Bilim ve teknoloji

Uzayın derinliklerinden sanıldı! Sinyal dünya yörüngesinden geldi…

13 Haziran 2024'te tespit edilen hızlı radyo patlamasının, uzayın derinliklerinden değil, 50 yıldır ölü halde yörüngede sürüklenen bir NASA uydusundan geldiği ortaya çıktı.

Abone Ol

Geçtiğimiz yıl 13 Haziran’da tespit edilen güçlü radyo sinyali, ilk etapta uzayın derinliklerinden gelen bir hızlı radyo patlaması (FRB) sanıldı. Ancak yapılan incelemeler, bu sinyalin milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki bir magnetardan değil, 1964’te fırlatılan ve 1967’de devre dışı bırakılan bir NASA uydusundan geldiğini ortaya koydu.

Avustralya’daki Curtin Üniversitesi’nden gökbilimci Clancy James ve ekibi tarafından yürütülen araştırmada, sinyalin kaynağının ASKAP teleskopu aracılığıyla belirlendiği açıklandı. Yapılan analizler, sinyalin Relay 2 adlı eski bir NASA uydusundan, Dünya’dan yalnızca 4.500 kilometre uzaklıktan geldiğini ortaya çıkardı.

GÜNEŞ YANSIMASI DEĞİL, ELEKTRİKSEL BOŞALIM

Bilim insanları bu sinyalin güneş ışığının yansımasıyla oluşmadığını belirtiyor. Muhtemel iki açıklama var: Ya küçük bir mikrometeorit çarpması sonrası oluşan plazma boşalması ya da uydunun biriken elektrik yükünü boşaltması sonucu meydana gelen elektrostatik bir patlama.

Uydu gibi cisimler Dünya’nın manyetik alanında hareket ettikçe, üzerlerinde elektron birikmesi yaşanabiliyor. Bu yük belirli bir seviyeye ulaştığında boşalım meydana gelebiliyor. Arecibo Teleskobu’nun 2017'de yaptığı benzer bir çalışmada, GPS uydularından yayılan benzer radyo sinyalleri tespit edilmişti.

UYDU PATLAMALARI, GÖK BİLİMİ İÇİN YANILTICI OLABİLİR

Bu tür olayların nadir olduğu düşünülse de bu keşif bilim dünyası için önemli. Çünkü radyo teleskopların algıladığı ve uzaydan geldiği sanılan bazı sinyallerin, aslında Dünya çevresindeki uzay çöplerinden kaynaklanabileceği ihtimalini gözler önüne seriyor.

Araştırmacılar bu tür sinyallerin, hızlı radyo patlamalarını yanlış yorumlamaya yol açabileceğini vurguluyor. Aynı zamanda bu keşif, gelecekte uydulardaki elektrostatik boşalım risklerinin daha iyi anlaşılması ve izlenmesi için yeni teknolojilerin geliştirilmesine de önayak olabilir.