Kıbrıslı Türkler, Rum silahlı gruplarca 1963’ten itibaren gerçekleştirilen saldırılar sonucu ülke yönetiminden baskı ve şiddetle uzaklaştırıldı.

Rumların, Türklere karşı yürüttükleri saldırılar ve ambargolar 1963-1974 yılları arasında artarak sürdü.

Yunanistan’da 1967’de yönetimi ele geçiren askeri darbe yönetimi, Kıbrıs’ta Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırılar düzenledi.

Türkiye’nin anlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullanacağı yönündeki ihtarı üzerine Yunanistan, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde adadan kuvvetlerini çekmek zorunda kaldı.

1974’E KADAR OTONOM YÖNETİM

Bu gelişmeler üzerine Kıbrıs Türkleri, 29 Aralık 1967’de “1960 Anayasası tam anlamıyla işletilinceye kadar” kendi yönetimlerinin kendilerince sağlanması anlamına gelen “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi”ni kurdu. Geçici yönetim, bir süre sonra “Kıbrıs Türk Yönetimi”ne dönüştürüldü. Bu yönetim biçimi, “Otonom Türk Yönetimi”nin ilan edildiği 1974’e kadar sürdü.

Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için kurulan EOKA-B’nin liderlerinden Nikos Sampson, Yunanistan’da iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle gerçekleştirdiği darbeyle 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’u devirdi. Ada’daki darbe haberi Ankara’ya ulaşınca Milli Güvenlik Kurulu toplandı.

KIBRIS BARIŞ HAREKATI BAŞLATILDI

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, toplantının ardından Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) Kıbrıs’a müdahale ihtimaline karşı hazırlık yapılması yönünde talimat verdi.

Türkiye, Ada’ya ortak müdahalede bulunulması için garantör devletlerden İngiltere’ye Ada’ya müdahale önerdi ancak İngiltere öneriyi kabul etmedi.

Başbakan Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın talimatıyla Türkiye, Kıbrıslı Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlattı.

YUNANİSTAN’IN İLHAK ÇABASI ÖNLENDİ

Böylece Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı önlenerek Kıbrıs Türk halkının varlığı da güvence altına alındı. Harekatın başarıyla sonuçlanmasının ardından 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.

Taraflar arasında bir yıl sonra Viyana’da BM gözetiminde Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında varılan nüfus mübadele anlaşması uyarınca Rumların güneye, Türklerin de kuzeye geçmesi sonucu Ada’da iki kesim meydana geldi.

KIBRIS HALKININ DÖNÜM NOKTASI

Kıbrıs Türk Federe Meclisinde alınan kararla 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs Türk halkının siyasi yaşamının önemli bir dönüm noktası ve mücadelelerini devlet olgusuyla dünyaya ilan ettiği bir gün oldu.

Meclis, aynı gün düzenlediği olağanüstü oturumda KKTC’nin kuruluşunu ve bağımsızlık bildirisini oy birliğiyle onayladı.

KKTC’nin kurulmasıyla Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin etme hakkı ilan edilmiş oldu.

KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı ve dönemin Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş, cumhuriyetin ilan edildiği Meclis birleşiminin tamamlanmasından sonra Federe Meclis önünde toplanan halka ve öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada, mücadelenin bitmediğini belirterek “Ne mutlu KKTC’nin Türk çocuklarına.” ifadelerini kullandı.

RUM TARAFI UZLAŞMA KARŞITI

KKTC’nin ilanından bu yana 5 farklı cumhurbaşkanı göreve gelirken, 35 farklı hükümet kuruldu.

Kıbrıs meselesine çözüm bulmak amacıyla 1968’den bu yana devam eden Kıbrıs müzakerelerinde, Türk tarafının yapıcı tavrına rağmen Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuç alınamadı.

HER KOŞULDA DESTEKLEYEN TEK ÜLKE: TÜRKİYE

Türkiye, kurulduğu günden bu yana ambargo ve izolasyonlar altında olan KKTC’yi tanıyan ve her koşulda destekleyen tek devlet oldu.

KKTC’nin kuruluşuna giden yolda bir yandan tüm diplomatik kanalları zorlayan Türkiye, diğer yandan diplomasi yanıtsız kaldığında Kıbrıs Türkü’nün varlığını güvence altına almak için 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı ile sahada varlık gösterdi.

Türkiye’nin garantörlüğü, KKTC’nin kuruluş sürecine olumlu yansıyan en önemli unsurlardan biri oldu.

Editör: TE Bilisim