Dünya

UCM, Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımla ilgili kanıt toplamaya başladı

Abone Ol

UCM Savcılık Ofisinden Phakiso Mochochoko, Bangladeş’in başkenti Dakka’da basına yaptığı açıklamada, bir grup müfettişin, Arakanlı Müslümanlara karşı işlenen suçlarla ilgili başlatılan soruşturmada delil toplamak için Arakanlı Müslümanların sığındığı mülteci kamplarını ziyaret ettiğini söyledi.

GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAK İÇİN ÇALIŞILACAK

Müfettişlerin, yöneltilen suçları kimin planladığını, kolaylaştırdığını ve işlediğini belirlemek için çalışma yürüteceğine dikkati çeken Mochochoko, “Savcılık Ofisinden müfettişler, Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara, onları buraya Bangladeş’e getirtecek neler olduğuyla ilgili gerçeği ortaya çıkarmak için dikkatlice ve etraflıca çalışacak.” dedi.

Mochochoko, müfettişlerin, Arakanlı Müslümanların yanı sıra diğer ülkelerdeki tanıklarla da konuşacağını ifade etti.

Myanmar iş birliği yapsa da yapmasa da adaletin yerini bulacağını dile getiren Mochochoko, Myanmar, UCM’nin temelini oluşturan Roma Tüzüğü’ne taraf olmasa da Lahey merkezli mahkemenin, soruşturmayı sürdüreceğini ve bu ülkeyi iş birliği yapmaya çağırdığını ifade etti.

Mochochoko, Bangladeş’in tüzüğe taraf olması ve Arakanlı Müslümanların sınırı geçip bu ülkeye girmesi nedeniyle mahkemenin soruşturmaya devam etme yetkisi olduğunu vurguladı.

Soruşturmanın, Myanmar’ın katılımı olmadan uzun ve zorlu olacağına dikkati çeken Mochochoko, “Geçmişte karşılaştığımız, ülkelerin bizimle iş birliği yapmayı ve kendi topraklarına girişi reddettiği bazı diğer durumlar oldu ancak biz kovuşturmayı başardık.” dedi.

Verdiği destek için Bangladeş’e teşekkür eden Mochochoko, “Bağımsız soruşturmalarımızı yürütürken, Bangladeş’ten devamlı destek ve iş birliği bekliyoruz.” dedi.

UCM’NİN SORUŞTURMA KARARI

Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Başsavcı Fatou Bensuda’nın 4 Temmuz 2019’da yaptığı, Arakanlı Müslümanlara karşı işlenen suçlarla ilgili soruşturma başlatılması talebini 14 Kasım 2019’da kabul etmişti.

UCM’den yapılan açıklamada, Arakanlı Müslümanların Bangladeş’e tehcir edildiği iddiasıyla ilgili UCM Başsavcısı’nın soruşturma başlatmasına izin verildiği ve soruşturmaya gelecekte ortaya çıkabilecek yeni suçların da eklenebilmesi için yargı yetkisinin bulunduğu belirtilmişti.

UCM Savcılık Ofisi, 5 Aralık 2019’da, Myanmar’ın işlediği insanlığa karşı suçlarla ilgili 2018’de başlatılan ön incelemenin tamamlandığını ve 14 Kasım 2019’da ön inceleme dairesinin verdiği kararın akabinde soruşturmaya başlandığını duyurmuştu.

Myanmar Hükümet Sözcüsü Zaw Htay ise 16 Kasım 2019’da yaptığı açıklamada, UCM’nin, Myanmar üzerinde yargı yetkisinin bulunmadığını söyleyerek, Myanmar’ın, mahkemeyi kuran Roma Statüsü’ne taraf olmadığı için UCM’nin kararlarına uyma zorunluluğunun bulunmadığını vurgulamıştı. Htay, “UCM’nin kararı uluslararası hukuka uygun değil.” demişti.

Htay, hükümetin ve Myanmar Ordusunun konuyla ilgili iki ayrı bağımsız soruşturma komisyonu kurduğunu hatırlatarak, “İnsan hakları ihlallerine rastlanırsa yasalara göre harekete geçeceğiz.” ifadesini kullanmıştı.

Diğer yandan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 23 Ocak’ta, Gambiya’nın açtığı davada, Myanmar’ın Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımın engellenmesi için gerekli tedbirleri almasına, bununla ilgili raporu da 4 ay içinde sunmasına hükmetmişti.

ARAKANLI MÜSLÜMANLARA SOYKIRIM

Arakan’da 2012’de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti.

Arakan’daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017’de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.

BM’ye göre, Ağustos 2017’den sonra Arakan’daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı.

Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı.

Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti “etnik temizlik” ya da “soykırım” olarak adlandırıyor.