Ümmet olmak

Abone Ol

Yarım yüzyıldır memleketi kasıp kavuran eşkıyalığın bitmeye başlaması, kalplerinde fitne olanları huzursuz etmiş görünüyor. “Acaba nasıl yaparız da başlayacak olan huzur iklimini bozarız” diye bin bir çeşit entrika içine giriyorlar. Bu eşkıya fitnesinin ortaya çıkmasının en büyük sebeplerinden birisi, bizi biz yapan ortak değerlerin yok edilmesidir. Peki, bizi biz yapan değerler nelerdir? Tarih, din, millet, devlet ve dil gibi değerlerin yanı sıra “İnsan” olmak ortak paydası keyfe kederdir. Kalbi eğri olanlar önce milletin değerlerini aşağılayarak onları katmanlara ayırdılar. İlerici, gerici, sağcı, solcu ve benzeri ne kadar zehirli fikir varsa topluma zerk ettiler. Toplumu sahte ideolojilerin kirli fikirleriyle köylü, ağa, işçi ve patron gibi birbirleriyle çatışması için sınıflara ayırdılar.

Bütün bu ayrılıklara Irkçılığı” da eklediler. Farklılıklarını zenginlik olarak görüp yüzyıllardır bir arada yaşayan insanların kalbine “Acaba” fitnesini düşürdüler. Bütün bu zokaları “Bilim” adına “Çağdaşlık” adına yutturdular. Bize “Uygarlık” getirenler, kendi değerlerini medeniyetlerinin değerleri yapıp sonra bize dayattılar. Kendileri ümmet olmak için haçlı seferleri düzenlediler, AB gibi birlikler oluşturdular. Irak ve Afganistan gibi ülkelere savaş ilan ederken Haçlı seferine çıktıklarını ilan ettiler. Türklere “Araplar sizi arkadan vurdu”, Araplara “Türkler sizi sattı” dediler. Kürtlere “Bölünün daha iyi yaşarsınız” diyerek çocukları dağlara çıkardılar.

Yabani fikirlerle beslenen “Aydınlarımız” en önce sapanlarımız oldu. Topluma yabancılaştıkları gibi bizi biz yapan, bir arada yaşamamıza vesile kavramlara suikast düzenlediler. Milletin, ümmetin, hukukun tanımlarını değiştirdiler. Manevi değerlerimizin içini boşaltarak onları alay ve aşağılanmanın aracı yaptılar. Memleketin hakiki sahiplerini öz yurdunda garip hale getirdiler. Bunlar, içeride gözü dönmüşlerin yapacağı işler değildi, kapasitelerinin buna yeteceğini sanmıyorum. İthal fikirler ve dünyaya egemen olan habis Batı’nın emperyal dayatmaları maalesef yerli taraftarlar da buldu.

Peki, sonunda ne oldu? Bu kadar fitnenin sonunda bir sürü musibet başımıza geldi. Binlerce gencimiz sağcılık-solculuk uğruna canından oldu. Baba-oğul, ana-kız birbirine düşman oldu. Köyler, mahalleler mezhep, ırk ve ideolojik yaklaşımlarla ayrıştı. İşte bu iklimde maneviyatı zayıflamış emperyalistlere yem olmaya hazır bir kitle ortaya çıktı. Komünizm, sosyalizm martavalının peşine takılarak ırkçılık bölücülük yapmaya başladılar. Komünizmi getirip herkesi eşit yapmak için kapitalistlerin uşağı oldular. Ümmetin en dindar insanları Kürtleri dinsizlik cenderesine sokup binlerce Müslümanı katletmesine sebep oldular. Ümmetin çocuklarını dağlarda heder ettiler. İnşallah bu fırsat aklımızı başımıza getirir. Ümmet olur, kardeş olur, bir olur, iri olur ve diri oluruz.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Terörsüz Türkiye konusunda açıklamalar yaparken Türk, Kürt ve Arap’ın birlik-beraberlik içinde olduğu yıllarda huzur ikliminin yaşandığını anlattı. Gerçekten öyle oldu. Bu topraklar, bu coğrafya en az 500 yıl buna şahitlik yaptı. Yöneticilerimizi aidiyetle çağırmaktan korkmadık. Arap, Kürt, Çerkez, Gürcü, Arnavut, Boşnak ve Abaza sıfatlı paşalarımız, valilerimiz oldu, biz bundan hiç gocunmadık. Çünkü biliyorduk ki biz bir ümmetin mensubuyuz ve orada bir ayrımcılık olmaz. Bu ümmet bilinci bizi bir tarağın dişlileri gibi eşit ve kardeş yaptı.

Ey ümmetin çocukları; haydi yeni bir Euzü-Besmele çekerek yola çıkın, bakın Mevla önünüze ne güzel kapılar açacak.