Yerinden yerel lezzetler

Abone Ol

İnternet üzerinden yerel lezzetlere olan talep, özellikle pandemi döneminde ciddi bir oranda arttı. Ürettiği ürünleri direkt tüketiciye satmak isteyenlerin başarısı bence yeni girişimlerin de önünü açıyor.

Geçen hafta Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı ve aynı zamanda kendi adını taşıyan restoran zincirinin sahibi Ramazan Bingöl, bana gönderdiği bir mesajında https://www.geleneksellezzetler.com sitesini hayata geçirdiklerini yazdı. Yine Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) Başkanı Gürkan Boztepe ile yaptığım telefon konuşmasında dernek olarak yerel lezzetlerle ilgili https://www.gtanadolu.com sitesini hayata geçirdiklerini anlattı. Yöresel lezzetlerimiz konusunda yapılan bu güzel çalışmaların başarılı olmasını diliyorum. Bu siteler yerel lezzetlerde güvenilir alışverişin adresleri olabilir.

Yeni nesil genç üretici köylüler

Ben şahsen bizzat üretici olan firmalardan alışveriş yapmayı daha çok tercih ediyorum. Hatta bunların birçoğu genç köylü ve beni internetten buluyorlar. Aslında bu şekilde işini geliştirenlerin çoğu köyde yakınları yaşayan gençler olduğunu görüyorum. Pandemi ve çeşitli nedenlerden dolayı şehirde olan işlerini bırakan gençler kendi köylerinde üretilen bu ürünleri internet üzerinden pazarlama yoluna gidiyorlar ve bence de başarılı oluyorlar. Anlaşılan pazarlama işini bilen, sosyal medyayı iyi kullanan yeni bir genç üretici kuşak geliyor.

@Kerametkoyumahsullerim Bursa Orhangazi

Bursa’nın Orhangazi ilçesinin keramet köyünde ikamet eden Mehmet Gün ve eşi, tamamen kendi köylerinde ürettikleri ürünleri sosyal medya üzerinden satışını yapıyorlar. Köy, ismini Keramet dede isimli bir evliyadan almış ve şifası saymakla bitmeyen bir ılıca kaplıcası ile de meşhur. Gemlik civarındaki en kaliteli zeytinlerin bu köyde yetiştiği söyleniyor. Zeytinler yağlı, küçük çekirdekli, ince kabuklu, sofralık Gemlik tipi zeytin. Bölgede yıllarca toplanan zeytinler taş kuyularda olgunlaştırılıp tüccara toptan satılıyordu. Kendi yaptıkları zeytinlerin çevreden talep görmesi neticesinde, çocukların teşviki ve desteği ile sosyal medya üzerinden kendi satış kanallarını oluşturmuşlar. Ailenin tüm ürünleri sadece Instagram ve Facebook üzerinden satılıyor. Satışı yapılan ürünler ise siyah yuvarlama ve taş baskı zeytin, çizik kırma ve çelebi yeşil zeytin çeşitleri, tarhana, erişte, salça, zeytinyağı, kantaron yağı ve zeytinyağlı sabun olarak sayılabilir.

Ürünlerin tamamı doğal ve köyde üretiliyor

Ürünlere gelince taş baskı siyah zeytin, dokuz ay boyunca taş kuyularda, katkısız sadece su ve tuz ile olgunlaştırılıyor. Yuvarlama siyah zeytin, bidonlarda sadece az bir tuzla olgunlaştırılıyor. Yeşil kırma zeytin henüz tazeyken kırılarak, çelebi ve çizik zeytinlerde bıçakla çizilerek tatlanana kadar tuz ve su ile olgunlaştırılıyor. Tarhana, kendi yetiştirdikleri sebzeler, mayaladıkları ev yoğurdu ve ekşi maya ile yedi gün dinlendirilerek hazırlanıyor ve kurutuluyor. Biber salça, biberler kaynatılarak, domates salça ise ekşitme usulü denilen bir şekilde tuzda bekletip daha sonra fırınlanıyor. Sade erişte, köy yumurtası ve süt ile yoğrularak yapılıyor. Sebzeli erişteler ise sebze püresi ve yumurta ile yoğuruluyor. Kantaron yağı, kendi zeytinyağlarında kantaron otları 45 gün bekletilerek elde ediliyor. Zeytinyağı çeşitleri ise sızma, erken hasat ve soğuk sıkım olmak üzere üç farklı şekilde elde ediliyor.

@alacati_fermente İzmir Çeşme

Evli ve üç çocuk annesi Özlem Akar, denizin, ormanın ve tertemiz havasıyla meşhur İzmir’in Çeşme ilçesinde yaşıyor. Sirke ile tanışması ise ağır engelli oğlunun bağırsak sorunları ve kendi sağlığı için doğal şifalı reçeteler arama girişimi neticesinde oluyor. Sirkenin kadim tıptaki büyük önemi, Hipokrat’tan İbn-i Sina’ya tüm hekimlerin sirkeyi ilaç olarak görmesi ve mevcut kullanılan sirkelerin faydadan çok zarar veren kimyasal içermesi, Özlem Hanım’ı çok fazla etkilemiş olacak ki doğal sirke üretimine karar veriyor. Endüstriyel üretimle yapılan sirkelerin zararlı olduğunu düşünen Özlem Hanım, şifanın sadece fermantasyona bağlı ev yapımı sirke olduğuna olan inancı onu araştırmalara itiyor ve bu işi yapmaya karara verince de her şeyin yaşadığı çevresinde mevcut olduğunu görüyor.

Doğal ev yapımı fermente sirke

Dolayısıyla hızlı bir şekilde ev yapımı fermente sirke yapmaya başlayan Özlem Hanım ilk sirke yapışını ise çok mutluluk verici bir deneyim olarak anlatıyor. Meyve, bal ve suyu aynı kavanozun içine koyup köpürdüğünü sonra durulduğunu ve sonrasında tekrar üzerinde jelimsi bir tabaka oluştuğunu görüyor. İşte onu heyecanlandıran ve mucizevi bir olay gibi gördüğü bu canlı tabaka için “Sirkenin iade-i itibarı” terimini kullanıyor. Bu şekilde meyveden bir “hayat iksiri” üretmeyi başarmış olmanın mutluğuyla seviyor sirke üretmeyi. Sevginin, duanın ve sabrın sonucunda geleneksel deneyimlerden de yola çıkarak yapılan sirkelerden güzel sonuçlar almaya başlıyor. Sirkenin şifa olduğuna tüm kalbiyle inanan ve bu konuda Allah’ın kendisine yardım ettiğini söyleyen Özlem Hanım, geleneksel usuller ile organik ürünlerden 106 çeşit doğal sirke üretiyor. Yeni ürünler üretmeye, mevcut sirke çeşitlerine meyve, sebze, ağaç, yaprak, çiçek, baharat, tohum gibi sağlıklı doğal gıdalar ekleyerek, yenilerini ve sirke işini geliştirmeye devam ediyor. Büyük bir kararlıkla yoluna devam edeceğini söyleyen Özlem Hanım bu çalışmalarında kendisine destek veren eşine çocuklarına, ailesine ve tüm güzel dostlarına teşekkürlerini sunuyor.

@Zeytunieminetuncer Mardin Derik

Markanın kurucusu Emine Tuncer, Batman'da yaşayan Mardinli bir anne ve Urfalı bir babanın başarılı bir kızı, iş kadını, evli ve üç çocuk annesi. Pazarlama iletişimi alanında yüksek lisans yapmış Emine Hanım, Akçay’daki bir otelin işletmecisi. Yeni bir otel kurmak üzere arazi aradığı sırada Edremit’te rastladığı 50 dönüm zeytinlik üzerine, gönlü zeytine ve zeytinyağına kayıyor. Bu sevgi ona “Zeytuni Emine Tuncer” markasını kurduruyor. Daha sonra ülkemizdeki zeytinyağının yeterince hak ettiği değerini bulamadığını düşünen Emine Hanım bu konuda çalışmalara başlıyor.

Uluslararası yarışmalarda ödül

Türkiye’de zeytin üreticileri, ne zaman ilaç gibi bir yağ üretir ve bunu en doğru bir şekilde pazarlayabilirse o zaman dünya zeytinyağı pazarında bir yeri olabilir.”

düşüncesiyle yola çıkan Emine Hanım, Ziraat Yüksek Mühendisi Bülent Coşar’ın desteği ile kendi zeytin tarlasında iyi tarım uygulayarak zeytinleri üretmeye başlıyor. Sonra bölgenin en hijyenik işletmesinde sıkı bir takiple sıktırıp çıkan yağları hava ile teması olmayacak şekilde paslanmaz azotlu çelik tanklarda stokluyor. Bu arada markasını geliştiren ve muhteşem ambalajlama yapan Emine Hanım, uluslararası yarışmalara giriyor. Firmasını kurduğu yılın nisan ayında, Edremit yöresi zeytinlerinden ürettiği “Zeytuni Emine Tuncer”, markalı zeytinyağı ile dünyanın en prestijli yarışmalarından olan Londra Uluslararası Zeytinyağı Kalite Ödülleri (London Olive Oil Award) yarışmasında altın madalya kazanıyor. Bu Edremit yöresi menşeli zeytinyağlarının uluslararası platformda Londra’da aldığı ilk altın madalya oluyor.

Daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dilek Sivri Özay, Mardin Derik Kaymakamlığı ve Derik Kadın Dayanışma ve Geliştirme Derneği (DERKAD) işbirliğinde Derik zeytinyağı ile ilgili bir proje hazırlıyor. Bu çalışmalarının 2. yılında da Derik zeytinyağına uluslararası “London Olive Oil Award” ilk altın madalyasını kazandırıyor. Madalyayı devlet erkânı ve medya mensupları huzurunda, sonra bir terörist saldırısı sonucu şehit olan Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'e hediye ediyor.