LEYLA İLHAN- MUHABİR

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de İsrail’de başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından işgalci İsrail ordusu Gazze’deki saldırılarını arttırdı. 76 gündür devam eden soykırım harekatında 20 binden fazla sivil öldürüldü. Dünya halkları saldırıların başından beri sokaklarda İsrail karşıtı protestolar düzenlese de hükümetler İsrail’i durdurmak adına gerekli adımları atmakta aciz kaldı.

ARAP REJİMLERİ SESSİZ Mİ KALDI?

Bu süreçte İsrail’e karşı sesini en çok yükselten ülkelerin başında Türkiye gelirken, Avrupa ülkeleri arasında İspanya ve İrlanda’nın da sert bir tavır koyması dikkat çekti. Fakat beklenenin aksine Arap ülkelerinin sessiz kalması da gözlerden kaçmadı. Sessiz kalmak bir yana Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Kızıldeniz üzerinden devam eden ticaretin aksaması sebebiyle zora düşen İsrail’e kara yolu ile ticaretin kapısını açtı.

İSPANYA VE İRLANDA DİKKAT ÇEKİYOR

Uluslararası İlişkiler Uzmanı, doktora öğrencisi ve Türkiye Araştırmaları Vakfı Araştırmacısı Merve Şahin, İrlanda ve İspanya’nın İsrail karşıtı tavrını ve Arap ülkelerinin Filistin konusundaki yaklaşımını Diriliş Postası’na değerlendirdi. Avrupa Birliği ülkelerinden Filistin lehine desteğini en güçlü bir biçimde ifade eden ülkelerin İrlanda ve İspanya olduğunu belirten Şahin, İrlanda’nın Filistin’i uzun süredir desteklediğini, İngiltere ile yaşadığı dinsel ve siyasal sorunlar nedeniyle İrlandalıların, Filistinlilerin yaşadığı ve maruz kaldığı katliamlarla daha rahat empati yapmalarına neden olduğunu ifade etti.

Kahire'den yine sonuç çıkmadı: Netanyahu katliama devam edecek Kahire'den yine sonuç çıkmadı: Netanyahu katliama devam edecek

“FİLİSTİNLİLERE ORANTISIZ GÜÇ”

İspanya’nın İsrail’in sivil ayrımı gözetmeksizin Filistinlere orantısız güç uygulamasını bölgede şiddet sarmalına yol açacağını söylediğini aktaran Şahin, AB parlamentosunda İsrail eleştirisi yapan politikacıların çoğunluğunun sol görüşlü partilere mensup olduğunu söyledi.

SOSYAL MEDYA YANILSAMALARA YOL AÇABİLİYOR

Avrupa’da Müslümanların yoğunlukta olduğu sokak eylemleri ve sanatçı aktivistlerin tepkilerinin sivil bir inisiyatifi temsil ettiğini vurgulayan Şahin, “Sosyal medya aracılığıyla Batılı ülkelerdeki halkların İsrail tepkisinin sesinin daha fazla çıktığına dair inancın bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Çünkü halihazırda çoğunluğun desteğini alan bir tablo yok karşımızda. Ama İsrail’in Filistinlilere yönelik şiddetini artırması ve soykırıma varan saldırıları geçmişe nazaran Batılı toplumlarda İsrail’e yönelik sempatinin azalmasını etkilemiştir” dedi.

KATAR DİĞERLERİNDEN AYRIŞIYOR

Arap ülkelerinin Filistin meselesinde duyarsız kaldığını söylemenin yanlış olabileceğini anlatan Şahin, Katar’ın hem medya yoluyla uluslararası kamuoyunu etkileme hem de arabuluculuk yapma çabasıyla diplomasi kanallarını kapasitesi ölçüsünde etkin kullanmaya çalıştığını söyledi.  İsrail’e karşı ortak caydırıcı bir tavrın neden alınamadığını sorgulamak gerektiğini anlatan Şahin, Hamas faktörüne dikkat çekti.

HAMAS’I TEHDİT GÖRÜYORLAR

BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerin Hamas’ın ideolojisini tehdit olarak algıladığını belirten Şahin, “Bu ülkeler Filistin meselesine dair insani yardım ve düşük düzeyde diplomatik faaliyetler ve söylemlerle bir karşılık vermektedir” şeklinde konuştu.

ORTADOĞU BİRLEŞTİRİCİ BİR LİDERDEN YOKSUN

Sömürge geçmişiyle Batıya en mesafeli duran ülkenin Cezayir, olduğunu belirten Şahin, Fas’ın hem Cezayir hem de Batı Sahra ile yaşadığı anlaşmazlıklar ile Batının desteğini kaybetmek istemediğini ve Fas’ın Kuzey Afrika’da İsrail’le normalleşme sürecini başlatan ülke olduğunu bildirdi. Orta doğu ülkelerindeki politik ve ticari çıkarların Filistin sorununda ortak bir çözüm bulunmasına engel teşkil ettiğini gösterdiğini ifade eden Şahin, “İsrail’e karşı caydırıcı tavır alınamamasında bir diğer sorun da bölgenin birleştirici bir liderden yoksun olmasıdır” dedi.

BATI’NIN GÜVENİLİRLİĞİ SORGULANIYOR

Batı’nın güvenilirliğinin sorgulanmaya başladığını, bazı ülkelerde ifade özgürlüğünün sınırlandırılması ve protesto gösterilerinin kısıtlanmasının tepkileri artırdığını hatta uluslararası kamuoyunu İsrail aleyhine döndürdüğünü açıklayan Şahin, “Batı’nın kendi dışında kalan ‘öteki’ dünyayla arasına çizdiği kalın ‘demokratik’ değerleri, İsrail’in Filistin işgali karşısındaki ikiyüzlü tavrı karşısında hiçbir hükmü ve iddiası kalmadığını ispat etmiştir” ifadelerini kullandı.

İRAN NÜFUZUNU ARTTIRMAK İSTİYOR

Şahin ayrıca şu ifadeleri kullandı:

“Öte yandan sınırları olması sebebiyle yoğun bir göç dalgası yaşaması muhtemel Mısır, Ürdün ve Lübnan krizden siyasi ve ekonomik olarak en çok etkilenecek ülkeler. Özellikle Mısır’ın siyasi inisiyatif alma konusunda daha fazla ön plana çıkmak istediğini göz ardı edemeyiz. Bunun da temel sebebi sadece göç değil Müslüman Kardeşlerle bağlantısı nedeniyle 2015’te terör örgütü olarak tanımladığı Hamas’ın Mısır’da güç kazanma veya iç dinamikleri etkileyerek kapasitesini artırma endişesi nedeniyledir. Söylemsel olarak en yüksek tonu kullanıp İsrail ile gerçek manada bir mücadeleye dahil olmayan İran, İslam dünyası içerisinde siyasi nüfuzunu artırmak istemektedir. Bazı İsrail ve ticaret gemilerine el koyarak Kızıldeniz’de ABD ve İsrail’e zarar verdiğini dile getiren Husiler’in askeri kapasitesi ile kuzeyden İsrail’e daha fazla zarar verebilecek Hizbullah’ın bunu kullanmaması İran’ın söyleminin altını doldurmaktan uzak olduğunu göstermektedir. Nitekim bölgedeki en güçlü vekili Hizbullah’ı İsrail karşısında ciddi zarara uğraması Suriye’deki kazanımlarını da etkilemesinde endişe duymaktadır. Irak ise Filistin’e destek vermekte fakat uzun zaman sonra yaşadığı görece istikrarlı ortamı İsrail-Filistin savaşının bölgeye yayılma tehdidi nedeniyle kaybetmek istememektedir”

AZINLIKTAKİ MÜSLÜMANLAR ÖNEMLİ ROL OYNUYOR

Toplum içerisindeki Filistin desteğinin ağırlıklı olarak kimler arasında taraftar bulduğu önemli olduğunu belirten Şahin, “Burada da asıl rol oynayanların o ülkelerde yaşayan azınlıktaki Müslümanların olduğu düşünüldüğünde İsrail’i destekleyen yönetimler üzerinde bir etkisinin beklenen etkiyi yaratmayacağını söyleyebiliriz. Aynı şekilde karar vericileri yeni bir aksiyon alma noktasında ikna etmek için önemli bir lobi veya siyasi çıkar grubunuz yoksa uzun vadede yine bir sonuç üretmeyecektir. Bütün bu açıklamalar hiçbir tesirinin olmayacağı manasında değil ciddi bir problem teşkil etmeleri noktasında yeterli olamayacağından ileri gelmektedir” dedi.

Editör: Leyla İlhan