Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Y ve Z kuşağıyla yapılan anketlerde yer alan "Nerede yaşamak istersiniz?" sorusuna verilen cevaplar oldukça düşündürücü. Katılanların büyük bir kısmı yabancı bir ülkede yaşamak istediklerini, sadece tatillerde Türkiye’yi tercih edebileceklerini söylüyor. Amerika, İsviçre ve diğer Avrupa ülkeleri tercih edilen ülkelerin başında geliyor.

Sosyal medyanın dezenformasyonuna maruzlar

Maalesef yurt dışına yaşamak isteyenler; her gidenin başarılı olacağını, başarılı olamasa da devletin vereceği işsizlik maaşı ile Türkiye şartlarından daha iyi bir hayat süreceklerini düşünüyor. Yurt dışında çalışıp tatillerde ülkesine gelenler işin gerçeğinin böyle olmadığını söylemelerine rağmen gençler bunlara kulak tıkıyor. Bu noktada gençlerin arzu ve hayalleri hiç azalmıyor. Bu durum bize yurt dışında yaşama düşüncesinin reklam, film, dizi, müzik, belgesellerle; YouTube, Instagram, TikTok gibi sosyal medya araçlarıyla çok iyi işlendiğini söylüyor. Ayrıca gençleri kendi benliğinden, kültüründen koparma işinin çok sinsi ve kurnazca yapıldığını da söyleyebiliriz.

Ortak nokta: Yurt dışına çıkma hayali

Batı ve Batılı düşünceler savaşla yapılamayanı, kültürel dezenformasyon ile çok daha rahat başarabiliyor. Bunun en büyük göstergesi de dinî inançlarının hayatlarında önemli bir yere sahip olmadığını dile getirmeleri. Bu kuşağın azımsanamayacak bir kısmı böyle düşünüyor. Aile ve arkadaşlarını karşılarına almak pahasına kendilerini bazen ateist, bazen deist, bazen de agnostik olarak tanımlıyorlar. Hayatın gayesinin dünyevi ve nefsani zevkleri tadarak yaşamaktan ibaret olduğunu düşünüyorlar. Ciddi bir araştırma sonucunda bu düşüncelere ulaştıklarını söyleyemeyiz. Aykırılığın verdiği bir şımarıklıkla düşüncelerini dile getiriyorlar. Kendilerinden çok eminler ve temel değerlerden çok kolay vazgeçebiliyorlar. Ve bunlardan gurur duyuyorlar.

Sahte hesaplarla yönlendirmeler

2023 yılında yapılacak seçimlerde 62 milyona yakın seçmen oy kullanacak. Bunun yaklaşık 38 milyonunu Y ve Z kuşağı oluşturuyor. Birileri tarafından kendilerine sürekli şu pompalanıyor: “Siz %60’lık bir orana sahipsiniz. Gücünüzün farkında olunuz.” Günümüzde siyasetten ekonomiye, spordan medyaya kadar her kesimin gözü kulağı Y ve Z kuşaklarında.

Bu kuşaklar bunun farkında olduğu için maalesef bazen ukalalaşarak toplumu, kültürü, örfü en önemlisi dinî yok edecek istekleri şiddetle dayatmakta hatta bu konuda sosyal medyada örgütlenmekteler. Bu konuda gençleri örgütleyenlerin, yönlendirenlerin büyük çoğunluğunun Z kuşağı olmadığı, yurt dışı sahte hesaplar tarafından yönlendirildiği görülmekte. Kendilerine bu ispatlansa bile gerçekleri, doğruları görmemekte ısrar etmekteler. Ne yazık ki gençler sosyal medyanın etkisiyle millî ve manevi değerlerden uzak bir hayat tarzını benimseyip çevrelerine ve kültürlerine yabancılaşmaktalar.

Ebeveynlerin ilgisizliği ve gerçekleri görmeyişi

Akıllı telefonlar Z kuşağının vazgeçilmezi. Daha 9-10 yaşlarında iken ebeveynlerinin itirazlarına rağmen bir şekilde akıllı telefonlara sahip oluyorlar. Ne yazık ki ebeveynler akıllı telefonların pimi çekilmiş bir bomba olduğunu unutuyor. Çocuklarının isteklerine boyun eğiyorlar. “Ne yapalım, herkeste var.” diyerek onlara teslim oluyorlar. Bu da pek çok vahim olaya yol açıyor. Bir de buna kontrolsüz kullanım eklenince çözümü zor problemler ortaya çıkıyor. Değerler yozlaşıyor, normaller anormalleşiyor, anormaller normalleşiyor…

Z kuşağı ile ebeveynlerin çatışması

Gününün büyük çoğunluğunu internette geçiren Z kuşağı teknolojiye olan ilgisi yüzünden basit, sıradan mesleklere asla ilgi duymuyor. Üniversitede düşündüğü, hayal ettiği devlet burslu bölümlere giremeyince de ebeveyninin gelir durumunu göz önünde bulundurmadan kendisini özel üniversitede okutması için ebeveynine baskı yapmakta, gerçekleşmeyince de ebeveynleri ile çatışmaktadır.

Öz güvenleri tavan yapmış bu kuşak, görüşlerini açıkça savunan, bireysel hareket etmeyi seven bir kimliğe sahip. Z kuşağının %25’i girişimci olmak ve kendi işini kurmak istiyor. Dili önemsiyor, lakin öğrenmek istemesine rağmen ciddi vakit ayırmadığı için bir türlü öğrenemiyor. Sorumlusunun da sadece öğretmen ve eğitim sistemi olduğunu iddia ediyor.

Sosyal medyada gördüğü bilgileri çok fazla sorgulamıyor, paylaşım sayısını bir doğruluk kriteri olarak görüp kendisi de paylaşıyor. Kültürel dezenformasyonun bir parçası oluyor. Hatta bununla övünüyor.

Kendileri için düşündükleri hayatta çalışma saatleri onlar için kısa olmalı; alacağı maaş barınma, moda, gezme, tatil için kesinlikle yeterli olmalıdır. Çalıştığı ortamda işin hakkını verip vermediğine bakılmaksızın kendisine saygı duyulmalıdır.

LGBT ahlaksızlığı özgürlük olarak empoze ediliyor!

Gençler elbette siyasiler için bir oy deposu. Siyasiler oy kaybetmeyi göze alamadıkları için her fırsatta onlara göz kırpıyor. Z kuşağının büyük çoğunluğunun bireysel cinsel özgürlük olarak kabul ettiği LGBT’yi desteklediklerini de görmekteyiz. Siyasilerin oy uğruna gençlerin bu tutumlarına açık bir tavır koymamaları büyük bir sorun teşkil etmekte, ahlaki değerlerin yozlaşmasına yol açmaktadır.

Gençlere sahip çıkalım

Bu yüzden Y ve Z kuşağını iyi tanımamız gerekiyor. Bilimsel veriler göz önünde bulundurularak gerçekler belli bir mantık çerçevesinde gençlere sunulmalıdır. Hayatın gerçekleri onlara hatırlatılmalı, ekonomik kaygıları giderilmelidir. KOSGEP (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ) gibi kurumların sunduğu imkânlar ve projeler tanıtılarak gençlerde bir farkındalık yaratılabilir. Ekonomik anlamda toplum huzurlu olmazsa bu mutsuzluğa neden olur ki bu beklenti Z kuşağında daha fazla. Bu ülke bizim, bu kuşaklar bizim. Daha fazla sahip çıkalım onlara...

Behlül KARADENİZ

 

Editör: TE Bilisim