Boykot sonrası yapılan bağışın miktarı ve kapsamı net açıklanmadı. Bu durum, “şeffaflık” tartışmalarını büyüttü. Uzmanlara göre, bağışla liste dışına çıkmak kısa vadede markayı koruyabilir ama uzun vadede güven kaybını derinleştirir. “Kahve markası olarak doğan bir hikâye, bugün Türkiye’de ticaret ile siyasetin en kırılgan kesişim noktasına dönüştü.”
CİROSUNDA İKİ AYDA YÜZDE 22 DÜŞÜŞ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “bazı şirketlerin iktidarla yakın ticari ilişkileri var” açıklamasının ardından başlatılan boykot çağrısı, en çok EspressoLab markasını vurdu. Kahve zincirinin cirosu, boykotun ardından iki ayda yüzde 22 oranında düşüş yaşadı. Şirketin sahibi Esat Kocadağ, zararı bizzat doğruladı.
19 MART FONUNA BAĞIŞ KARARI ALDI
Bu tablo üzerine EspressoLab yönetimi, CHP’ye yakın çevrelerce kurulan 19 Mart Fonu’na bağışta bulunacağını açıkladı. Bağış kararının hemen ardından CHP, markayı boykot listesinden çıkardı. Ancak bu gelişme, yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi: “Bir markanın boykot listesinden çıkması bağış karşılığı mı olmalı?”
MARKADAN İTİBAR KURTARMA TAKTİĞİ Mİ?
Uzmanlara göre bağış, toplumsal sorumluluk bilinciyle yapılır; ancak bir siyasi baskıdan kurtulmak için atılan adım haline gelirse “itibar kurtarma taktiğine” dönüşür. Sosyal medyada bir kesim markayı “uzlaşmacı bir şirket” olarak değerlendirirken; diğer kesim “bağışla affedilme” döneminin kapısını aralamakla suçladı.
