Kültür dünyamızdan bir yıldız daha kaydı. İlim, kültür ve sanat insanlarının ölümleri hayatta büyük bir boşluk oluşturuyor. Adeta buzdağından büyük bir parçanın kopması gibi yerleri kısa zamanda doldurulamıyor. Ömrünü kitap yayıncılığına adamış, derdi-davası millet ve ümmet olan Marifet Yayınları’nın sahibi Ömer Ziya Belviranlı da dâr-ı fenâdan dâr-ı bekâya
İrtihal etti. O, kültür camiasının ‘Ziya Abisi’ydi. Başı sıkışan, fikri olan, projesi olan soluğu Ziya Abi’nin yanında alırdı. Nezaketi, tez canlılığı, çelebiliği, hezarfenliği ile ilgi odağı olurdu. Milletin, ümmetin üzerine titrerdi. Ülkemize hizmet eden yöneticileri çok severdi. Onların yaptığı güzel hizmetleri sanki kendi yapmış gibi büyük bir coşku ile anlatırdı.
Ziya Abi, Marifet Yayınevi’ni 1981 yılında kurmuş. Ben onu seksenlerin sonunda tanıdım. Çatalçeşme yayıncıların sokağıydı. Eminönü, Sultanahmet bölgesine gidince kendimi en rahat hissettiğim yer Çatalçeşme sokaktı. Orada çok sayıda yazar, yayıncı dostum olmuştu. Marifet Yayınevi’ne gittiğimde yanında bir yazar, bürokrat ve siyasetçi bulurdum. Konu hep hararetli konuşulurdu. Ziya Abinin kafasında hep bir çözümü olurdu.
Ömer Ziya Belviranlı, Konya’dan İstanbul’a gelmiş, İslam Enstitüsü’nde okumuştu. Öğrencilik yıllarında Millî Mücadele ekibiyle tanışarak, faaliyetlerde aktif görev almaya başlar. Yeniden Millî Mücadele Dergisi’nde yönetici olur, makaleler yazar. Bir müddet sonra Millî Mücadele ekibinde fikri ayrılıklar baş gösterir. Ziya Abi de ekipten ayrılır ama insani ilişkiler devam eder. Bu teşkilatta yetişenlerin aralarındaki muhabbet takdire şayandır. Ziya Abi ile uzun süren sohbetlerimizde Millî Mücadele ekibindeki arkadaşlarından aileden birisi gibi bahseder, benden de onlar hakkında yorum isterdi. Ben de “Abi benim sizin hareketle bir bağım olmadı, o nedenle söylediğiniz isimler hakkında bilgim yok” derdim. Ama Ziya Abi beni teşkilatın eskilerinden kabul ettiği için bir müddet sonra önemli isimleri öğrenerek hariçten ekibe katılmış oldum.
Millî Mücadele Hareketi sağlam bir eğitim usulüyle gençlerin milli ve manevi olarak donanımlı yetişmelerini sağlamıştır. Nitekim bu teşkilattan yetişenler, ülkemizin yönetiminde önemli mevki ve makamlarda hizmet etmeyi sürdürüyorlar. Hareket dağılsa da farklı yapılarda başarılı bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar. Cenaze namazına gelenlerin bir kısmı eski milli mücadelecilerdi: Veli Şirin, Ahmet Taşgetiren, Gazi Altun, İdris Turan İlter ve Necmettin Türinay gibi çok sayıda eski milli mücadeleci namazda saf tuttu.
Ziya Abinin olduğu yerde hareket ve bereket olurdu. Toplumun farklı kesimlerinden birçok insanın katıldığı toplantılarda yurt ve dünya meselelerini konuşurduk. Yanılmıyorsam 1996 ramazanında birkaç gün Cerrahi Tekkesi’nde iftar edip sohbete ve zikirlere iştirak etmiştik. Ziya Abinin müzikle ilgisini o zaman keşfettim. Bir dönem Bekir Sıtkı Sezgin ve Alaaddin Yavaşça gibi üstatların destek verdiği “Kök” isimli bir mecmua da çıkarmışlar. Tekkedeki iftarlara Ümit Şimşek, Bilal Arıoğlu, Ziya Belviranlı ve Mustafa Nadir Önay’la birlikte katıldık. Bir defasında Ali Ulvi Kurucu Hoca da katılmış, uzun bir sohbette bulunmuştuk. O zaman şeyh konumunda Sefer Dal (Efendi) idi. Sohbet meclisinde Ahmet Özhan, Tuğrul İnançer de hatırımda kalan isimler.
Çatalçeşme Sokak maalesef turizme yenildi. Hem yayınevleri kapanıyor hem de kültür öncüleri birer birer cepheyi terkediyor.