Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Yaşadığımız çağda Kovid-19 salgınının dünyayı ne kadar etkilediğini hepimiz gördük. Bu salgın yeryüzünde yaşanan tek salgın değildir ve bundan önce de insanlık yaklaşık on bir büyük salgınla mücadele etmiştir. Geçen hafta tanıtmaya çalıştığımız salgınları, yazımızın ikinci bölümünde kaldığımız yerden anlatmaya devam edelim siz kıymetli okuyucularımıza...

İspanyol Gribi

20. yüzyılda pek çok grip pandemisi meydana gelmiş, bunların en şiddetlisi 1918-1919’da milyonlarca ölüme neden olduğu tahmin edilen İspanyol gribi olmuştur. 4-6 ayda tümüyle yeni bir influenza virüs alt tipi ortaya çıkmış ve iki yıl boyunca baş gösteren çeşitli dalgalar hâlinde yeryüzüne yayılmıştır. Tarihteki grip salgınlarının en büyüğü olarak bilinen bu salgın, 1918’de I. Dünya Savaşı sırasında başlayarak askerî kampların sürekli yer değiştirmesi nedeniyle pandemi hâline geldi. Pek çok ülkenin ordusunda gözlenen bu salgın askerlerin moralini bozmamak için ülkeler tarafından gizlendi. Savaşa katılmayan ülke olarak sansür uygulanmayan İspanya gazeteleri tarafından söz edilmiş olmasından dolayı adı İspanyol gribi olarak anılmıştır. Osmanlı Devleti dâhil tüm dünyayı sarmış olan bu salgının öncekilerden farkı, sağlıklı gençleri etkilemesi olmuştur.

İspanyol gribinin belirtileri şunlardır: Ateş, hâlsizlik, burun kanaması ve ilerleyen safhada zatürre.

İspanyol gribi, insanlık tarihinin bilinen en ölümcül gribidir. Yaklaşık 3 yıl içinde (1918-1921) biten salgın sonunda 50.000.000-140.000.000 insanın ölümüne sebep olmuş, 500.000.000 kişiye bulaşmıştır.                                                         

Kolera salgınları

Kolera, su ve kontamine olmuş gıdalar ile bulaşan ve akut ishale neden olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bilinen ilk kolera pandemisi, 1817’de ortaya çıkmış olup, 19. yüzyılın en öldürücü salgın hastalıklarından biri olmuştur. 2004-2014 yılları arasında toplam 2.260.389 vaka görülmüş, 45.543 ölüme neden olmuştur. Yaşanan şiddetli ishalle birlikte sıvı kaybı yüzünden saatler içinde ölüme neden olabilen hastalıktır.

Günümüzde hâlen zaman zaman salgınlar yapabilen koleranın, tarihte ilk olarak Asya kolera salgını olarak bilineni 1817- 1824 yılları arasında olmuş ve milyonlarca kişi yaşamını kaybetmiştir. 19. yüzyıldaki büyük kolera salgını 1852’den 1860’a kadar sürmüştür. Salgın Hindistan’dan köken almış, Ganj Nehri Deltası’ndan yayılarak Asya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Afrika’da bir milyondan fazla insanın yaşamına son vermiştir. İngiliz Doktor John Snow, Londra’nın yoksul bir bölgesinde çalışırken kolera vakalarını takip etmiş ve sonunda kirli suyu hastalık için bulaşma aracı olarak tanımlamayı başarmıştır.

Bu salgın ticaret gemileri ile İzmir’e de yayılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu yetkilileri Urla’da bir karantina adası oluşturmuş ve buna Urla Tahaffuzhanesi denilmiştir. 19. yüzyılın sonlarında tahaffuzhanenin beş yüz ila bin sekiz yüz kişiyi barındırabilecek kapasitede olduğu bilinmektedir.

Tüberküloz salgınları

Hastalığa sebep olan basili (Mycobacterium tuberculosis) ilk olarak tespit eden Robert Koch, bu çalışması ile 1905’te Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmıştır. Hastalığın temel belirtileri ateş, kanlı öksürük, hâlsizlik, kilo kaybıdır.

Tüberkülozun geçmişi insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Yaklaşık beş bin yıl öncesine ait Mısır mumyaları incelenirken bazı kişilerin tüberkülozdan öldüğü tespit edilmiştir. Antik Yunan döneminde MÖ 5. yüzyıla ait belgede Hipokrat, bu hastalığın o dönemde çok sayıda ölüme neden olduğunu ve gençlerde daha sık görüldüğünü belirtmiştir. Avrupa’da ise salgın 1600’lü yıllarda başlamıştır ve yaklaşık 200 yıl süren salgında çok sayıda kişinin öldüğü bilinmektedir. Tüberküloz, edebiyat ve sanatta üzerine çok fazla tartışılan ve fikir yürütülen hastalıklardan biridir. Önceki yıllarda entelektüel insanların hastalığı olarak görülüp romantik ve ruhani gücü temsil eden hastalık, 20. yüzyılda ise yoksul ve temiz olmayanların hastalığı olarak görülmeye başlanmıştır. Bulaşma şeklinin anlaşılması ve direnç gelişebilmesine karşın etkili tedavi stratejileri ve aşısı sayesinde hastaların sayısı hızla azalmıştır.

Kovid-19

Koronavirüs olarak da bilinen bu salgın ilk olarak Çin’in Hubei Bölgesinde bulunan Vuhan’da ortaya çıkmıştır. 30 Ocak 2020'de Kovid-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs, pandemi yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir. Hastalığın damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Belirtileri ateş, nefes darlığı ve solunum güçlüğü, tat ve koku kaybı...

Koronavirüs diğer hastalıklara göre yeryüzünde hastalık seyri dışında çok farklı etkilerde de bulunmuştur. Mesela, ülkeler birbiriyle olan tüm ulaşım yollarını kapatmış; ithalat ve ihracat minimuma indirilmiş; turizm tamamen durmuş, tüm ülkeyi kapsayan sokağa çıkma yasağı uygulanmış; alışveriş yerleri belli saatler dışında kapatılmış; eğitim kurumları uzun süre kapalı kalmıştır. Bu tedbirlerden de anlaşılacağı gibi temel amaç insanları virüsten koruyarak yayılımını engellemektir.

Koronavirüs enfeksiyonlarının yayılmasını önlemek için standart öneriler arasında düzenli olarak alkollü el dezenfektanları veya su ve sabunla ellerin temizlenmesi, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun mendil veya dirsek içi ile kapatılması, bu semptomları gösteren kişilerle yakınlaşmaktan kaçınılması yer alır. Kullanılan mendilin derhal çöpe atılması gereklidir.

Emine Yılmaz, Ömer Emin Akbaş, Ebrar Bilal Balcı, Fatih Köse

Editör: TE Bilisim