Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Söğüt'te dikilen Osmanlı çınarı, 3 kıta ve 7 iklimi kucaklayan dallarıyla 600 yıl boyunca dünyanın en güçlü devleti olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Esasen milletimiz tarih boyunca hep güçlü devletler kurmuş, idaresi altında yaşayan herkesi inancına ve kökenine bakmadan korumuş, güvende tutmuş, müreffeh kılmıştır. Bilecik, işte bu kutlu yürüyüşün sancağının 7 asır önce bu topraklarda bir kez daha ve en yükseğe dikilişinin sembolüdür. Bölgedeki diğer beyliklerin tersine her geçen yıl artan bir güç, azim ve cesaretle gaza yolunda yürüyen Osman Gazi'nin bıraktığı emanet, nesilden nesle geçerek Cumhuriyet'e miras kalmıştır. Bu topraklarda Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan Cumhuriyet'e uzanan tarihi süreklilik içinde verilen her mücadelenin başımızın üzerinde, kalbimizin en mutena köşesinde yeri vardır. Kendi öz yurdunda garip hale düşürülmeye çalışıldığında bile milletimiz bu vizyonu kaybetmemiş, ecdadına ve onun hayallerine hep sahip çıkmıştır.

Biz de geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her eseri, milletimize yaptığımız her hizmeti bu anlayışla hayata geçirdik. Attığımız her adımda, girdiğimiz her mücadelede Sultan Alparslan'ın, Osmangazi'nin, Fatih Sultan Mehmet Han'ın, aziz şehitlerimizin manevi desteğini hep yanımızda hissettik. Geliştirdiğimiz son teknoloji insansız hava aracına Kızılelma adını verirken de bu kavramın işaret ettiği hedefi hayal ediyorduk.

Osmanlı Söğüt'te başladığı yolculuğunu önce Bursa'ya ardından Edirne'ye, sonra İstanbul'a, onu takiben Belgrad'a ve nihayet Viyana kapılarına kadar sürdürürken sadece toprak kazanma peşinde değildi. Bizim milletimiz, ayak bastığı her yeri eman yurdu haline getirme huzuru, adaleti, refahı hakim kılma gayesi taşıyordu. Avrupa'nın şark meselesi olarak gördüğü Osmanlı'yı parçalamak için dört bir yandan üzerine çullandığı dönemde dahi bu hayal tüm canlılığıyla milletimizin benliğinde yaşıyordu. Hayallerini kaybeden, yani Kızılelması kalmayan milletler, tıpkı geçmiştekiler gibi tarihin tozlu sayfaları arasına karışmaya mahkumdur. Biz, millet olarak hayallerimizden asla vazgeçmediğimiz için hala dimdik ayaktayız. Hala bölgemize ve dünyaya sözümüzü söylüyoruz. Emperyalistlerin kan, zulüm, sömürü üzerine kurduğu kirli düzenin aksine bizim hayallerimizin istikameti hep barışa ve hakkaniyete dönüktür.

Dünyanın hala hayranlıkla karışık bir çekingenlikle adını andığı Osmanlı Devleti'ni kuran Osman Gazi'yi bakınız tarihçilerimiz nasıl anlatıyor. Osman Gazi, küçük bir bölgede tutunmaya çalışan Türkmenleri, büyük bir devletin çekirdeği haline getirdi. Devrin büyük güçleri, Bizans'a ve Moğollara riske girmeden meydan okudu. Hakimiyeti altındaki yerlerde yaşayan Hristiyanlara iyi davrandı. Siyasi gelişmeleri ve fırsatları iyi değerlendirdi. Nerede ilerleyeceğini, nerede duracağını Osmanlı iyi bildi. Kuvvet ve müsamaha, cesaret ve tedbir, askeri güç ve strateji unsurlarını daima birlikte kullandı. Böylece bir dünya devleti kurdu. Biz de bugün tıpkı ecdadımız Osman Gazi'nin yaptığı gibi ülkemizi çağın şartlarına göre en iyi eserlere, hizmetlere, siyasi etkinliğe, ekonomik altyapıya, askeri güce kavuşturma mücadelesi veriyoruz.

Her kim bazı tarihçilere göre bugün 724'üncü kuruluş yıldönümü olan Osmanlı'yı kötülüyor, aşağılıyorsa ya mankurttur ya kuyruk acısı vardır. Bilecik'ten, devletini kurduğu topraklardan Osman Gazi'yi ve Osmanlı'yı yöneten tüm neslini rahmetle, şükranla yad ediyorum. Rabbim bizlere inşallah onlara layık olmayı, onların mirasını yaşatmayı, onların bıraktığı emaneti daha ileriye taşımayı nasip etsin.

Biz hiçbir zaman sizlerin ve milletimizin hiçbir ferdinin vaktini hamasetle heba etmedik. Allah'ın yardımına ve milletimizin desteğine güvenerek çıktığımız eser ve hizmet yolculuğunda medeniyet ve tarih mirasımızı bize ışık tutan bir rehber olarak gördük. Ne söylediysek onu yapmanın gayreti içinde olduk. Ne söz verdiysek yerine getirmek için gece gündüz çalıştık, çabaladık. Hamdolsun rabbimiz bize, ülkemize ve milletimize taahhütlerimizin çoğunu daha da ilerisine geçerek yerine getirmeyi nasip etti. Eksik kalan işler elbette oldu ama kazanımlarımız öylesine büyük ki bunların telafisi sadece vakit meselesidir. Yaşı müsait olanlar 20 yıl öncesinin eski Türkiye'sini hatırlar mı? Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye, spordan sosyal yardımlara her alanda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ediyor.

Ülkemize 20 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırdık derken ne mübalağa yapıyoruz ne de kimseyi kandırmaya çalışıyoruz. Sadece tüm kalbimizle inandığımız somut verileri ortada olan bir hakikati dile getiriyoruz. Ülkemizin tarihi olarak eski, coğrafi olarak nispeten küçük şehirlerinden biri olan Bilecik, bunların en yakın şahididir. Bilecik'e son 20 yılda toplam 20 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık.

Eğitimde toplam 773 adet yeni derslik ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi'ni kazandırdık. Gençlik ve sporda 2736 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtık, toplam 21 adet spor tesisi inşa ettik. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 563 milyon lira tutarında kaynak aktardık.

Editör: TE Bilisim