YALANIN DA BİR HAYSİYETİ OLMALI

Abone Ol

Türkiye, 40 yıllık terör belasından kurtulmak için tarihî bir eşiğe girmişken; siyasetten dışlanınca kulis uydurarak hayatta kalmaya çalışan eski bir siyasetçinin ortaya attığı ucube iddia, devlet ciddiyetine yapılmış açık bir saldırı niteliğindedir.

İddiayı hatırlayalım. Sözde Abdullah Öcalan demiş ki ; ‘..süreç başarısız olursa MHP içinde Bahçeli’ye bir darbe yapılacak…”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit çıktı ve meseleyi tek cümlede bitirdi:
“Öcalan böyle bir laf etmedi. Bu manipülasyonu yapanı herkes biliyor.”

Öcalan böyle bir şey elbette demedi.. Ama diyelim ki dedi… Ne olur? Ne değişir?

Burası Türkiye Cumhuriyeti.
MHP gibi 55 yıllık çelik disipline sahip bir siyasi hareketin kaderi, bir terör elebaşının ağzından çıkacak kelimeyle mi şekillenecek?

MHP’nin genel başkanlık koltuğunu, Bahçeli’nin liderliğini, ülkücü hareketin omurgasını…
Öcalan’ın ağzından çıkacak bir cümle mi tehlikeye sokacak?

Bu akıl dışı iddiayı ortaya atanlar, aslında kendi niyetlerini ele veriyorlar:
MHP içinde bir kriz görüntüsü üretmek, Bahçeli’nin liderliğini zayıf göstermek ve Terörsüz Türkiye sürecini baltalamak.

Yani problem Öcalan’ın bir şey söyleyip söylememesi değil…
Bu sözün “söylenmiş gibi” yayılmasının hangi karanlık amaca hizmet ettiği…

Bu iddiayı kim servis ettiyse, kim dolaşma soktuysa çok açık ki Türkiye’nin huzur bulmasını istemeyen servislerin etki ajanı olmuş demektir

Ve buradan açık konuşalım:

Bahçeli’nin koltuğu tehlikede falan değil; tehlikede olan, Türkiye düşmanlarının planlarıdır.

Bahçeli’nin liderliğini tartışmaya açmak,
Öcalan’ın ağzından “darbe olurmuş” diye saçmalamak,
MHP tabanını provoke etmeye çalışmak…

Bunların tamamı tek bir merkezden beslenen kirli senaryolardır.

MHP, sokak dedikodularıyla sarsılacak bir parti değildir.
Bahçeli, siyasi ömrünü yalana bağlamış bir enkazın cümleleriyle tartışmaya açılacak bir lider hiç değildir.

Bu iddiayı ortaya atanlar, bilerek ya da bilmeyerek Türkiye’nin terörle mücadele kararlılığına saldırmaktadır.

Ve bir çift sözümüz var:

Yalan, bu topraklarda hiçbir zaman bir siyasi proje olamamıştır.
MHP’nin, Bahçeli’nin, devlet aklının karşısında hiç olamaz.

Bu ülkenin huzuruna, devletin yürüttüğü sürece, milletin kardeşlik hedeflerine yalan hamuruyla saldıran herkes bilsin:

Türkiye çok büyüktür.
MHP çok köklüdür.
Bahçeli çok nettir.
Ve devlet aklı, sizin gevezeliğinize pabuç bırakmaz.

///////////////////

DEVLETİN BEYNİ EROZYONA UĞRARKEN SEYİRCİ KALAMAYIZ

Türkiye’nin sessiz ama en kritik sorunu sonunda Meclis gündemine girdi:
Devletin stratejik kadroları çöküyor.

Hekimlere, kaymakamlara, hâkim-savcılara yıllardır ek iyileştirme yapılırken;
Devletin omurgasını taşıyan müfettişler, uzmanlar, denetçiler 2011’den beri tek kuruşluk bir artış görmedi.

Bu insanlar KPSS A’da dereceyle giriyor, üç yıl eğitim alıyor, tez yazıyor, yeterlilik sınavı geçiyor, yabancı dil şartı taşıyor…
Sonra?
Özel sektör kapıyor.
Devlet ise bakakalıyor.

Bugün kariyer meslek sınavlarına “iyi üniversite mezunu başvurmuyor” gerçeği artık saklanamıyor.
Devlet kendi yetiştirdiği beyinleri elinde tutamıyor.
Bu yalnızca ücret meselesi değil; devlet kapasitesinin erimesidir.

Meclis’te tüm partilerin ortak imzasıyla gelen düzenlemenin anlamı budur:
Devlet, kendi beynini kaybettiğini fark etti ve fren yaptı.

Yaklaşık 34 bin personeli kapsayan bu düzenleme bir “zam” değildir;
Devletin kendi geleceğini kurtarma operasyonudur.

Çünkü unutmayalım:

Denetim çökerse devlet çöker.
Uzmanlık zayıflarsa politika zayıflar.
Devlet aklı erirse Türkiye de erir.

Bugün yapılan şey gecikmiş ama hayati bir adımdır.
Devletin beyni güçlüyse, Türkiye güçlüdür.
Bu kadar basit.
//////

AVRUPA’NIN SON DAYANAĞI ANKARA

2025 kışı Avrupa’ya acı bir gerçeği yeniden öğretti:
ABD geri çekildi, dünya yeniden kuruluyor ve Avrupa bu masada güç olarak yok.
Bugün kıtanın ayakta kalabildiği tek stratejik eksen: Türkiye.

Rusya sınır kapısına dayanmışken Baltık’tan Polonya’ya kadar bütün Avrupa, Türkiye’nin Karadeniz’de kurduğu dengeye, Montrö’nün çelik disiplinine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılığına güveniyor.

Enerji mi?
Kuzey Akım devre dışı. Avrupa’nın alternatif nefes borusu Türkiye’den geçiyor: TANAP, TürkAkım, yeni Irak hattı…
Vananın başında kim var? Ankara.

Göç mü?
Yeni bir çatışma dalgası milyonları harekete geçirir.
Avrupa’nın gerçek sınırı Türkiye’dir.

Savunma mı?
İHA/SİHA’dan zırhlıya, elektronik harpten mühimmata kadar Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu ne varsa bugün Türkiye üretiyor.
ABD satmıyor, Avrupa üretemiyor — Türkiye veriyor.

Diplomasi mi?
Putin’le görüşebilen, ateşkesi masaya getirebilen, bölgede herkesle konuşabilen tek lider: Erdoğan.

Avrupa’nın içten içe bildiği ama yüksek sesle söyleyemediği gerçek şudur:
“Türkiye’siz güvenlik mimarisi kurulamaz.”

2025 kışı, güç denklemini berraklaştırdı:
Avrupa belirsizlik içinde, bölge kaosun eşiğinde…
Fakat Türkiye dimdik ayakta.

Türkiye’nin vakti başladı.