Ramazan’da bir günümüzü değerlendirmeden önce, çok gerekli olan ve insanların yanlış anlamalarına mahal vermememiz gereken bazı sorulara cevap vermemiz gerekiyor:

1.Ramazan nedir?

2.Biz neden mayıs ayını değil de Ramazan ayını konuşuyoruz?

3.Ramazan’ın anlam ve önemi kim içindir?

İlk sualden başlayalım isterseniz. Ramazan nedir? Ramazan, farz kılındığı üzere Müslümanların bir ay boyunca oruç tuttukları aydır. Onu anlamlı kılan, anlamı taşıyan mesele ve meseleyi üstlenen insan topluluğudur. Neden mayıs ayına değil de Ramazan ayına dikkat çektiğimiz bu sebeptendir. Son olarak da Ramazan, Müslümanlara hitap eder. Bu sebeple Ramazan, gayrimüslimlerin, kendisi üzerinde yorum yapabileceği, nutuklar savurabileceği veya kazanç sağlayabileceği bir konu değildir. Eğer bu meseleleri idrak edebilmişsek yazımızın asıl amacına geçebiliriz. Şunu belirtmek isterim ki ben kendimden bahsetmek istemiyorum. Bahsetmek istediğim, vurgulamak istediğim asıl konu, bir Müslümanın hayatını nasıl yaşaması gerektiğidir. Bu bilgiye de Ramazan’da yaptığımız, icra ettiğimiz ve özellikle ittiba ettiğimiz şeylerden ulaşabiliriz. Ramazan’ı bizim için anlamlı kılan şey, ibadetlerdir. Ve bu ibadetler topluca icra edilir. Asıl olan, cemaattir. Cemaat ruhu Müslümanı ayakta tutar. Müslüman, ibadetlerine diğer 11 ayda da devam eder. Yoksa Ramazan’da yaptığımız şeyler dini birer fanteziye dönüşür. Bu da Müslümanı tahrip edecek temel şeydir. Bu sebeple Müslüman’a farz kılınan şeylerin her gün devam etmesi esastır. Bunlara mukabil söyleyeceğim şey şudur:

ORUCUN BİZİ TUTMASI NAMAZIN BİZİ KILMASI ESAS

Ramazan ayında geçirilen bir günün normal bir günden farkı, oruç ibadetinin diğer ibadetlere artı olarak eklenmesidir. Ayrıca bu Ramazan havası, Ramazan kokusu dediğimiz manevi huzur da tamamen bu ibadetlerin topluca yapılmasıyla alakalı bir mevzudur. Ayrıca Ramazan bir uyarıdır. Ramazan, Müslüman’a şunu da hatırlatır:

Senin üstüne yükümlü olduğun tek ibadet oruç değildir. Oruçtan başka yerine getirmen gereken vazifelerin(farzlar) vardır. Yani orucun bizi ‘’tutması’’, namazın bizi ‘’kılması’’ esastır. Ramazan’ı bizim için özel kılan oruç ibadetiyle ve onun bizi tutması ile alakalı, Din Sosyoloğu ve Yazar Dr. Selma Karışman’ın birkaç tespitini aktararak sözümü noktalamak istiyorum:

MADDENİN ENKAZI ALTINDA KALMAMAK İÇİN!

‘’Biz oruçta kendimizi tuttuğumuzu zannederken, aslında oruç bizi kendi arzuladığı, kendisiyle matlup olunan maverada tutmaktadır. Hıyanet ettiğimiz bütün emanetlerin, dengesini bozduğumuz kâinatın, zulmettiğimiz nefsin, mahmuzladığımız yarıştırdığımız hırsın, öfkenin, kinin; tezkiye edilmemiş fiillerin ve maddenin enkazı altında kalmamamız için tutar bizi oruç.’’

Hepimizi orucun tutması temennisi ile Allaha emanet olun.   

Ahmet Yusuf OLMUŞ

***
Nefse nasihat

Hiçbir şekilde hiçbir yerde hikmetsizlik bulunmayan şu kainat elbette çok hikmetli bir zât olan Cenab-ı Hakkın eseridir. İnsanı da yaratması pek hikmetlidir. Başta bu hikmetlerden birisi, alemler onun için yaratılan yani tohumu ve aynı zamanda en güzel meyvesi olan Peygamberimiz’dir (sav).  Peygamberimizi bu kadar değerli kılan onun Allah (cc)’a olan mükemmel kulluğudur. Ondan sonra insanlardan diğer peygamberler, veliler, evliyalar bu kainat ağacının diğer meyveleridir. Onları bu kadar değerli kılan, aynı zamanda meleklerden farklı kılan, nefisleriyle ve şeytanlarıyla olan mücadeleleridir. Öyle ki Hz. Peygamber (sav) Efendimiz, Tebük seferinden dönünce, “Hoş geldiniz! Küçük cihattan büyük cihada geldiniz.” buyurdu.

Bunun üzerine Sahabiler, büyük cihadın ne olduğunu sordular. Hz. Peygamber (sav): “Büyük cihad, nefsin heva ve hevesine karşı yapılan cihattır.” diye açıklayarak bizleri nefsimize karşı uyarmıştır.

“KÜÇÜK CİHATTAN BÜYÜK CİHADA HOŞ GELDİNİZ”

 Her birimizin içinde; hep kötü şeylere meyilli, hırslı ve terbiye edilmesi gereken bir nefis bulunuyor. Bu öyle bir nefis ki terbiye edilmese insanı esfel-i safilin yani aşağıların aşağısı olan cehenneme; dosdoğru bir iman ve İslam ile terbiye edilmişse insanı a'lâ-yı illiyyîn’e kadar çıkarır ki bu Hz. Allah (cc)’ın rızası demektir. Allah (cc) da razı olduğu kulunu elbette cennetine koyar. Allah’ın rızasını ve cenneti isteyen herkes bilmelidir ki bu istediklerine ulaşmak, nefsi arındırmakla mümkündür. Nitekim Cenabı Hak Kur’an’da şöyle buyurur: 

“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” –Şems Suresi (7-10)

NEFİS, GURUR VE ENANİYET!

Demek ki nefsimizi ıslah etmeliyiz. Bunun için de en önemli ilaçlardan birisi oruçtur. Yani Allah rızası için nefsi yemekten, içmekten ve aynı zamanda günahlardan alıkoymaktır.

Rivayete göre, Cenâb-ı Hak nefse:

- “Ben kimim, sen kimsin? diye sormuş. Nefis de:

- “Ben benim, sen sensin!” diye cevap vermiş. Bunun üzerine Allah ona azap vermiş, onu cehenneme atmış, sonra yine sormuş:

- Ben kimim, sen kimsin?

Nefsin cevabı aynı olmuş:

- Ben benim, sen sensin!

Hangi azâbı verdiyse, nefis gurur ve enaniyetinden vazgeçmemiş. Nihayet uzun süre aç bırakarak ona bir nevi oruç tutturmuş, sonra tekrar sormuş:

- Ben kimim, sen kimsin?

Nefis bu sefer şu cevabı vermiş:

- Sen, benim Rabb-i Rahîmimsin, bense senin âciz bir kulun... (el-Havbevî, Dürretüt’l-Vâizîn)

Demek ki oruç; onu tutana, çok manalı bir nasihat ve bir terbiyecidir. Hem Allah’ın rızası bundadır. O vakit biz de o insanın kötü duygularını düren ve insanı ıslah eden orucu özellikle Ramazan orucunu tutmalı ve nefsimizi Rabbimizin razı olduğu kıvama getirmeliyiz. 

Ahmet Selim ARIKUŞU

***
Sorgula

Dünya nedir ki

Bir imtihan çıkmazı

Ama sorular silindi

 *

Sonuçta bir kıyamet mi

Bu bir bebektir, suçu ne ki

Bu ızdırabı çekmeli miydi

 *

Bu, bir isyan değildi

Olmayacak bir şiirdi

Okuyan, düşünmeli miydi

 *

Düşünmese okumuş muydu

Yoksa, taş atılan bir kuyu muydu

Bilmeli miydi unutuyor muydu

 *

Mısralara dalıp gidiyor mu

Yoksa tam tersi okuyor mu

Anlayıp sorguluyor mu

 *

Yazıp çiziyor mu

Karalayıp susuyor mu

Sonuca varıyor muydu

 *

Vardığında susuyor mu

Yoksa bülbül kesilip şakıyor mu

Geldiği yeri unutuyor muydu

 *

Yalana aldanıp

Süslü laflara kanıp

Yolundan sapıyor muydu

 *

Sonuca gelince dik duruyor

Hayata bakıp 

Evreni sorguluyor muydu

Ensar KIRGIZ

Editör: TE Bilisim