3. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı
Van Gölü ya da halkın deyimiyle Van Denizi’nin mavisiyle Süphan Dağı’nın heybeti arasında, kadim bir medeniyetin izlerini taşıyan bir şehir Van. Bu yıl bir kez daha büyük bir şölene ev sahipliği yaptı. Van Expo Fuar ve Kongre Merkezi’nin kapıları, “81 İl 81 Lezzet” mottosuyla düzenlenen 3. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı için aralandığında adeta bir büyük sofra kurulduğuna şahit olduk.
Konservatuvarın ezgileriyle başlayan, Edremit’in folklor rüzgarıyla renklenen fuar, Van’ın binlerce yıllık mutfak mirasını geleceğe taşıyan bir köprüye dönüştü. Yöresel tatların kokusu, farklı şehirlerden gelen lezzetlerle harmanlandı; sınırları aşarak Irak ve İran’dan da uzanan katılımlarla evrensel bir sofraya evrildi.
“Van, asırlardır bir yaşam alanıdır”
Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, açılışta yaptığı konuşmada, bu sofranın ruhunu belki de en özlü cümlelerle tarif etti: “Van, asırlardır bir yaşam alanıdır. Kültür kentidir. Tarih şehridir. Medeniyet kentidir. Her dinin ve her dilin beşiğidir. Van Gölü’nün mavisi, Menua Kanalı’nın bereketi, Süphan’ın heybeti, güneşinin sıcaklığı ve verimli ovalarıyla Van, bir lezzet hazinesidir. Kahvaltının, otlu peynirin, keledoşun, ayran aşının, murtuğanın ve daha nice yemeğin insanoğlunun sofrasına armağan edildiği bir mutfak kültürüne sahiptir.”
Takva’nın sözleri, aslında Van’ın binlerce yıllık tarihinden süzülen tatların, kültürlerin ve medeniyetlerin harmanlandığı bir hazine olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Van kahvaltısının Guinness Rekorlar Kitabı’na giren ününden, 14 coğrafi işaretli ürününe kadar, bu toprakların bereketi artık dünya sofralarına taşınan bir kimlik haline geliyor.
Truva’dan Tuşba’ya bir dostluk köprüsü
Fuarda dikkat çeken bir başka ses ise, konuk il Balıkesir Edremit Ticaret Odası Başkanı Ahmet Çetin’in sözleriydi. “Truva’dan Tuşba’ya bir dostluk köprüsü kurmak için geldik. Edremit’ten Edremit’e, doğudan batıya, güneşin doğduğu yerden battığı yere bir kardeşlik köprüsü kurmak istiyoruz. İnanıyoruz ki Van ile kurduğumuz bu bağ, zeytinimizden balımıza, türkülerimizden sofralarımıza uzanan kalıcı bir dostluk olacaktır.” ifadeleri büyük alkış topladı.
“Erbil’de sizi misafir etmek istiyorum”
Anlaşılan o ki bu fuar ürünlerin tanıtıldığı, tatların denendiği bir organizasyon olmanın ötesinde kültürlerin kaynaştığı, kardeşliklerin pekiştiği bir buluşmaydı. Komşu coğrafyadan da anlamlı bir ses yükseldi. Irak Kürdistan Bölgesi’nden katılan Kamran Muhammed Salih, sözlerini bir davetle noktaladı: “İnşallah bir gün Erbil’de sizi misafir etmek istiyorum. Bu fuara katılımımız, iş birliğimizi daha da pekiştirmek, ilişkilerimizi güçlendirmek için bir adımdır.”
“Mutfak demek kültür demek, sanat demek, incelik ve zarafet demek”
Fuarın ev sahibi Van’ın Valisi Ozan Balcı ise, mutfağın bir kültür ve medeniyet olduğunun altını çizerken şu sözleriyle kalplere dokundu: “Mutfak demek kültür demek, sanat demek, incelik ve zarafet demek. Aslında mutfak demek memleketi sevmek demek. Dağlarıyla, gölleriyle, türküleriyle, ninnileriyle bir bütünü sevmek… Bugün Van’da kurulan bu fuar, işte o büyük sofranın adıdır. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle Türkiye’nin ve komşularımızın buluştuğu bir sofra…” Bu sözler, fuarın ruhunu belki de en iyi şekilde özetliyordu.
Gün boyu stantlarda gezenler, kimi zaman otlu peynirin keskin tadında Van yaylalarının serinliğini, kimi zaman da Edremit’in zeytinyağında bölgenin rüzgarlarını hissetti. İran’dan gelen baharatların kokusu, Diyarbakır’ın burma kadayıfıyla, Rize’nin çayıyla aynı sofrada buluştu. Van, bir kez daha gösterdi ki, kentin mutfağı karın doyurmakla kalmıyor gönülleri de birleştiriyor. İşte bu yüzden 3. Van Gurme ve Gastronomi Fuarı, güzel bir etkinliğin dışında geleceğe bırakılan bir dostluk ve kültür mirası oldu.
Van Gurme Fuarı’nın arkasındaki isimler
Van Gurme Fuarının arkasındaki güçlü irade, Van Ticaret ve Sanayi Odası (VANTSO) idi. Başkanı Necdet Takva, Van’ın tarihsel derinliğine, mutfak kültürüne ve potansiyeline vurgu yaparak üreticilerin emekleriyle şehrin yeniden gündemde yer almasını arzuladığını dile getirdi. Fuarın gastronomik yönünü ve kültürel köprüsünü güçlendiren isimlerden biri de Mezopotamya Gastronomi Kültür ve Sanat Derneği başkanı Ali Geyik’ti. Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu AGAFED ve Başkanı Ahmet Karaman Şef de gastronomi alanında Elâzığ ve Van gibi bölge illerine büyük destek veren bir güç. Onların katkısı, fuara hem organizasyonel destek hem de şeflik vizyonuyla renk kattı.
Bazı stant ziyaretlerim
Fuar alanı içinde dolaşırken, her bir stant kendi hikâyesini anlatıyordu. Her bir üretici ile sohbet ettim. Tarifler, üretim zorlukları ve coğrafi işaret süreçlerini konuştuk.
· Akdamar Peynircilik: Murat Karahan yönetiminde marka, Akdamar’ın mistik havasını çağrıştırıyor. Peynirleri tadarken derin bir coğrafi aidiyet hissettim.
· Şamran Restoran: Emrah Dumanlıdağ'ın vizyonuyla hayata geçirilen Restoran yerel mutfaktan seçkin örnekler sunuyor. Menüde Keledoş başta olmak üzere Van lezzetleri öne çıkıyor.
· Şehr-i Van Sofrası: Hamza Kurt yönetimiyle Van’da bir sofra geleneğini çağrıştırıyor. Lezzetli ve misafirperver.
· Arı Adam: Abdulvahap Semo önderliğinde bal, arı ürünleri ve polen çeşitleriyle dikkat çekiyor. Üstünde taşıdığı 60 kiloyu aşan arılarla Guinness’e aday.
· Kahvehan: Gökhan Özay yönetimiyle yerel kahvenin sohbet ve kültürle iç içe olduğunu hissettiren bir mola noktası.
· Sütkur: Süt ürünleri ile bana Van’ın bereketini hatırlattı; peynir, yoğurt ve tereyağı çeşitleriyle üreticinin emeğini somutlaştırıyor.
· Van Diyetisyenler Derneği: Gastronomi ile beslenme arasındaki köprüyü kuruyorlar. Lezzet kadar sağlığın da önemine vurgu yapan bir stant.
· Balıkesir Edremit Zeytinyağı: Ege’nin zeytinyağı, Van’ın mutfağıyla buluştu. Coğrafi sınırları aşan bir tat birlikteliği.
· İranlı şefler: Uluslararası etkileşim İran mutfağından gelen tatlar, Van’ın damak ufkunu genişletiyordu.
· Erzurum Ticaret Odası: Komşu kentlerden bir temsil; Doğu’nun lezzetlerini paylaşma arzusu.
· Kadın kooperatifleri: Her stantta emeği hissedilen kadınlar, yöresel atölyeler, geleneksel üretim yöntemleri…
· Agahoğlu Baklava: Baklava katmanlarının her ısırışı ayrı bir hikâye fısıldıyor.
Not: Yer darlığımdan hepsini yazamadım. Yakında sadece markaların oldu bir Van yazım olacak.
Şef ve diğer katılımcılardan büyük destek
Şeflerle her karşılaştığımda, selamlaştım, paylaştığımız tatlar üzerine sohbetler kurdum. Kimisi İran’dan gelmişti, kimisi Doğu Anadolu’nun bir köşesinden… Her biri fuarı bir sahne olarak görüyordu; gastronomiyle kültürü buluşturma umuduyla oradaydı.
1. Cüneyt Asan
2. Bedri Aydoğdu
3. Ceyda Özdemirli
4. Emine Beder
5. Durmuş Yılmaz
6. Neclan Karakaş
7. Sedat Aksu
8. Ahmet Çetin
9. Müslüm Tüken
10. Ayhan Mortepe
11. Melis Akyıldız
12. Yıldız Özsamaha
13. Yılmaz Seçim
14. Onur Üresin
15. Yaren Yıldız
16. Harun ve Mehtap Seyran
17. Cüneyt Ateş
18. Süleyman Engin
Bazı isimleri unutmuş olabilirim affola…
Van lezzetlerine hayran kaldım
Hayran kalarak deneyimlediğim yöresel tatlar, otlu peynir, süt, bal, zeytin, kahve, tatlı… Hepsi Van’a ait ayrı bir hikâye anlatıyor. Bu fuar, sıradan bir ticaret etkinliği değil de bir kültür beyanı, bir mutfak manifestosuydu adeta. Van Ticaret Odası’nın iradesi, Ali Geyik ve Ahmet Karaman Şef’in vizyonlu duruşu bu fuarı ayakta tutan sütunlardı sanki. Stantlarda dolaşırken, her yüz, her ürün, her sohbet bu sütunların gölgesi altında daha anlamlıydı.
Özetle, dilerim bu fuar, Van’ın ve Doğu’nun, gastronomi coğrafyasının kalbine uzanan bir kapı olur; her yıl büyür, yayılır, sesini daha çok duyurur.