Yusuf Tekin ile Millî Eğitimde yeni dönem

Abone Ol

Su akar, yatağını bulur… Allah için atılan hiçbir adım zayi olmaz.

Yusuf Tekin’i daha çok müsteşarlığı döneminde tanıdık. Ülkemizin en zorlu yıllarında en zor bakanlığın en zor koltuğunda oturmuştu. 2013-2018 arasındaki bu dönem zorlu yıllardı çünkü içte ve dışta Türkiye’nin birliğini hedef alan saldırılar artmıştı.

Gezi olaylarıyla başlayan bu süreç 17/25 Aralık, MİT tırları kumpası, Hendek olayları, Suruç/Kobani olayları ve ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimi ile zirveye ulaşmıştı. Bu saldırıların ortak yanı, seçilmiş iktidarı devirmek üzerine kurulmuş olmasıydı. Maşa olarak kullanılanlar değişse de amaç Türkiye’nin yükselişini durdurmaktı.

FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi örgütlerin yanı sıra Soros’un desteklediği basın organları tarafından organize edilen saldırılar, bir iç savaş çıkararak ülkeyi karışıklığa sürüklemek istiyordu. ABD ve Almanya’nın istihbarat örgütleri de sürecin her aşamasında yer almıştı.

İşte bu zorlu dönemde sürekli tehdit edilen, hedef alınan, telefonları dinlenen, takip edilen isimlerin başında Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin geliyordu. Kaset kumpaslarının kaynağı olan FETÖ, tüm çabalarına rağmen açığını bulamadığı Yusuf Tekin’i etkisiz hâle getirmek için her yolu denedi.

Yusuf Tekin’in tüm bu süreçte geri adım atmaması, duruşunu bozmaması milletin takdirini kazandı. Çünkü aynı dönemde endişeye kapılan veya korkan nice bürokrat veya siyasetçi, bir bir gemiyi terk ederek “Millî İrade” karşıtı saflara katılmıştı. Kimisi kaset korkusuyla kimisi de beka endişesiyle gemiyi terk eden bu isimler FETÖ’nün birer aparatı olmaktan kurtulamadı. Yusuf Tekin ise darbe girişiminden sonra FETÖ üyelerinin ayıklanması noktasında büyük bir başarıya imza atarak tarihe geçti. Bu büyük bir başarıdır çünkü FETÖ’nün en yaygın olduğu kurum Millî Eğitim Bakanlığıydı.

Uzun süredir Millî Eğitimde işlerin iyi gitmediğini, yerli ve millî anlayışı temsil eden isimlerin tasfiye edildiğini yazdık. Eleştirilerimiz daha çok “davul bizde lakin tokmak başkalarında” şeklinde özetlenebilecek çelişkiye dayanıyordu. Bu çelişki Yusuf Tekin’in müsteşarlıktan ayrılmasından sonra ortaya çıkan bir durumdu. Aradan geçen beş yıldan sonra ilk kez eğitime dair ümidimizi dirilten bir gelişme yaşandı ve Yusuf Tekin bu defa bakan olarak döndü.

Bilenler bilir… Yusuf Tekin ekip ruhuyla çalışmayı seven, odaklandığı meseleleri tüm varlığıyla sahiplenen, üzerine aldığı sorumluluk için gece gündüz çalışan yerli ve millî bir bürokrattır. Bunu müsteşarlığı süresince yakından takip edenler iyi bilir. Görüşünü ve duruşunu saklama gereği duymaz. Tüm eğitim camiasını kucaklayan bir yaklaşıma, çözüm odaklı bir anlayışa sahiptir.

Mülkiye’nin Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmasının yanı sıra öğretim üyeliğinden gelen eğitimci yönü, sosyal meselelere dair vukufiyeti onu Millî Eğitim Bakanlığı için biçilmiş kaftan kılıyor. Bunun yanı sıra geniş bir ekiple çalışması, istişare kültürüne önem vermesi, müsteşarlığı döneminde edindiği derin tecrübe, önümüzdeki dönemde Yusuf Tekin’in kalıcı işlere imza atmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Göreve başladığı gün paylaştığı şu mesaj Tekin’in yol haritasını özetliyor: Siyaset ve bürokraside birçok paradigma değişti ve değişmek zorunda. Türkiye Yüzyılı iddiamızda samimi isek bunun yapılacağı yer kuşkusuz Millî Eğitim Bakanlığıdır.

Uzun süredir biz de eğitimde bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurguluyoruz. Yusuf Tekin’in çerçevesi iyi belirlenmiş bu kısa ama öz cümlesi bir kararlılığın, konuya hâkimiyetin ve uzun süredir bu konuya kafa yormuşluğun izlerini taşıyor. Bu da biz eğitimcileri mutlu ediyor. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın ahde vefasını ve isabetli tercihi yürekten alkışlıyorum.

Tekin’in eğitimde yerli ve millî bir anlayışı inşa edeceğine olan güvenimiz ve ümidimiz tamdır. Bunun için gerekli bilgi ve donanıma fazlasıyla sahip olduğunu biliyoruz. Bu vatanın bir evladı olarak tarihimizden gelen sorumluluğun da farkında. Eğitimde uzun süredir heyecana, sinerjiye ihtiyaç olduğu açıktır. Bu sebeple eğitimin mutfağından gelen kendisi gibi heyecanlı ve tecrübeli isimler bu sinerjiyi sağlayacaktır. Liyakatten ödün vermeden atılacak her adım, mevcuttaki heyecanı daha da ilerilere taşıyacak ve Baykar’ın gökyüzünde başardığını eğitimde başarmanın yolunu açacaktır. Çünkü her başarının ödülü, yeni bir başarıdır.

Yusuf Tekin’e üstlendiği bu zorlu görevde muvaffakiyetler diliyor, bir eğitimci olarak görüş ve düşüncelerimizle sürecin her aşamasında destek olacağımızı belirtmek istiyorum. İnanıyorum ki Türkiye Yüzyılı vizyonuna damga vuracak asıl gelişme eğitimde atılacak kararlı adımlarla sağlanacaktır. Rabbim mahcup etmesin.