Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Derin bir sevda içinde olan bir gençlik. Bu kara sevdası için dağları delebilecek, Sakaryaları geçebilecek, uğruna kilometreler katedip içindeki bu coşkulu hissi dindiremeyecek bir gençlik. Asya’nın doludizgin atlarıyla kendisine, sevdasına yeni yurtlar arayacak bir gençlik. Bedeninin olgunluğuna erişemeyip, ruhunu doyurma arayışında olan bir gençlik. Ufkunu karalara bağlayamayıp yeni dünyalarda boğulan bir gençlik.

Bir çocuk doğuyor, anne karnından göbek bağını kendisi kesecek. Küçük kalbini sıcak ateşte eritip demir örste dövecek. Bu çocuk büyüyüp kılıçları kınında, zırhı tamam bir gençliğin komutasında. Ünlü şair, yazar, düşünür ve fikir adamı olan Sezai Karakoç bu gençliğe “Diriliş Nesli” adını vermiştir. Evet, bu gençlikle birlikte ölü toprağı, kara sevdasına boğacak bir diriliş olacaktır ki bu diriliş; cepheler boyu sürecek, ruhlar bu aşkın ıstırabında yanmadığı sürece ateş hattı kana bulanacaktır. Beden öncelikle nefsin köleliğini bırakıp kendi özgürlüğünü oluşturacak ve buradan kurtulan ruh kendini fersahlarca sürüp batılın yolundan uzaklaşarak hakkın safına geçecektir. Bu bir medeniyet savaşıdır, Sezai Karakoç’un idealinde. Bombayla, tankla, tüfekle değil; akılla, kalemle, iradeyle olacak bir savaştır bu.

ASIM’IN NESLİ

Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, zihninde ise bu gençliğin ismi “Asım’ın nesli”dir. Bu nesil gerçek bir nesildir. “Âsım'ın nesli, diyordum ya nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.”  Bu Asım’ın nesli kendini, benliğini, bir dinin geleceğine adayacaktır. Bu Asım’ın nesli her nefesinde imanının ritmini kalbinde hissedecek, başka kalplere de aynı şekilde hissettirecektir. Bu gençlik hayallerini cennet bahçesine kurmalıdır. Gayeleri sadece Hakk olmalıdır. Bu davası gözünü bürümüş kısraklar gibi atılgan hâlde olmalıdır. Uhud’da boş kalmış okçular tepesini bu nesil dolduracaktır.

Sakarya Nehri’ni coşturmuş, şuan bile buna devam eden büyük üstatlarımızdan Necip Fazıl Kısakürek’in bu doludizgin nehrini onun Büyük Doğu gençliğine benzetelim. Kendi gençliğine kendi hitabesi ile bir gençlik gecesinde kendisi sesleniyor. “Mehmed’im sevinin, başlar yüksekte!/ Ölsek de sevinin, eve dönsek de!/ Sanma bu tekerler kalır tümsekte!/ Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!/ Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!” Bu satırlar bir Mehmet’e yazılmadı, bir gençliğe yazıldı. Bu gençliğin başı hep dik durmalıdır. İnandığı yolu her daim savunmalıdır. Sanılmamalıdır ki bu çamurlar sadece bu yol üzerindedir. Paçalarımıza bulaşan bu çamur, kara lekeli bir umutsuzluktur. Bu lekeye aldanılmamalı, ruhun ayrılmaz başı, hep ileriyi görmelidir.

DİL SUSAR BEDEN KONUŞUR

İsmet Özel’e has Amentü’sünün bıraktığı sayhada dil susar, beden konuşur. Bebekliğin attığı ilk adımlarda, söylediği ilk kelimelerde bu dua yer eder Özel’in ideal gençliğinde. Kanı asla yavaş akmamalıdır. Korku çoktur çünkü durgun sularda. Asla bakılmamalıdır boş bir duvara. Duvarlar çünkü bu neslin eski ruhlarını taşır. Yeni gençlik bu ruhları sırtlanmalıdır. Bir yaranın değil milyonlarca yaranın keskisinde eğrilmelidir çelik teli bu gençliğin. O tel her gün dövülmelidir örsünde. Demirci o teli asla soğuk suya değdirmemelidir. Bozkırın soğuk rüzgârında terlemelidir çünkü bu tel.

Bu ideal dünyanın piyonları; başı dimdik yürüyen, sürekli ufka bakıp kömür yanığı kalbini dizginleyemeyen askerleri bu üstatların kendi yollarındaki kendi üsluplarındaki gençlikten, gençlerden çıkmıştır.

Mehmet POLATÇELİK

***
Rablerine iman eden gençler

Allah'ın sevgilisi Peygamber Efendimizin (sav) gerek siretine gerekse ümmetine hediye ettiği hikmet süzmesi hadis-i şeriflerine az çok aşina olan herkes, gençlerin onun yanında müstesna bir yeri olduğunu çok iyi bilir.

Yüce kitabımız da Peygamber Efendimizin bu hassasiyetini destekler niteliktedir."Rablerine iman eden gençler…" (Kehf suresi 18/ 13) şeklinde Kur'an'da tasvir edilen genç imanlı, ahlak ve fazilet sahibi, doğruluğu pek, doğruluğun peşinden yılmadan giden genç olarak idealize edilir. Sevgili Peygamberimiz (sav)  de "Allah'a kulluk içinde yetişen genç"( Buhari - Ezan 36 ) şeklinde tarif eder İslam'ın idealize ettiği gençliği. Hadis- i şerifte böyle bir genç cenab-ı Hakk'ın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelendirilecek ve Allah'ın (cc) ikramına mazhar olacak yedi seçkin grup içinde adaletli devlet başkanından sonra hemen ikinci sırada zikredilir.

İSLAM'IN GENÇ FEDAİLERİ

Peygamber Efendimiz (sav) gençlere verdiği kıymeti hayatının her anında hissettirmiştir. Onun sevgi ve övgüsüne muhatap olan genç sahabeler de bu övgüye layık olmak için ellerinden geleni yapmışlar, resulün kutlu yolunda seve seve canlarını ve mallarını feda etmekten çekinmemişler, bu konuda bir an bile tereddüt etmemişlerdir. İslam tarihinden elde ettiğimiz bilgiler ışığında çok iyi biliyoruz ki sevgili peygamberin kolu kanadı olan ve büyük kahramanlıklar sergileyen ashab-ı kiramın önemli bir kısmı gençlerden oluşuyordu. Günümüz gençliğinin de örnek alması gereken İslam'ın genç fedaileri; üzerinde pek çok açıdan araştırma yapılmaya, kafa yorulmaya, makaleler yazılmaya değer niteliktedir.

MUSAB BİN UMEYR

Musab bin Umeyr, Hz. Peygamber (sav) aşığı bu gençlerden biri. Genç Musab Mekke'de çok sevilen, yakışıklı, terbiyeli, fedakâr, çalışkan, cömert, güzel ahlak sahibi ve cesur bir genç idi. İlahi davet bildirildiğinde o, bu kutlu davete ilk muhatap olanlardan biriydi. Ailesinin büyük baskılarına rağmen Allah resulünü ve onun kutlu mesajını sahiplenen Musab; ailesi tarafından kendisine uygulanan dayanılmaz işkencelerden bir şekilde kurtulmuş, Peygamber Efendimiz’in ((sav) yol göstericiliğinde Habeşistan'a hicret etmişti. Allah'ın resulü (sav) Akabe Biatı’nın ardından onu İslam’ı öğretmek üzere davet ve irşat görevlisi olarak genç yaşında Medine'ye gönderdi.

MUAZ BİN CEBEL

Ashab-ı kiramın gençlerinden biri de Muaz bin Cebel idi. Müslüman olduğunda henüz 18 yaşında olan Muaz, Kur'an-ı Kerim'i en güzel okuyan sahabeler arasında zikredilir. Haram ve helali çok iyi bildiğinden Hz Peygamber (sav) Muaz Bin Cebel'i genç yaşında Yemen’e vali olarak göndermişti.

Örneklerini çoğaltabileceğimiz genç sahabeler bu günün gençlerine örnek olacak yıldızlar gibidir. Peygamber aşığı bu genç sahabeler ideal İslam gençliğinin idolleri olmaya dün ve bugün olduğu gibi gelecekte de devam edeceklerdir.

Ahmet Nazım ALTUNTAŞ

Editör: TE Bilisim