İsrail ordusu 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde katliam üzerine katliam yaparken Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi aylardır sanki akan kan Filistinlilerin kanı değilmiş gibi umursamaz bir tavır içinde.

Ramallah’taki yönetimin Gazze Şeridi’ndeki savaşın sona ermesi için gösterdiği çaba birçok ülkenin gösterdiği çabadan çok daha az.

Abbas ve adamları İsrail’in Hamas’ı yenmesini ve Gazze’nin yönetiminin kendilerine verilmesini dört gözle bekliyorlar.

Mahmud Abbas 2005 yılı başlarında başkan seçilmişti.

Başkanlık süresi normalde Ocak 2009’da sona ermiş olmasına rağmen o günden bu yana seçim yapıl/a/madığı için Abbas, koltuğunda oturmaya devam ediyor.

Filistin Anayasası’na göre normalde yeni başkan seçilene kadar yerine geçici olarak Filistin Parlamentosu Başkanı Aziz Duveyk’in vekâleten bakması gerek.

Filistin’de yapılan tüm anketler Abbas başkanlığındaki yönetimin çoktan meşruiyetini ve halk desteğini kaybettiğini, istifa etmesi gerektiğini gösteriyor.

Ramallah’taki yönetimden sadece Filistinliler değil İsrail, ABD, Avrupa Birliği ve bazı Arap ülkeleri de rahatsız.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in savaş sonrası Gazze’yi kimin yöneteceğinin konuşulduğu ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın da katıldığı toplantıda Abbas’ın halefi olarak görülen Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh’e bağırdığı söyleniyor.

ABD’li haber sitesi Axios’a göre, 29 Nisan’da Riyad’da yapılan toplantıda Abdullah bin Zayed, Filistin Yönetimi için “Ali Baba ve 40 Haramiler” benzetmesi yapmış ve “İsrail’le yaptığınız güvenlik koordinasyonuyla ilgilendiğiniz kadar kendi insanınızla ilgilenseydiniz durum bundan çok daha iyi olurdu.” demiş.

“Gerekli reformlar yapılmadan BAE, Filistin Yönetimi’ne niye yardım etsin?” diye sormuş.

Hatta bir ara sinirlenip salonu terk etmiş ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi arkasından giderek onu geri döndürmüş.

Hüseyin eş-Şeyh de Abdullah bin Zayed’e bağırarak “nasıl reform yapacağını Filistin Yönetimi’ne kimsenin dikte edemeyeceğini” söylemiş.

Bu arada, kavganın sebebini anlayabilmek için BAE’nin Mahmud Abbas’a karşı Muhammed Dahlan’ı desteklediğini unutmamak gerekiyor.

Anayasal meşruiyetini ve halk desteğini kaybeden Filistin Yönetimi varlığını iki şeye borçlu.

Birincisi, uluslararası toplum tarafından Filistin halkının temsilcisi kabul edilmesi.

İkincisi, direniş gruplarına karşı “güvenlik koordinasyonu” adı altında işgal güçleriyle yaptığı iş birliği.

Ramallah’taki yönetimin işgal güçlerine verdiği destek İsrail için oldukça önemli.

Öyle ki İsrail hükûmeti Mahmud Abbas’a ara sıra kızsa bile bu hizmeti dolayısıyla Filistin Yönetimi’ni gözden çıkaramıyor.

İsrail ordusu önceki gün hükûmeti uyararak Filistin Yönetimi’nin gelirlerini kesmenin Batı Şeria’da üçüncü bir intifadaya yol açabileceğini söyledi.

İsrail’in fanatik Maliye Bakanı Bezalel Smotrich biriken vergi payını ödemeye yanaşmadığı için Ramallah’taki yönetim aylardır memur maaşlarını tam olarak ödeyemiyor.

Şu ana kadar 1,61 milyar dolara ulaştığı bildirilen o para Abbas’a er ya da geç teslim edilir.

Aksi takdirde Filistin Yönetimi çökerse Batı Şeria’da yaşayan 670 bin Yahudi yerleşimciyi korumada işgal güçlerine kim yardım edecek?