Ülkelerini savunmanın bedelleri ödetiliyor

Abone Ol

Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında süren savaşta büyük acılar yaşandı. Avrupa’nın gözleri önünde silahsız sivil Boşnak halk, soykırıma maruz bırakıldı. Tüm dünyanın gözlerini kapattığı Bosna’daki sivil katliamlar karşısında Boşnaklar, merhum Aliya İzzetbegoviç önderliğinde hızlı bir şekilde toplandı ve saldırılarak karşı savunma harekatı başlattı. Ellerindeki kıt kanaat imkanlarla, el yapımı silahlarla Avrupa’nın en gelişmiş ordusu olarak gösterilen eski Yugoslavya’nın birliklerine karşı Boşnaklar, Bosna Hersek’in hemen her bölgesinde büyük direniş gösterdi. Balkan kasapları Miloşeviç’in ve Ratko Mladiç’in savaşın başında en fazla 3 ay direnirler dediği Boşnaklar, 3.5 yıl süren savaşta Bosna Hersek’i birliğini ve bütünlüğünü korumayı başardılar ve bağımsız bir devlet olarak bugünlere kadar gelmesini sağladılar.

“Türkiye”de okurların “Derviş ve Ölüm” adlı eseriyle tanıdıkları Bosna Hersekli ünlü edebiyatçı Mehmed Meşa Selimoviç, uzun yıllar önce Boşnak halkını “Hiçbir şeyle ilgilenmeyen, etrafındaki olaylara umursamaz gözlerle bakan, fakat birden her şeyle ilgili olan, düzü tersine çeviren, sonrasında ise tekrar uykuya dalan” bir millet olarak tanımlıyor.”

Boşnak halkı aslında tam da Meşa Selimoviç’in bahsettiği gibiydi savaşta. Avrupa’dan Müslümanları atmanın en önemli adımı olan Bosna’daki savaşta Boşnaklar bir anda hiç kimsenin beklemediği ve ummadığı şekilde organize oldular ve bütün planları alt üst ettiler.

Boşnaklar’ın savaştaki büyük ilerleyişleri ise ABD ve Avrupa’nın direttiği Dayton Barış Anlaşması’yla durduruldu.

Savaş bittiğinde Bosna’da yaşanılan acıların, katliamların, tecavüzlerin hesabının sorulması bekleniyordu. Ancak bu adalet aradan geçen 20 yıla rağmen gerçekleşmedi. Çünkü savaş suçluları hala Bosna Hersek’te, Sırbistan’da, Karadağ’da ellerini kollarını sallayarak geziyor. Bununla da yetinilmiyor, devlette en üst düzeyde görevlere getirilebiliyor. Hatta şu anda Sırbistan’ın Cumhurbaşkanı olan Tomislav Nikoliç ve Başbakan Aleksandar Vuçiç’in bile Bosna’daki savaşa bizzat katıldıkları biliniyor.

Bosna’daki savaşın hesabını Sırp savaş suçlularına sormayanlar, şimdi ülkelerini işgale karşı savunan Boşnaklara hesap soruyor, onları tutukluyor. Bosna’daki katliamların adeta sembolü olan Srebrenitsa’yı savunan ve Doğu Bosna’daki Boşnaklar’ın efsanevi komutanı olan Naser Oriç’i İsviçre’de tutukluyor. Srebrenitsa’da soykırım oldu, bunu dünya kabul etti. Ancak gelin görünki soykırımı gerçekleştiren katiller ellerini kollarını sallayarak gezerken, savaş zamanındaki mazlum Boşnak halkını katillerden, tecavüzcülerden koruyan bir komutan Sırbistan’ın isteğiyle Avrupa’nın “en modern” ülkesinde tutuklanıyor. İşte size Avrupa’nın adaleti!

Hatırlayacağınız gibi 2 Mart 2010 tarihinde de Bosna Savaşı sırasında Bosna Hersek Devlet Başkanı Yardımcısı Eyüp Ganiç, Londra’da tutuklanmıştı. Ganiç’in tutuklanma nedeni ise 2 Mayıs 1992’de merhum Aliya İzzetbegoviç’i esir alıp, Saraybosna’yı işgale kalkışan Yugoslav ordusuna saldırı emri vermesinden dolayıydı. Tutuklanma yine Sırbistan’ın talebiyle gerçekleşmişti.

Ganiç’in tutuklanmasından 1 yıl sonra 3 Mart 2011’de ise Bosna Hersek ordusunun Sırp asıllı emekli generali Yovan Divyak, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yine Sırbistan’ın talebiyle tutuklanmıştı.

Sırpların asılsız iddialarıyla 22 Kasım 2011’de ise düzenlenen operasyonda İgman’ı savunan ve savaş döneminde Saraybosna’nın düşmemesini engelleyen sembol isimlerden savaş döneminin Haciçi Belediye Başkanı Mustafa Celiloviç, Emniyet Müdürü Fadil Çoviç, Emniyet Müdür Yardımcısı Mirsad Şabiç, Bosna-Hersek Ordusu’nun 109. Tugay Komutanı Nezir Kaziç gibi isimler tutuklanmıştı.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Şu anda Bosna savaşına katılan ve o dönemde ülkesini savunan üst düzey komutanların birçoğu Bosna Hersek’in Federasyon bölgesi (ülkedeki 2 entiteden biri) dışına çıkamıyor. Ve bunu kesinlikle abartmıyorum. Sebebi çok basit. Sırbistan savaş döneminde ülkesini savunan Boşnak komutanların tamamını “savaş suçlusu” ilan etmiş, haklarında tutuklama kararı vermiş ve bunların tutuklanması için Interpol’e de yazı göndermiş. Bu komutanlar, Bosna Hersek Federasyonu dışına çıktıkları an tutuklanma ihtimalleri bulunduğu için bulundukları yerden dışarı çıkamıyorlar. Adeta açık cezaevinde bir hayat yaşıyorlar.

Hatta bana bir Boşnak komutan anlatmıştı (ismi bende saklı), Çanakkale törenleri için Türkiye’ye davet edilmiş. Atatürk Havalimanı’nda Interpol tarafından hakkında yakalama kararı bulunduğu için gözaltına alınıyor. Daha sonra ülkesine geri gönderiliyor ve bir daha Bosna Hersek dışına çıkmaması yönünde uyarılıyor.

Savaş döneminde pişkin pişkin insan katledenlerin, savaştan sonra ise bu katliamlara ses çıkaranları, direnenleri tutuklatmalarındaki mesaj sanırım şu olsa gerek. “Eğer Bosna’da bir daha savaş olursa, ülkesini savunanların sonunu gördünüz, eğer siz de ülkenizi savunursanız savaştan sonra durumunuz geçmiştekiler gibi olur.”