Şerife Akıncı / Analiz - AA - Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 22 Haziran 2022'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Ankara'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından yayımlanan ortak bildiride, siyasi, ekonomik, askeri, güvenlik dahil, ikili ilişkilerde yeni iş birliği döneminin başlamasına yönelik kararlılık vurgulandı.

Yeni dönem öncesi ticari ilişkiler

Ekonomi, Ankara-Riyad ilişkilerinin önemli bir boyutunu oluşturuyor. İki ülke arasında gerçekleşen yıllık ticaret verilerine bakıldığında bu durum çok net görülüyor. 2000'li yılların başında ikili ilişkileri güçlendirmek ve ticaret hacmini artırmak amacıyla müzakereler yapıldı ve bu konuda karşılıklı adımlar atıldı. 2003 yılında Cidde’de Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi kuruldu. 2005 yılında güvenlik iş birliği antlaşması imzalanarak uluslararası düzeyde terörizme karşı birlikte mücadele etme ve narkotikle mücadelede iş birliği yapma kararı alındı. Yine 2005 yılında Körfez ülkelerinin Türkiye’de yatırım yapmalarını teşvik etmek için İstanbul Ticaret Odası ile Cidde Ticaret ve Sanayi Odasının koordinatörlüğünde, uluslararası bir kurum tarafından işletilecek yatırım fonu oluşturuldu.

Dünya ticareti ve enerji geçişi hususunda iki önemli bölge ülkesi olan Türkiye ve Suudi Arabistan, ekonomik, stratejik ve siyasi alanlarda ortak çıkarlara sahiptir. 

Kamu kuruluşları arasındaki yakın ilişkilere paralel olarak özel sektörler arasındaki iş birliği de gelişti. İki ülkede de faaliyet gösteren firma sayısı her geçen yıl artış gösterdi. Türkiye ve Suudi Arabistan arasında çeşitli alanlarda imzalanan birçok anlaşma ile iş birliği artarak devam etti. Türkiye ile Suudi Arabistan arasında gerçekleşen bu girişimler, iki ülkenin ticaret hacminin büyümesinde etkili oldu.

2000 yılında 1,3 milyar dolar olan Türkiye-Suudi Arabistan ticaret hacmi, yıllar içinde artış gösterdi. 2006'da 3,235 milyar dolar, 2010'da 3,598 milyar dolar, 2012'de ise 5,847 milyar dolar seviyesine ulaşarak tarihi zirvesini gördü.

Ekonomik iş birliğinin yanı sıra iki ülke arasında kültürel faaliyetler de gerçekleştirildi. 2008'de Suudi Arabistan hükümeti Türkiye’yi, Canadriya Kültür Festivali’nin kutlamalarına onur konuğu olarak çağırdı. Bu davete olumlu cevap veren Türkiye, Canadriya Festivali’ne Arap ülkeleri dışında katılan ilk ülke oldu. Festivalde gerçekleştirilen görüşmelerde iki ülke arasında turizm iş birliği protokolü imzalandı. 2000'de Türkiye’yi 15 bin 779 Suudi vatandaşı ziyaret ederken, bu rakam 2009 yılında 66 bin 938'e, 2012'de ise 175 bin 467'ye yükseldi[1].

Anlaşmazlık en çok ekonomik ilişkileri etkiledi

2012-2019 yılları arasında iki ülkenin ticaret hacminde iniş-çıkışlar görülse de 5 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmine ulaşıldı. Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinde yaşanan değişimlerden en çok ikili ticaret olumsuz etkilendi. Anlaşmazlıkların zirve yaptığı zamanlarda ekonomik ilişkiler zayıflama eğilimi gösterdi. Özellikle 2021'in bazı aylarında Suudi Arabistan’ın Türkiye’den ithalatı durma noktasına geldi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2020'de 4,227 milyar dolar ve 2021'de 3,721 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin düzeyi, özellikle ekonomik performans açısından potansiyelin oldukça altında kalıyor. Bu noktada gelişen ülke ekonomileri içerisinde dikkatleri üzerine çeken Türkiye ve Suudi Arabistan'ın odaklanacağı öncelikli konular ikili ticaret, bölgesel gelişmeler, yatırım ve enerji projeleri olacak.

2020 yılında Suudi Arabistan’a karşı ticaret fazlası veren konumunu koruyan Türkiye, 2021'de 3,190 milyar dolar düzeyinde bir ticaret açığı verdi. 2021'de resmi bir boykot kararı olmamasına rağmen Suudi Arabistan’ın Türkiye’den ithalatında hızlı bir düşüş yaşandı ve Suudi Arabistan, 2021 yılında Türkiye’den yalnızca 265 milyon dolar düzeyinde mal ve hizmet alımı gerçekleştirdi[2]. İki ülke arasında 2022'nin ilk 4 ayında ulaşılan ticaret hacmi ise 1,624 milyar dolardı. Ticaret hacminde yaşanan düşüşe turist sayılarındaki düşüş de eşlik etti, 2018'de 747 bin 233 Suudi vatandaşının ziyaret ettiği Türkiye’yi 2020'de 67 bin 490 kişi, 2021'de ise sadece 10 bin 083 Suudi vatandaşı ziyaret etti.[3]

Yeni dönemde eskisinden çok daha iyi olmak mümkün

Dünya ticareti ve enerji geçişi hususunda iki önemli bölge ülkesi olan Türkiye ve Suudi Arabistan, ekonomik, stratejik ve siyasi alanlarda ortak çıkarlara sahiptir. Bu çıkarlar kapsamında karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin derinleştiği dünya düzeninde iki ülkenin yeniden siyasi etkileşimlerini artırması ve ekonomik ilişkilerini geliştirmesi artık bir gereklilik halini aldı. Mevcut jeo-stratejik değişimler iki ülke arasında bölgesel ve küresel kalkınma adına iş birliğini gerekli kıldı. Nitekim Orta Doğu ikliminde de tehditleri en aza indirmek amacıyla Türkiye ve Suudi Arabistan arasında yakın iş birliği için hala zemin uygun görünüyor. Siyaset, ekonomi, diplomasi ve jeo-strateji açısından olaylara daha geniş bir perspektiften bakıldığında, Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinde dünya ölçeğinde ideal bir noktaya taşıyacak adımların atılması gerekiyor.

Bugün bölgedeki uzlaşı ortamı da sert güçten, yumuşak güce geçiş fırsatı sunarak ülkelere birbirine yaklaşma imkanı tanıyor. Tarihin sunduğu fırsatları görmezden gelmeyen ve çeşitli potansiyel iş birliği alanlarını göz önünde bulundurarak dış politikalarını kendi çıkarlarına göre şekillendiren iki ülke, 2022 yılında siyasi ve ekonomik ilişkilerin yeniden geliştirilmesi yönünde adımlar attı. Veliaht Prens bin Selman'ın ziyareti bu anlamda önemli bir gelişme oldu.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin düzeyi, özellikle ekonomik performans açısından potansiyelin oldukça altında kalıyor. Bu noktada gelişen ülke ekonomileri içerisinde dikkatleri üzerine çeken Türkiye ve Suudi Arabistan'ın odaklanacağı öncelikli konular ikili ticaret, bölgesel gelişmeler, yatırım ve enerji projeleri olacak.

İki ülke, savunma, sağlık, yenilenebilir enerji, madencilik, petrokimya, inşaat, finans ve bankacılık sektörlerindeki yatırım fırsatlarını değerlendirmek için ciddi adımlar atabilir. Bu noktada savunma sanayii, iki ülke için de büyük önem arz ediyor. Suudi Arabistan, enerji altyapısını güvence altına almak ve savunma sektörünü güçlendirmek amacıyla Türkiye ile bilhassa savunma sanayii sektöründe ticari anlaşmalar yapabilir. Buna ek olarak Suudi Arabistan ile silah ve ekipman üretimi alanında ortak iş birliğinin yolunu açacak savunma sanayii anlaşması da imzalanabilir. Ayrıca siyasi farklılıklar nedeniyle düşen ticaret hacminin öncelikle 5 milyar doların üzerine çıkarılması, gelecek yıl için ise 10 milyar dolar hedefi belirlenmesi ve Suudi Arabistan Havayolları Saudia’nın Türkiye’ye yeniden uçuşları başlatması[4] gibi turizm faaliyetlerinin de gelişimine katkı sağlayacak adımların atılması bekleniyor.

Ankara ve Riyad arasındaki yakın iş birliği, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkiliyor. Keza iki ülke ilişkilerindeki olası gelişmeler, Orta Doğu'ya daha fazla istikrar getirilmesine yardımcı olarak Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır arasında özellikle Libya gibi anlaşmazlıkların yaşandığı coğrafyalarda stratejik anlaşmalara/uzlaşmalara varılmasına da zemin hazırlayabilir. Ayrıca Kuveyt, Bahreyn, Umman gibi diğer Körfez ülkelerinin de Türkiye ile ilişkilerini geliştirmesine olanak sağlayarak, ilgili ülkelerle ikili ticaretin artırılmasına da kapı açabilir.

Sonuç olarak, iki ülke arasında yaşanan anlaşmazlıkların doğurduğu siyasi rekabetin iki ülke için ekonomik maliyetleri artırdığı anlaşıldı. Bu maliyetlerden tamamen kurtulmak maksadıyla Türkiye ve Suudi Arabistan arasında stratejik rekabetten ziyade güçlü stratejik iş birliğine ihtiyaç var. Nitekim ikili ilişkilerin de bu çizgide geliştiği görülüyor.

[1] https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105

[2] https://comtrade.un.org/data/

[3] https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105

[4] https://www.dailysabah.com/business/transportation/saudi-arabias-flag-carrier-saudia-restarts-flights-to-istanbul

Editör: TE Bilisim