Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'da "İlk Oyum AK Parti'ye, İlk Oyum Erdoğan'a" programında bir araya geldiği gençlerin sorularını yanıtladı, onlarla sohbet etti.

Bu program öncesi yapılan ve gençlere Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili görüşlerinin sorulduğu sokak röportajının izletilmesinin ardından kürsüye çıkan öğrenciler, Erdoğan'a sorularını yöneltti.

Katılımcılardan Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü 2. Sınıf öğrencisi Zehra Yılmaz, ilk defa kullanacağı oyu Erdoğan'a vereceği için heyecanlı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seçim için daha önce "14 Mayıs" tarihine işaret ettiğini hatırlatan Yılmaz, "Buna kesin gözüyle bakabilir miyiz? Ayrıca Adnan Menderes'in 'Yeter söz milletindir' sözünü referans gösterdiniz. Ben de 'Gençler AK Parti'yi desteklemiyor, iktidar değişecek' söylemlerine karşı demek istiyorum ki 'Yeter, söz gençlerindir.' Bir de seçim tarihini erkene çekerek sınav stresiyle seçim yoğunluğunu bir araya getirmediğiniz için ayrıca teşekkür ederim." diye konuştu.

"BİZ KARARIMIZI MART AYININ 10'UNDA AÇIKLAYACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan da birilerinin burada hedef saptırmaya gayret ettiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Bu bir erken seçim falan değil, seçimi öne almak. Yapılan bu. Bir diğer adım olarak da biz burada aslında bir güncelleme yaptık. Bu güncelleme ile birlikte bu adımı attık ve Cumhur İttifakı olarak da Devlet Bey'le bu görüşmelerimizi yaparak dedik ki 'Zaman kaybına tahammül yok. Bunun için öyle incelemeler yaptık ki herkesin yaz tatiliyle ilgili durumlarını tutun, Karadeniz'de çay, fındık vesaire bütün bunların gidişlerini tutun bütün değerlendirmeleri yaparak herhangi bir sıkıntıya, KPSS vesaire... Bütün bu ayrıntıları masaya yatırdık ve adımı da buna göre atalım dedik. Hele hele öğrencilerimizin durumları bizim için çok önemli. Bu adımı da atarak kararı buna göre verdik ama resmi olarak cumhurbaşkanının burada bir yetkisi var. O da biliyorsunuz 10 Mart'ta Cumhurbaşkanı olarak biz bu yetkimizi kullanacağız ve ondan sonra 60 gün süre var. O süreyi de kim değerlendirecek? Yüksek Seçim Kurulu ama biz kararımızı inşallah Mart ayının 10'unda açıklayacağız."

"BİZ ÇOK FAKİR OKUDUK"

Soru sorarken heyecanlanan katılımcılardan birinin "Dünyayı titretiyorsunuz, sizin karşınızda heyecanlanmamak elde değil Sayın Cumhurbaşkanım" demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi, 'Ben bu kadar heyecanlanıyorum' diyor da sen bu milletin bir evladı olarak bu kadar heyecanlanırsan İngiliz nasıl heyecanlanmasın?" karşılığını verdi.

Bu sene ilk kez oy kullanacağını söyleyen öğrencilerden Ahmet Salih Gürbüz'ün "Bu zamana kadar gençlere sunduğunuz imkanları siz gençlik yıllarında yaşasaydınız hangi imkandan yararlanmak isterdiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz çok garip okuduk be, çok fakir okuduk. Biz kitaplarımızı, kalemlerimizi, defterlerimizi bulamazdık. Teksir notu nedir bilir misin? Biz kitap olmadığı için o teksir notlarıyla okurduk. O teksir notları da onun makinesi çalışır, bütün o mürekkepler o saman kağıdının üstünde dağılır ve ağabeylerimize 'bize satın' derdik, bize satmazlardı. Zaten kitabı kırtasiyeciden alamazdık. Defter için bir hafta, 10 güne gün verirlerdi ama biz ne yaptık 'biz bu çileyi yeni nesle, Ahmetlere çektirmeyelim' dedik. Okullar açıldığında sıralarınızın üzerinde kitaplarınızı buluyor musunuz kuşe kağıtla? Şimdi yardımcı ders kitaplarını da sıraların üzerine koyduk ama bunun hassasiyetini, bunun inceliğini bütün annelere, babalara, bütün komşularımıza anlatmamız lazım, değil mi? Böyle bir akım, böyle bir nesli hazırlıyoruz. Bunun için de tabii biz de diyoruz ki marifet iltifata tabidir, öyleyse bunları yapan bir iktidar milletinden ne istiyor? Diyor ki 'Gel, oyunu da bize ver.' Çünkü, inanın bu adamların eline bu memleket kalırsa yazıklar olur. Onun için çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz. Çünkü biz bunları göremedik, biz bu çileyi çok çektik ve bu çileyle beraber okullarımızı okuduk, bitirdik."

Gürbüz daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Elinizi sıkabilir miyim? Çocukluk hayalimdi" dedi. Bunun üzerine Erdoğan'ın yanına giderek elini sıkan Gürbüz, arkadaşlarına seslenerek, "Arkadaşlar Cumhurbaşkanı'mız yakından daha genç, daha yakışıklı." ifadelerini kullandı.

Melike Nur Çalışkan isimli öğrenci, "Muhalefetin bir türlü adayını belirleyememesiyle ilgili çokça konuşmalar geçiyor. 'Seçim tarihi belli olunca adayımızı açıklayacağız' demişlerdi. Seçim tarihi de belli oldu ama hala ortada bir aday yok. Sizce adaylarını oy pusulasında bizlere sürpriz olarak mı sunacaklar?" sorusu üzerine Erdoğan, "İşte gençlik bu Bay Kemal. Biz sizleri çok seviyoruz. Biz sizlerle beraber evelallah kadırgaları yürütürüz." yanıtını verdi.

Programa katılan Yusuf Talha'nın, seçimin 14 Mayıs'ta yapılacak olması nedeniyle oy kullanamayacağını belirtmesi üzerine, "Buna bayağı üzüldüm. O zaman demek ki Devlet Bey'in de ifade ettiği gibi 100 genç bulacaksın." dedi.

Yusuf Talha'nın, "Aldığınız kararı tekrar gözden geçirmeniz mümkün mü? Çünkü ben sizden başkasına oy vermek istemiyorum." sözlerine karşılık Erdoğan, "Artık olan oldu. Yola revan olduk. İnşallah şimdi sen dediğim gibi 100 genç bulacaksın." yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, lise 3. sınıf öğrencisi Afra Arı'nın, "Gençlerle ilgili tüm muhalif ve siyasi partiler bir şeyler söylüyorlar. Gençlerin AK Parti'yi değil kendilerini desteklediğini söylüyorlar. Bunu yapan partilerden biri de HDP. Bunu yapmak için de Hükümete yönelik olumsuz propaganda yapıyorlar. Kendi çocukları yurt dışında en iyi okullarda okurken, milletin çocuklarına 'Okulu boykot edin, çocuklarınızı okula göndermeyin' diyorlar. Bu iki yüzlülüğü nasıl tarif ediyorsunuz. Sizce gençler bir siyasi partinin gençlerle ilgili vaatlerine bakarken neyi kıstas almalı?" sorusu üzerine, söz konusu siyasilerin çocuklarını yurt dışında kendilerine göre en uygun yerlerde okuturken, devletin okullarına çocuklarını göndermek diye bir dertlerinin olmadığını söyledi.

Erdoğan, kendilerinin ise bu hususta devletin tüm imkanlarını seferber ederek eğitimi en kaliteli hale nasıl getirebileceklerinin gayretinde olduklarını ifade etti.

Geçmişte 60, 70, 80 kişilik sınıflardan bugünlere gelindiğini ama şimdi OECD ölçeğine ulaştırdıkları sınıflardaki öğrenci sayısının 15, 20, 25 olduğunu aktaran Erdoğan, böylece öğrenci kalitesini artırmayı ve kaliteli eğitim öğretim alınmasını istediklerini belirtti.

Şu an itibarıyla okullardaki başarı oranının her geçen gün arttığını, eskiden 10 öğrenciden biri üniversiteye girebiliyorken şimdi artık neredeyse 10'da 10 üniversiteye girme şansının yakalandığını anlatan Erdoğan, "Bunu AK Parti iktidarı sağladı, bundan önce bunlar yoktu. Diğer tarafta burs ve kredide öğrencilerimize imkanları seferber ettik. Şu anda garip gureba, fakir fukara ister burs, ister kredi kullanmak suretiyle üniversite imkanlarını yakalayabiliyor. Ama HDP'ye baktığınız zaman onların böyle bir derdi zaten yok. Parlamentoda olanlar, bu yolları deniyor. Parlamento dışı olanlar ise onlar da zaten kendileri çok farklı yöntemlerle çocuklarını yetiştirme yol, yordamını seçiyor." dedi.

"15 SENE BU BENİM YANIMDA HİÇBİR ŞEY KAPAMAMIŞ"

Serhat Çavdar da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Altılı Masa liderlerinden birinin İHA ve SİHA'larla ilgili "İktidarın en büyük seçim propagandasıdır" dediğini hatırlatarak, "Milli ve manevi iyi olan her şeye karşı duran bir muhalefet var. Bu, 20 yıldır böyleydi. Bu biz gençleri korkutuyor. Bu nasıl son bulacak?" sorusunu yöneltti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan soruya, "Onun son bulup bulmaması, hepsi 14 Mayıs. Bu arkadaş, her şeyden önce ifade etmiştim sen git çocuk bezi sat. Onların asıl mesleği odur. Home tekstil, çocuk bezi, bunları satar. Üzüntüm tabii şu, 15 sene bu benim yanımda hiçbir şey kapamamış. Neyin hesabını kime soruyorsun? Bu ülkede savunma sanayinde şu anda bini aşkın firma var. Ne cahil adamsın sen ya. Kalkacak Baykar, bu eserleri ortaya koyacak. Allah rahmet etsin. Baykar'ın sahibi benim dünürüm ama biz bu akrabalık bağını kurduğumuzda henüz bu adım atılmamıştı." yanıtını verdi.

Başbakan olmadan önce seçimi kazanıp ABD'ye gittiğinde Başkan George Bush ile görüştüğünü anlatan Erdoğan, "Kendisine 'Bize terörle mücadelede İHA ve SİHA verecektiniz, ne oldu hala bize bunları vermediniz?' dediğimizde, o zaman Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice idi. Rice'ı yanına çağırdı dedi ki ' Türkiye'ye hala bunlar verilmemiş. Süratle verelim.' Bize o zaman İHA verdiler ama verilen İHA'lar maalesef 48 saatliğineydi." dedi.

Özdemir Bayraktar'ın hemen çocuklarıyla bir seferberlik ilan ettiğini ve süratle atölyelerinde bu işin üretimine girdiklerini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"İlk iş olarak İHA'yı ürettiler. Bu İHA'ların üretimiyle beraber durmadılar hemen SİHA'ya geçtiler. İHA sadece koordinatları tespit işine yarıyor. Onda silah yok. Ardından SİHA'yı ürettiler. SİHA'da ne var? Hem koordinat tespit kabiliyeti var hem de silah, yani insansız silah kullanma imkanı var. Bu süreç başladı. Tabii bununla birlikte de terörle mücadelede bizim elimiz, bileğimiz ciddi manada güçlendi. Daha sonra aramızda akrabalık bağı da oluştu. Hamdolsun İHA ve SİHA'larla bu adımları attıktan sonra üçüncü bir segment ürettiler o da AKINCI oldu. Tabii AKINCI, felaket bir savaş uçağı. Onunla beraber yüksek tonajda bomba kullanabilme kabiliyeti var. Bu adımlar atıldı ve bu arada yatırımlar büyüyor. Ama en önemlisi de şimdi geldikleri 4. adım segment. O tabii çok çok önemli. Şu anda onun testleri yapıldı. Bu testlerden de hamdolsun başarıyla çıktılar.

Şimdi dünya takip ediyor. Siparişler geliyor. Sen şimdi geleceksin ne yapacaksın? Önünü keseceksin. Nereden böyle bir imkanı yakaladın? Dünyanın neresinde böyle bir yatırımcının önünü bu şekilde kesebilirsin? Kaldı ki bu grup, devletten kredi alan bir grup da değil. Rahmetliye devletin yer tahsisi vardır. Ama 'Hayır ben paramla alacağım' derdi. Böyle bir insan ve bununla ilgili kalkıyor bu ifadeleri kullanıyor. Yazıklar olsun. O da öğrenememiş, diğerleri de öğrenmemiş. Tabii şimdi son eser malum Kızılelma. Kızılelma bizim hayalimiz tabii. Ve o hedefi inşallah Kızılelma ile de ne yapacağız? Vurup indireceğiz."

Editör: TE Bilisim