Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Yazmayı çok seviyorum fakat bu aralar nereden başlayacağımı bilemiyorum veya ne yazacağıma karar veremiyorum. Hayatta görmüş olduğumuz birçok şey hakkında bilgiler edinmeye çalışsak hayata dair görüşümüz, fikrimiz değişir belki. Kendi hayatını kötüleyen kişilerinin bilmesi gereken noktalardan biri de budur.

 İnsan, yaşamında her istediğini elde edemeyeceğini bilmelidir ki hayatta kalması için bir sebebi olsun. Şayet istediği birçok şeyi elde edebilirse daha fazlasını isteyecektir. Yetinmeyecek ve durmayacaktır.  Fazlasını ele geçirmek için her şeyi yapabilecek bir hırsı vardır. Hep bir hareket içerisinde olacaktır. İnsanın fıtratında vardır bu hırs. İnsanın, hırsından kurtulma şansı var mıdır peki? Vardır!..

Bu hırsı bir fırsata dönüştürebilir insan. Hırsını umuda çevirebilmesi mesela. Umut denen şeyi bir yerlerde duyduğumuzda içimiz rahatlar, hayata tutunmak veya sarılmak için bir sebebimiz olur. Umut, insanın en yardıma ihtiyaç olduğu lahzada uzanan yardım elidir. Umudun varsa mesut olursun, geniş ufuklara sahip olursun, başarıya götüren yolu bulursun. Umudun yoksa karanlığa, bataklığa düşersin, hayatından vazgeçip yitersin ve başarıya ulaşma imkânını kaybedersin. Hayatta başarılı olanların hepsi de umudunu asla kaybetmeyenlerdir. Bana göre umut, hayatta başarılı olmak ve hedefe ulaşmak için Allah'ın bizlere verdiği bir anahtardır. Bu anahtarla her kapıyı açabiliriz. İnsanları hastalıkların pençesinden kurtaran, sevdiklerine kavuşturan, fakirleri zengin eden ve insanları üzüntüden kurtarıp mutluluğa ulaştıran duygu hep umuttur. Bunun üzerine onlarca şiir söylenmiş, onlarca şarkı yapılmış ve onlarca kitap yazılmıştır. Umut, insanı her zaman karanlıktan aydınlığa, kötülükten iyiliğe götürür. Bütün dünya “Vazgeç!” dediğinde umut fısıldar kulağına: "Bir kere daha dene!"

İnsan umudunu asla yitirmemeli ki umutsuzluğa kapılmasın. Umutsuzluğa kapıldığı an her şeyini kaybeder. Umut yitirilince kaybedilecek başka bir şey de yoktur. Yaşadığımız dünyadaki yakınlarımızı veya çevremizde olanları perişan ve zayıf bir hâlde olduklarını az çok görebiliyoruz. Umut kaybedilecek bir duygu değildir. Ümidini kaybetmiş olanın huzuru ve mutluluğu kaçar. "Her şerde bir hayır vardır." diyoruz ya… Bu da bir umuttur. Her umutsuzluğun ardında bir umut yatar. Umudu güzel bir yaşamın kaynağına benzetebiliriz. Hayat zaman zaman yüzümüze güler, bazen de gülmez. Bu durumda hayatın hem güzel hem de zor günlerini de göreceğiz. Bazen kendimizi mağlup hissedeceğiz. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda umut gibi bir kalkana veya bir zırha tutunmak gerektiğini bilmek zorundayız.

Müstakbelde ne olacağını veya karşımıza ne çıkacağını muhakkak ki bilemeyiz. Ancak yarınların güzel olacağını umut etmek, bunun için de biraz ceht etmek, her zaman daha faydalı olmuştur. Bir insan, umut edebildiği sürece vardır. Umut tükenmişse varlık da anlamını yitirmiş demektir. Bundan ötürü umudumuzu asla yitirmemeliyiz. İçimizde taşıdığımız bir umudumuz hep olsun.

Obada İsam ALESA

***

Öğrenci aile ilişkisi

GÜNÜMÜZDE ebeveynlerin çözmeye çalıştıkları sorunlardan bir tanesi de çocuklarının okul başarısı. Pek çok insanın izlenimlerine göre de ebeveynler en çok bu sorundan mustaripler. Sürekli çocuklarının geleceği hakkında yakınıp durmaktadırlar. Onları eğitirken birtakım sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu sorunlar aslında aşılması güç olan sorunlar değildir fakat öğrencinin psikolojisini etkileyen, çözülebilecek sorunlardır. Örneğin dönem sonu notları geldiğinde bunu değerlendirirken aile hem kendisini hem de öğrenciyi birlikte sorgulamalıdır. Ailenin çocukla karşılıklı oturup acaba hatayı nerede yaptık diye bir değerlendirme yapması lazım. Notlar düşük olduğunda çocuğun azarlanması yersizdir. Dönem boyu çocukla ilgilenmeyip de dönem sonu gelince ahkâm kesmenin, nasihat etmenin hiçbir faydası olmuyor çünkü o dönem bitmiştir artık. Kontroller, takipler dönem boyunca olmalıdır. Karneler dört aylık bir sürecin değerlendirmesidir.

HER ÇOCUĞUN KABİLİYETİ BİR DEĞİLDİR

Her zaman öğrenciyi notla değerlendirmemek gerekir. Çalışarak, emek sarf ederek, gayret ederek alınan düşük bir not, çalışmadan alınan yüksek bir nottan daha değerlidir. Dünyayı her zaman yüksek not alanlar yönetmiyor ama çalışıp emek sarf edenler, gayret edenler etkili oluyor. Her çocuğun kabiliyeti bir değildir. Bazılarının sözel zekâsı iyidir; bazılarının sayısal, bazılarının bedensel, bazılarının ise sanatsal... Başarısız çocuk yoktur, keşfedilemeyen çocuk vardır. Bu keşfedilemeyen yönleri bulup öne çıkarmak gerekir. Çocukları kabiliyetleri doğrultusunda eğitmek daha doğru olur. Çocukları kabiliyetleri yönünde teşvik etmek, heyecanlandırmak, gayret etmelerini sağlamak daha olumlu neticeler verir. Eğitim-öğretim sürecine ilişkin okul başarısını artıran etkenler üzerinde yapılan araştırmalarda, okul başarısı üzerinde okul-aile dayanışmasının önemli bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Evdeki sorumluluklarını yerine getiren öğrenci okuldaki sorumluluklarını da yerine getirir. Aile çocuğunun sahip olduğu kabiliyetlerin farkında olmalı ve okul ile işbirliği yaparak bu kabiliyetlerin gelişmesine katkı sağlamalıdır.

AİLE ÖĞRENCİNİN OKUL BAŞARISINI ETKİLİYOR

Aile içi uyumun öğrencinin başarısında büyük etkisi vardır. Ailenin destekleyici, motive edici tavırlarının öğrencinin başarısına katkı sağladığı inkâr edilemez bir gerçektir. Anne-babanın katılığı, tutarsızlığı, umursamazlığı ve aile içi geçimsizlik de okul başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim alanında yapılan kimi araştırmalar çevrenin ve bilhassa ailenin öğrencinin okul başarısını etkilediğini ortaya koymaktadır. Ailede anne yoksunluğunun etkisini inceleyen bir araştırmada, anne bakımından yoksun büyüyen çocukların hem fiziki hem de ruhi gelişimlerinin gerilediğini hatta yaşamlarının tehlikeye düşeceği saptanmıştır. Ailelerinin yanlış tutumları, ilgisizlikleri, baskıları, sertlikleri, sevgisizliklerinin öğrencilerin korku ve gerginlik duymalarına neden olduğu ve böylece derslere karşı ilgilerini yitirdikleri saptanmıştır. Yapılan bir başka araştırmada ise çocuğuna yakın ilgi gösteren, çocuğunun çalışma ortamını düzenleyen ve planlayan, çocuğunun başarısını övücü sözlerle destekleyen, çocuğunun başarısızlığına rağmen onu güzel sözlerle yüreklendiren anne-babaların çocuklarının akademik başarılarının yüksek olduğu saptanmıştır.

Editör: TE Bilisim