Muhammet Şimşek - ÖZEL HABER

Toplumda kutuplaşmalara yol açan siyasi çıkışların avukatlık mesleğine zarar verdiğini düşünen çok sayıda avukat uzun zaman önce Bağımsız Avukatlar (BAK) adlı grubu kurdu. Başta fikir, din ve ifade özgürlüğü olmak üzere her türden özgürlüğün önünü açacak ve yargının temel kurallarından başka kimseden emir almayacak bir baronun inşasını talep eden grup önümüzdeki hafta sonu yapılacak olan seçimlerde yarışacak. Bağımsız Avukatlar (BAK) adına Diriliş Postası’na konuşan Gülden Sönmez nasıl harekete geçtiklerini şöyle anlattı: “İstanbul Barosu üyesi bir grup avukatın Ekim 2020’de bir araya gelip, uzun ve çok yönlü istişareler sonucunda olgunlaştırdığı bir grup çalışmasıdır. Yapılan uzun istişareler sonucunda oluşturulan ve www.bak.gen.tr adresinde bulabileceğiniz çalışma usul ve ilkelerimizi içeren bir metin oluşturduk ve yayımladık. Sonrasında 5 Nisan 2021’de yapılan çağrı ile grubumuz ilan edilmiştir.”

‘BU ZİHNİYET ARTIK DEĞİŞMELİ’

Avukat Gülden Sönmez “BAK olarak mevcut yargı düzenine ve başta kendi baroları olan İstanbul Barosuna bir takım eleştirileri olduğunu belirterek şunları söyledi: “20 yıldır aynı ekip tarafından yönetilen İstanbul Barosunun asıl işini bırakıp bir siyasi partinin arka bahçesi haline getirilmiş olması; belli bir ideolojik mücadeleyi diğer üyelerinin görüşlerini yok sayarak meslek ve yargı sorunlarının önünde tutması; 56.000 nitelikli üyeye sahip olmasına rağmen gücünün farkında olmaması; Adil Yargılanma Hakkını, savunma hakkını, avukatlık mesleğini doğrudan ilgilendiren yasa yapım süreçlerine müdahil olmaması; ekonomik sorunlarımız, stajyer avukatların sıkıntıları, genç avukatların sorunları, CMK sisteminin topluma da zarar veren bir noktaya gelmiş olması karşısında ihtiyaç duyduğumuz yasal değişiklikler için etkin çalışma yürütmemesi BAK’ı ortaya çıkaran önemli sebeplerdir.”

‘MESLEK İTİBAR KAYBEDİYOR’

Sönmez avukatlık mesleğinin İstanbul Barosu’nun mevcut yönetim zihniyeti elinde kan kaybettiğine dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “En önemli sorunumuzun İTİBAR sorunu olduğunu düşünüyoruz. İntihar vakalarının da ekonomik sorunlarımızın da temelinde esasen önemli bir misyona sahip mesleğimizin çeşitli sebep ve ihmaller neticesinde itibarsızlaştırılması yatmaktadır. Mesleğin her geçen gün itibar kaybına uğraması sürecinde Baronun izleyici olmaktan öteye gidememesi, geniş üye kitlesini mücadeleye dahil edememesi bir sistem sorununa işaret etmektedir.”

‘TEK TİPLEŞMEYE HAYIR’

“56.000 üyeli bir örgütün 8.500 oyla seçilen tek tip bir ekip tarafından diğer üyelerinin düşüncelerinin göz ardı edilerek yönetiliyor olması önemli bir sorundur” diye konuşan Sönmez sözlerine şunları da ekledi: “56.000 üyeye sahipken 8500 kişinin desteğiyle ve onları hoş etmek adına iş yaparsanız özgüveniniz olmaz, gücünüzün farkında olmazsınız, baroyu politikaya atlama tahtası olarak kullanırsınız, baroyu politikleştirip arka bahçe haline getirirsiniz. Bu sorunların çözümü ve daha sağlıklı ve katılımcı bir yönetim için bir takım esaslı meselelerde kararına ihtiyaç duyulan nispi temsil sistemine göre oluşturulacak Baro Meclisi’nin yasal zemin de kazandırılarak hayata geçirilmesi yönünde çabamız olacaktır.”

BAK’IN YÖNETİM ŞEKLİ

Avukat Gülden Sönmez içinde bulunduğu grubun nasıl çalıştığını ise şöyle anlattı: “Yatay örgütlenme modelini esas alan bağımsız avukatlar başkan ve yöneticiler esası ile değil meclis esası üzerinden hareket etmektedir. Bağımsız Avukatlar, faaliyetlerini karar mercii olan BAK Meclisi, alınan kararları icra eden BAK Koordinasyon Kurulu ve Dinamik İcra Kurulu, Bağımsız Avukatlar’a aidiyet hisseden tüm avukat ve stajyer avukatlardan oluşan ve meclise tavsiye niteliğinde kararlar alan BAK Kürsüsü isimli dört ana organ eli ile yürütmektedir.”

‘YARGI ZEDELENİYOR’

SÖNMEZ mevcut sisteme eleştirilerine ayrıca şunu da ekledi: “CMK sisteminde yaşanan sorunlar ele aldığımız sorunların başında gelmektedir. Mevcut angaryaya dönmüş haliyle sistem avukatların itibarı açısından da sorunlu olup Adil Yargılanma hakkını ve savunma hakkını zedeleyecek bir noktaya gelmiştir. CMK sistemine dahil olan avukatların teorik ve pratik paylaşımlarla savunma hakkının teminatı olmasının önünü açacak, ücretlerin asgari ücret tarifesinin altında kalmaması ve beraat kararları neticesinde CMK avukatının da vekalet ücretine hak kazanması, CMK ücretlerinin savcılık tarafından ödenmesi usulünün terkedilmesi, savunma hizmetinin kamu hizmeti olması dikkate alınarak KDV kesintisinin kaldırılması noktasında yasa süreçlerinin de zorlanması dahil çabalarımız olacaktır.

‘AVUKATLAR YOK SAYILIYOR’

Gülden Sönmez, adliyeler çalışma alanımız olmasına rağmen adliyeye aranarak (xray) ve telefonu masaya, çantayı cihaza koyarak girmek durumunda kaldıklarına dikkati çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Yemekhane ve kafeteryalardaki eşitsiz uygulamalara muhatap olmamız, otoparktan ücretli olarak yararlanmak zorunda kalmamız, kısıtlı alan uygulaması sebebiyle bazı mahkeme ve savcılıklara izinsiz girilememesi gibi her aşamada yargılamanın diğer unsurları olan savcı ve hakimlere göre oldukça dezavantajlı bir pozisyonda olduğumuz açıktır. Bu sorunun temelinde yasal bir zemini olmamasına rağmen adliye yönetiminin başsavcılıklara verilmiş olması yatmaktadır. Mevcut durumda adliye yönetiminde avukatlar ve mahkemeler yok sayılmaktadır. Bunun düzeltilmesi ve adliye yönetiminin avukatların ve hakimlerin de dahil olduğu bir kurul tarafından yönetilmesi gerekmektedir.”

Editör: TE Bilisim