Rusya'nın uzakdoğu bölgesinde gerçekleşen 7. Doğu Ekonomik Forumu çerçevesinde düzenlenen "Çok Kutuplu Bir Dünya Yolunda" başlıklı panele Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yanı sıra Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi Başkanı Li Çanşu, Moğolistan Başbakanı Luvsannamsrain Oyun-Erdene, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve geçtiğimiz yıl Myanmar'daki askeri darbeyi gerçekleştiren Myanmar Devlet İdare Konseyi Başkanı Min Aung Hlaing katıldı. Panele Hindistan Başbakanı Narenda Modi, Malezya Başbakanı İsmail Sabri Yakub ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Tinh ise videolu mesaj gönderdi. Putin, düzenlenen oturum öncesi katılım sağlayan ülke başbakanları ile ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirirken en dikkat çeken görüşme Putin ile Myanmar'ın darbeci başbakanı Min Aung Hlaing arasında gerçekleşti. İkili görüşmede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e övgüler sıralayan Myanmar'ın darbeci başbakanı Min Aung Hlaing, "Size Rusya Devlet Başkanı olarak hitap etmeyeceğim. Size bir dünya lideri olarak hitap edeceğim. Çünkü dünyada istikrarı siz sağlıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"BATI'NIN YAPTIRIMLARI BOYUN EĞDİRMEYE YÖNELİK'' 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gerçekleşen oturumda önceki yıl Kovid-19 salgını nedeniyle Doğu Ekonomik Forumu'nun gerçekleşemediğini ancak geçtiğimiz yıl tekrar düzenlendiğini hatırlatarak, "Doğu Ekonomik Forumu, Kovid-19 salgını nedeniyle zorunlu bir aranın ardından geçtiğimiz yıl yeniden gerçekleşti. Geçtiğimiz yılki forumda çoğu uzman, dünyadaki iş hayatının toparlanmaya başladığı ve Kovid-19 kısıtlamalarının kaldırılmasıyla kısa sürede normale döneceği konusunda hemfikirdi. Ancak salgın yerini yine küresel nitelikte olan ve tüm dünyayı tehdit eden başka zorluklara bıraktı. Batı'nın yaptırım ateşi, diğer ülkelere davranış modelleri dayatmaya, onları egemenliklerinden yoksun bırakmaya ve iradelerine boyun eğdirmeye yönelik saldırgan girişimlerdi. Açıkçası, bunda olağandışı bir şey yok, bu kolektif Batı tarafından onlarca yıldır sürdürülen bir politikadır. Bu süreçlerin nedeni, ABD'nin küresel ekonomi ve siyasetteki anlaşılması zor egemenliğinin yanı sıra Batılı seçkinlerin nesnel gerçekleri görme ve tanıma konusundaki inatçı isteksizliği ve hatta yetersizliğiydi" ifadelerini kullandı.

"BATILI ÜLKELER KENDİ MODELLERİNE GÖRE YAŞAMAYA ZORLUYORLAR''  

Asya-Pasifik ülkelerinin çekim merkezi haline geldiğini belirten Putin, "Yakın zamanda tüm uluslararası ilişkiler sisteminde tektonik değişikliklerin geri döndürülemez olduğunu söylemiştim. Dünyanın dinamik, gelecek vadeden devlet ve bölgelerinin ve hepsinden önemlisi, tabi ki Asya-Pasifik bölgesinin rolü önemli ölçüde büyümüştür. Ülkeleri, ekonomik ve teknolojik büyümenin yeni merkezleri, personel, sermaye ve endüstriler için çekim noktaları haline geldi. Buna rağmen Batılı ülkeler, sadece kendileri için faydalı olan eski dünya düzenini sürdürmek, herkesi kendilerinin icat ettikleri ve düzenli olarak ihlal ettikleri kötü şöhretli kurallara göre yaşamaya zorlamak için çabalıyorlar. Bu kuralları kendi lehlerine sürekli değiştiriyorlar. Aynı zamanda, diğer ülkelerin böyle bir dikte ve keyfiliğe boyun eğme konusundaki isteksizliği, Batılı seçkinleri, dünya güvenliği açısından, maceracı kararlar almaya zorlamaktadır. Bütün bu kararlar, Batılı devletlerin vatandaşları da dahil olmak üzere ülkelerin ve halkların çıkarlarına aykırıdır. Batılı seçkinler ile kendi vatandaşlarının çıkarları arasındaki uçurum giderek artıyor. Böylece, Avrupa'da ulaşılan endüstriyel gelişme düzeyi, insanların yaşam kalitesi, sosyo-ekonomik istikrar gibi tüm bu kötü şöhretli Avrupa-Atlantik adına Washington'dan gelen siparişler için harcanan yaptırımlar fırınının ateşine atılıyor. Bu birlik, dünya meselelerinde ABD'nin diktatörlüğünü korumak uğruna feda edilir" şeklinde konuştu.

"BATILILAR DÜNYA EKONOMİK SİSTEMİNİN TEMEL DİREKLERİNİ BALTALADI'' 

Batılı ülkelerdeki ekonomik karmaşaya da değinen Putin, "İlkbaharda, birçok yabancı şirket, bundan en çok bizim ülkemizin zarar göreceğini düşünerek Rusya'dan çekildiğini duyurmak için yarıştı. Ama şimdi Avrupa'da üretimin ve istihdamın birbiri ardına nasıl kapatıldığını görüyoruz. Sonuç olarak Rusya ile ekonomik bağların kesilmesi amaçlandı. Avrupa işletmelerinin rekabet gücü düşüyor, çünkü AB yetkilileri aslında onları uygun fiyatlı hammaddelerden, enerji kaynaklarından ve satış pazarlarından mahrum bırakıyor. Sonuç olarak, hem kıtada hem de küresel pazarda bir bütün olarak Avrupa ticaretinin ABD'li patronları tarafından işgal edilmesi şaşırtıcı değildir. Dolar, euro ve sterline olan güven azaldı. Riskli para birimlerinin kullanımından uzaklaşılıyor. Bu arada, ABD'nin müttefikleri bile dolar varlıklarını yavaş yavaş azaltıyor. Bu raporlarda görülebilir. Burada belirtmek isterim ki Gazprom ve Çinli ortakları dün gaz tedariki için ödeme yaparken yarı yarıya Ruble ve Yuan para birimlerine geçme kararı aldı" dedi.

" UKRAYNA TAHILI AB ÜLKELERİNE GİDİYOR'' 

Dünya genelindeki yüksek enflasyon, üretim sorunu ve gıda krizine de değinen Putin, İstanbul'da imzalanan tahıl anlaşması doğrultusunda Ukrayna limanlarından çıkan tahılın yoksul ülkelere değil AB üyesi ülkelere ulaştırıldığını savunarak, "Ukrayna tahılının ihraç edilmesini sağlamak için her şeyi yaptık ve elbette bundan yola çıktık. Afrika devletlerinin liderleriyle görüştüm ve onlara çıkarlarını sağlamak amacıyla Ukrayna tahıl ihracatını kolaylaştırmak için her şeyi yapacağımıza söz verdim. Bunu Türkiye ile gerçekleştirdik. Türkiye ara ülke statüsünden çıkarsa, Ukrayna'dan ihraç edilen tahılın neredeyse tamamı gelişmekte olan ve en fakir ülkelere değil, AB ülkelerine gönderilecek. En çok ihtiyaç duyan ülkelere yardım etmek anlamına gelen BM Dünya Gıda Programı kapsamında, 87 gemiden sadece iki tanesine yükleme yapıldı. 2 milyon tondan sadece 60 bin ton bu 2 gemiyle taşındı. Bu, gelişmekte olan ülkelere gönderilenlerin sadece yüzde üçü" ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim