DEMET İLCE / MUHABİR

Uzmanlar deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla beraber önümüzdeki iki ay içinde yeni bir müsilajın yaşanacağından tedirgin. Marmara Denizi’ndeki aşırı kirliliğin bir belirtisi olarak ortaya çıkan ay denizanası popülasyonundaki artış da müsilajın habercisi olabilir mi? Biyolog Ulaşcan Karataş, “denizanalarının artışındaki faktörler, müsilajın yeniden görülmesine neden olacaktır” dedi.

1.    Marmara Denizi’nde Kuruçeşme, Sarıyer ve Beykoz kıyılarında son zamanlarda ay denizanası sayısındaki artış neye işaret ediyor?

Kacır: Şarj edilebilir araçların yerlilik oranı yüzde 75'e çıkacak Kacır: Şarj edilebilir araçların yerlilik oranı yüzde 75'e çıkacak

Dünya denizlerinde oldukça geniş bir yayılıma sahip olan ay denizanası (Aurelia aurita) türü1 iyi yüzücüler değildir ve büyük ölçüde gelgitlerin, akıntıların ve fırtınaların insafına kalmıştır. Bu nedenle büyük popülasyonlarla koylarda ve limanlarda toplanabilir ve sahillerde karaya vururlar.

Aşırı avlanma, denizlerin ısınması ve kirlilik, ay denizanalarının avcılarını ve rakiplerini azaltan ve avlarını artıran faktörlerdir. Bu sonuçlar bu tür için daha elverişli bir ortam sağlamaktadır.

Özellikle habitat ötrofikasyonu ve iklim değişikliği gibi çevresel etmenlerin kombinasyonunun denizanası çoğalmasını ciddi şekilde artırabileceğini söyleyen çalışmaların ışığında. Bu da sözü geçen bölgelerin organik madde açısından zengin - yani insan kaynaklı kirliliğin yüksek olduğu - çıkarımını yapabiliriz.

2.    İstilacı tür olarak bilinen ay denizanaları Marmara Denizi için nasıl bir tehlike yaratıyor?

Zehirsiz denizanalarından olan bu tür genellikle denizlerin kirli bölgelerinde, sahil kıyılarında görülür. Denizanalarının aşırı miktarda çoğalmaları, ağları tıkamaları suretiyle balıkçılık ekonomisine zarar vermekte, deniz turizmine bağlı lokasyonlarda turizmi etkilemek, insanları sokmak, solungaçlarına yerleşerek balıkları öldürmek ve enerji santrallerindeki soğutma perdelerini tıkamakla birlikte, kıyıya vuran bireylerin çürümesi sebebiyle başta görüntü kirliliği olmakla birlikte kokuşma ve dolayısıyla kamu sağlığına zarar verdikleri bilinmektedir.

Fiziksel ve insan merkezli olumsuz etkilerine ek olarak, denizanalarının aşırı üremesi, denizanalarının predatör olarak zooplankton rekabetine katılmasına sebep olmakta ve yumurtalarını, larvalarını ve yavrularını yiyerek balıkların yaşamlarını engellemesi nedeniyle yerel ekosistemlerin dengesini bozmaktadır.

3.    Neden bu dönemde özellikle sayıları artmış olabilir ve neden belirtilen bölgelerde yoğunluklu görülüyor olabilir?

İnsan girişimi, ötrofikasyon, balık stoklarının azalması ve küresel ısınma da dahil olmak üzere okyanusta denizanasının lehine olduğu varsayılan birçok değişikliğe yol açtığı düşünülmektedir. Antropojenik değişikliklerin yanı sıra doğal iklim döngüleri de denizanası popülasyonlarını etkilemektedir.

Deniz suyu sıcaklılarının yükselmeye devam etmesi ve Marmara Denizi’nin Akdenizleşmesine sebep olmaktadır. Marmara Denizi’ne boşaltılan organik atık miktarı, denizin kirliliğini arttırmaktadır ki müsilaj afetinden, günümüze dek gözle görülebilen bir azalış olmamasına ek olarak, su sıcaklığının da artışı ay denizanalarının popülasyonunda artışa neden oluyordur..

4.    Yeni bir müsilaja sebebiyet verebilir mi?

Denizanalarının artışı, yeni bir müsilaj oluşumuna sebep olmayacaktır fakat denizanalarının artışındaki faktörler, müsilajın yeniden görülmesine neden olacaktır. Çünkü, son müsilaj olayından sonra denizin üzerindeki yükü azaltabilmiş değiliz maalesef.

Denizlere deşarj ettiğimiz organik madde yükünü azaltamıyor oluşumuz, deniz suyunun ısınmaya başlayacağı ilkbahar ve sıcaklığın zirve yapacağı yaz aylarında müsilaj vakasının yeniden görülebileceği potansiyelini doğurmaktadır ki şu anda bile deniz yüzeyinde müsilaj görülmemesine rağmen tabanda müsilaj görülmektedir.

5.    Oluşturabileceği olumsuzluklara karşı nasıl bir çözüm bulunabilir?

Müsilaj sonrası yapılan eylem çağrıları sonucunda oluşturulan Marmara Eylem Planı kati suretle ve ivedilikle uygulanmalı ve kesinlikle katı yaptırımlar ile düzenli kontrol edilmelidir. Marmara çevresindeki 25 milyondan fazla olan insan nüfusunun deniz okuryazarlığı konusundaki eğitim ve farkındalık seviyesi arttırılmalı, sanayi ve fabrika yöneticileri bu konu hakkında bilgilendirilmelidir.

İleri Biyolojik Arıtma tesisleri kurulmalı, var olanların da kapasitelerini ve verimliliklerini arttıracak şekilde ulusal seferberlik planı oluşturulabilir. Bu tesislerde çalışmak üzere insan yetiştirilerek, gençlere istihdam da sağlanmış olur.

Muhabir: Demet İlce