Güzelyurt Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi/Ayşe Cengiz
Cehaletin arşa uzandığı, cahiliye karanlığının dünyaya hakim olduğu bir zamanda kainata güneş gibi doğan bir medeniyet… Bedir’in kuyularından, Uhud’un tepelerinden, Hayber’in kalelerinden, Endülüs’e, Maveraünnehir’e, Mısır’a, Suriye’ye, Irak’a, İran’a, Anadolu’ya ve daha nice coğrafyalara ulaşmış bir mesaj… Ve bir peygamber… Allah-ü Teala’nın hürmetine 24 bin alemi yarattığı bir peygamber… Terbiyesini Allah’tan almış edep timsali bir peygamber… Yetimlerin efendisi, mazlumların, kimsesizlerin sahibi, adaletin ve doğruluğun en güzel örneği, merhamet pınarı, onunla aynı çağda yaşamadığı halde milyarca insanın görmeden sevdiği, bağlandığı Kainatın en değerlisi…
Öyle bir davanın peygamberi ki O, genç kalpler davete daha çabuk icap ediyor. Hatta ilk inananlardan biri bir genç, hatta bir çocuk.Hicret için yola çıkan Peygamberinin yatağına uzanmış, korkmadan, endişe etmeden derin bir uykuya dalmış, teslimiyet ve samimiyetle son peygamberin çağrısına tabi olmuş bir genç Hz. Ali. Ya onca zenginliğine, güzelliğine, şöhretine rağmen Peygamberinin sıcacık tebessümü ile yaptığı davete icabet eden ve dünyanın bütün nimetlerinden vazgeçerek kendini bu kutlu davete adayan gence ne demeli? O İslam’ın ilk öğretmeni. Güzelliğinden dolayı müşriklerin Hz. Muhammed (sas) ile karıştırdığı bu cengaver genç şehit olduğunda onu saracak kefen dahi bulunamamıştı.
Örnek al azizim! Ve düşün ki: O gençlerin imanlarıne denli kuvvetli! Çünkü onları tutan bir sevgi var kardeşim. Bir samimiyet var, en önemlisi Allah rızası var kardeşim. Bir de öyle bir peygamber var ki, kendisi de muhteşem bir genç. Hani Muhemmed’ül Emin olarak anılan. İnsanlara dünyevi zenginliği değil ebedi zenginliği, cenneti müjdeleyen bir peygamber var. Asla gençleri azarlamamış, onlara yol göstermiş bir muhabbet timsali var. Tabii kardeşim bir de gençlerdeki fedakarlık var. Her bir ferdi bizim için örnek olan bir gençlik var. Şimdi kardeşim, yan gelip yatma vakti değil. Kalk ve uyar kardeşini, ey kardeşim! Bize düşen bu. Bize düşen Musab olmak, Zeyd olmak, Ali olmak hatta bir de Veysel olmak. Çünkü biz O’nu görmeden sevdik azizim! Onu sevdiğimiz gibi davasına da dört kolla sarılalım kardeşim. Unutma bu; onun bunun davası değil, bizim davamız. Bu herhangi bir dava değil. Bu İslam davası, kardeşlik davası! Omuzlarındaki yükü hissetin mi kardeşim? Ama aynı zamanda gönlündeki ferahlığı…
Kardeşim, sen sevdiğin Peygamber gibi olmalısın. Güvenilir, iffetli, zeki ve çalışkan. Kendini hafife alma, değerini bil! Biz birlik olursak önümüzde duracak kimse yok kardeşim, olamaz. Çünkü bu İslam davası. Ve yanında Allah var. Haydi, uyanalım kardeşim! Ha gayret, kendimizle birlikte başkalarını uyandırmak için de uyanalım kardeşim. Artık bizim zamanımız kardeşim, bizim çağımız bu çağ. Gençlik çağı! Uyanış çağı! Yükseliş çağı! Şimdi Peygamberin sevgi kucağını görüyor musun, kardeşim? Diğer taraftan ümmetin uyanışını…
Sen ki alnında pırıl pırıl imanın nuru, sen ki çorak toprakların susadığı yağmur… Sen ki katıksız ekmeği elinden alınmışların umudu, sen ki yetimlerin özlemle beklediği, sen ki doğacak fecr-i sadık… Seninle gelecek kutlu İslam şafağı. Kaybolmuş umutların yeşerişi bizimle. Bir silkeleniş, bir uyanış, bir diriliş beklemekte bu acılı ümmet. Ama ümitvarım. Bu şafak yakın, ufukta görünen kurtuluş ışıkları yakın bize. Peygamber’i yar, sahabeyi kardeş bil kendine. Kalbinle, ruhunla ve zihnine bütün prangalardan kurtul. Rab’ın rızasını en büyük hedefin bil. Ondan gerisini birer sebep, birer merdiven bil.
Bil ki senin uyanışın ümmetin uyanışıdır. Ümmetin içine düştüğü sefalet, kan, gözyaşı, ızdırap bütün bu dertlerin dermanı sende. Sen şahlanırsan eğer ümmet de şaha kalkar. Ya eyyühelmüddesir sırrınca üzerinden gaflet örtüsünü hızlıca at, Kur’an’a sarıl, Peygamber’i (sas) rehber bil. İşte ozaman sana yoldaş olacak melekler, yoluna revan olacak bütün güzellikler.
Haydi, uyanış vakti…