkenti Bursa, konumu itibarıyla zengin bir gastronomi geçmişine sahip. Bu kentin yerel lezzetleri, Türk mutfağının temel özelliklerini taşır ve şehrin mutfağında, et yemekleri önemli bir yer tutar. Dönerin yoğurt, domates sosu ve tereyağı ile servis edildiği Bursa kebabı da kentin en meşhur yemeğidir. Adını şehrin en tanınmış yemeğinden alan “Bursa Kebap Evi” de ünü tüm dünyaya yayılmış bir restoran zinciri.
Karadeniz ve Marmara bölgelerinin kesiştiği bir noktada yer alan Sakarya, zengin bir kültürel mirasa sahip bir şehir. Bu zenginlik, şehrin mutfağında da kendini gösteriyor. Türk mutfağının temel özelliklerini taşıyan mutfakta, et yemekleri diğer illerde olduğu gibi önemli bir yer tutmakta. Et suyuyla ıslatılıp ızgarada kızartılan ve ekmekle servis edilen ıslama köfte, Sakarya'nın en meşhur yemeğidir. Yarım asrı geçkin bir zamandır bu ilde nefis ıslama köftesini yapan mekânlardan biri de ‘Köfteci Hacı Bekir’dir.
Khorasani Restaurant
1983 yılından bu yana gastronomi ve turizm faaliyetlerinin içinde olan Orhan Aslan, 2015 yılında Sultanahmet’te açtığı ‘Khorasani Restaurant‘ ile Michelin Rehberi’nin 2023 ve 2024 listesine giriyor. Batman’daki bahçeli evlerinde mangal yapan ailesinden esinlenerek İstanbul’da, dayısının yanında mesleğe atılan Orhan Usta; 2008 yılında Sultanahmet’in en popüler restoranlarında çalıştıktan sonra Anadolu Türk medeniyetleri tarihinden ilhamla ‘Khorasani’ ismini verdiği mekânını kuruyor. Orhan usta, çok zor zamanlarda burayı açtığını ama şu an yurt içi ve yurt dışından gelen misafirlerin müdavimi bir mekân hâline geldiklerini belirtiyor.
Sultanahmet’te lezzet vahası
Khorasani’ye, İstanbul'un tarih ve kültür merkezi Sultanahmet'te; geleneksel Türk mutfağını modern bir dokunuşla sunan muhteşem bir yemek mekânı diyebiliriz. Restoranın öne çıkan özelliği, geleneksel kebapçıların bir tık üstünde ve çok iyi kebaplara sahip olmasıdır. Mutfağında kuzu şiş, Adana ve Urfa gibi kebaplar, usta şefler tarafından özenle hazırlanıyor. Mevsim balıkları, makarnalar ve tavada yemeklerin yanı sıra vejetaryen seçenekler de bulunuyor. Sultanahmet'in en seçkin restoranlarından biri olan Khorasani‘de Anadolu Türk mutfağı lezzetleri; humus, muhammara, kekik salatası gibi mezeler, ızgaralar, sebze yemekleri ve katmer gibi tatlılarla misafirlere gerçek anlamda bir lezzet deneyimi sunuluyor.
Rahat ve şık bir mekân
Khorasani, Sultanahmet'in en popüler restoranlarından biri. Turizm temsilcilerinin çoğu, bu restoranı tavsiye ediyor. Bunun nedeni, Khorasani'nin hem lezzetli yemekleri hem de eşsiz atmosferidir mutlaka. Khorasani’de güler yüzlü personel, konukların ihtiyaçlarını her daim özenle karşılıyor. Osmanlı motifleri kullanılan iç tasarım sade ama zarif. Sıcak aydınlatma ve konforlu oturma düzeni, yemeği keyifle yemenizi sağlıyor. Restoran, geniş kare masalarla şık bir kafeyi andırıyor. Khorasani'nin öne çıkan özelliklerinden biri de açık oturma alanı. Yaz aylarında, bu alanda yemek, şehrin eşsiz atmosferini yaşamak için harika bir fırsat sunuyor. Khorasani, büyüklüğü ve kapasitesi ile turist gruplarını ağırlamak için ideal bir mekân.
Bursa Kebap Evi
1996 yılında Bursa'da kurulan Bursa Kebap Evi, Türk mutfağının zenginliğini tüm dünyaya tanıtmak için yola çıkan başarılı bir restoran zinciri. 2010 yılında Mustafa Cem Helvacı ve Caner Helvacı tarafından satın alınan Bursa Kebap Evi, franchise sistemiyle hızlı bir büyüme yakalıyor. Şu anda Türkiye'de 130 şubeye ulaşan restoran; Almanya, İngiltere, Kanada, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Çekya'da da faaliyet gösteriyor.
Markanın başarı hikâyesi
Yatırımcı ve AVM'lerin en çok tercih ettiği markalar arasında lider konumda bulunan Bursa Kebap Evi, Bursa kebabını en orijinal ve leziz hâliyle misafirleriyle buluşturuyor. Şık 'casual dining' konsepti, zengin menüsü, lezzeti ve kaliteli hizmetini, kullandığı doğal ve yerli ham maddeleriyle harmanlayarak ulaşılabilir fiyatlara sunan marka, yurt içi ve yurtdışında ciddi bir başarı yakalamış durumda. Zincirin mekânları; Bursa kebabı, muhteşem Bursa, Beğendi yatağında köfte, peynirli Kemalpaşa tatlısı, kestaneli Uludağ tatlısı, üzüm şırası ve Kozahan Türk kahvesi gibi lezzetlere ilaveten özel tariflerle geliştirdiği yeni ürünleri ve imza lezzetleriyle eşsiz bir deneyim yaşatmaya devam ediyor.
Bursa Kebap Evi’nin yeni ürünleri
- Cheddar peynir topları, peynir ve makarnanın enfes buluşması.
- Humus ve ezme gibi başlangıçlar.
- İki kişilik lezzet kutusu, döner dürüm, hamburger, patates kızartması ve soğan halkası.
- Taco Turko; yorumlanan Taco döner lezzeti.
- Mangal tavuk; 48 saat marine edilip pişirilen tavuk.
- İki kişilik İstanbul kebap, Bursa döneri, kasap köfte, Adana kebabı ve tavuk şiş.
- Fırın sütlaç.
Geçmişten geleceğe âdeta bir yolculuk
Markanın genel müdürü Gökhan Durmaz “Geçmişten geleceğe eşsiz bir lezzet yolculuğu ve geniş ürün çeşidiyle her damak tadına hitap ediyoruz. Gençlere geleneksel Türk mutfağını tanıtmak için menümüze birbirinden lezzetli yeni ürünler ekledik. Dekorasyonunda yaptığımız modern dokunuşlarla şık ve konforlu bir konsept oluşturduğumuz şubelerimizin huzurlu ve ferah atmosferinde gençler, aileler ve çocuklar lezzetle yemeklerini yerken; keyifle vakit geçirip sosyalleşebiliyor.” dedi.
Köfteci Hacı Bekir
1956 yılında Makedonya’dan Türkiye’ye gelen Kocaoğlu ailesi Sakarya’ya yerleşiyor ve iki yıl sonra, 1958 yılında da Hacı Bekir adında küçük bir köfteci dükkânı açıyorlar. Birinci kuşak Musa Kocaoğlu, ikinci kuşak Hacı Bekir ve şu an üçüncü kuşak Musa usta işin başında bulunuyor. Dördüncü kuşak da üniversiteye giderken mesleği öğrenmeye başlamış bile.
Tarihî ve meşhur ıslama köfte
Islama köfte aslında bir nevi Rumeli köftesi özelliği taşırken yemeğin içerisindeki ekmek ise o dönem var olan yoksulluğun bir işareti sanki. Bu köftede akla ilk gelen şey, köftenin nasıl ıslak olduğudur. Köfteci Hacı Bekir’in oğlu Musa Kocaoğlu, ailesinin 63 yıldır ıslama köfte üzerine hizmet verdiğini bakın nasıl anlatıyor: “Bu köfte ilk olarak; Balkan Savaşları sırasında Türkiye’ye göç eden Boşnak ve Makedonların bayat ekmekleri kullanarak kemik sularına katmış oldukları aş şeklinde ortaya çıkmıştır. Yokluk ve savaş mağduriyetiyle göçün miras bıraktığı bir yemektir. Balkan göçlerinden sonra en fazla göç alan yerleşim yerlerinden biri Sakarya olmuştur. Zaten tarih boyunca, kültürlerin varlığını koruyup günümüze kadar gelebilen parçaları; daha ziyade yerleşik hayata geçişle beraber ortaya çıkmıştır. Yerleşik düzene geçen bölge insanımız, meşhur Balkan köftesi ile savaşın ve yokluğun getirisi olan ıslak kemik sulu ekmeği bir araya getirerek meşhur ‘ıslama köfte’yi ortaya çıkarmıştır. 1958 yılında mekânına adını koyan Köfteci Hacı Bekir de bu isimlerden biridir.
Malzemeler ve hazırlanışı
Köfteci Hacı Bekir’in oğlu Musa usta, köfteyi özellikle Ağrı ve Kars’ta yetişen süt danaların kaburga etlerinden hazırladıklarını söylüyor ve ürünleri Sakarya’da bulunan güvenilir bir et firmasından tedarik ediyor. Islama köftenin ıslak ekmeği ise kara fırında pişmiş, ekşi mayadan yapılmış baston odun ekmeğidir. Ekmeğin ıslatıldığı sos ise ağır ağır kaynayan, yüzde 100 ilikli kemikten oluşan bir et suyudur. Köftenin içine tatlı kırmızı toz biber ve bitkisel sıvı yağ konulmaktadır. Tüm bu malzemeler; ekmek ve köfte, Köfteci Hacı Bekir’in kömür ateşindeki ızgarasında ağır ağır pişerek kıvama gelmekte ve misafirlerin beğenisine sunulmaktadır. Tabii köfte ve piyazın yanında şıra ve ardından nefis kabak tatlısını da unutmamak lazım.